Neredeyse kıracak gibi açtığım kapıdan içeri girip anhtarı salonun bir köşesine fırlatıp kanepeye gömüldüm. Tüm gün mutluymuş gibi göründükten sonra şuanda ağlamayacaktım. Surat asabilirdim ama artık hayatımd gözyaşı diye birşey olmayacaktı.Eğer herşeye çizgi çektiysem hakkını verecektim. Bu düşünceyi beynime kazımak istercesine tekrar ederken ani bir şekilde kalkıp banyoya yöneldim. Suyu ayarlayıp küvetin dolmasını beklerken jellerimle yüzümü yıkamaya koyuldum. Ardından sağ omuzumdan sarkan örgümü açıp asi kıvırcıklarımı serbest bıraktım. Suyu kapatıp küvete girdiğimde sıcak suyun kaslarımı gevşetip sinirimi akıtmasına izin verdim.
...
"Alisa Akın! Sana diyorum o kapıdan dışarı çıkarsan bir daha giremezsin. "
Yine oradaydım. Elim o kırmızı parmak izlerinin üzerinde,yanağımda; inat ve nefretle babama bakıyordum. Kurtulduğumu sandığım hayatım her seferinde bir şekilde beni buluyordu.
Annemin ölümünden beni sorumlu tutan babam benden hep nefret etmişti.Evi tabiki bir tokat için terketmiyordum. Daha nicesini görmüştüm. Bu aralarında en insaflı olanıydı. Ama eğer şuanda bu evi terketmezsem hem kendime olan inancımı yitirirdim hem de baba katili olurdum. İnatla gözlerimi diktiğim gözlerinden gözlerimi ayırıp paltomun cebindeki evine ait anahtarı göğsüne attım ve tek kelime etmeden bahçe kapısından dışarı çıktım. Bu eve bir daha gelmeyecektim.
...
Gözlerimi açtığımdaküvetteki su buz gibi olmuş üşümehye başlamıştım. Hıçkırıklarım boğazımda yumru olmuş ama gözyaşlarım bana itaat edip inatla akmıyordu. "Yeni bir hayat her zaman zordur Alisa" diye söylenip havluma sarıldım. Siyah mavi eşofman takımımı giyip kısmen kuruttuğum saçları gevşek bir topuz yapıp yanlardan kıvırcıklarımın dökülmesine izin verdim. Kırmızı rujumu dudaklarıma sürerken babamın lafları yankılandı kulaklarımda. Kırmızı ruj süren herkesin kötü yola düşeceğine inanan babamın sözleri. İnatla daha sert sürdüm rujumu. Koşu ayakkabılarımı giyip kulaklıklarımı taktım telefonumu cebime atıp fırlattığım köşeden anahtarı alırken dedem sayesinde yaşadığım eve göz gezdirdim. Keşke şuanda yanımda olsaydı. Ne yazıkkı geçen sene onu kanserden kaybetmiştik. Babama tahammül edemediğim zamanlarda onun evine gider onun evinde kalırdım. Babamın aksine bana çok iyi davranırdı. Belki de bu tek torunu oluşumdan kaynaklıdır. Daha fazla düşünmeyip kendimi dışarı attım ve sahil boyunca var gücümle koşmaya başladım.
...
Zile trilyon kez basıp gözyaşlarımı gizlemeye çalışıyordum. Kanayan kaşımı tekrar silerken kapıdan bana bakan dedemle göz göze geldim. Ona sarılırken eli sırtımda henüz ıslak ince tişörtümden kendini belli eden yarama değdi. İrkildiğimi farkedince ellerini omuzlarıma koydu ve ben hıçkırıklarım bitene kadar ona sımsıkı sarılıp ağladım. Nedenini sormadı,biliyordu. Defalarca bana o eve gitme demesine rağmen babam sonuçta deyip gidiyordum. Kendimi geri çekip dedemin gözlerine baktım.
"Dede sakın.Ne kadar gideceğimi söylesemde o eve gitmeme izin verme" deyip koluna girip koltuğa yöneldim.
Ertesi sabah uyandığımda artık dedemle yaşayacak olmanın rahatlığı vardı üzerimde. Yan tarafa dönüp komodinin üzerine su bardağına yöneldiğimde bir kağıt gördüm. Elime alıp okumaya başladım
Kızım;
Bu günlerini atlatıp güzel bir gelecek kurarken yanında olmayı seni izlemeyi ne kadar istediğimi tahmin edemezsin. Ancak zamanım az kızım. Bunu okuyorsan ben buralardan gidiyorumdur. Bu ev ve okulunu bitirene kadar rahat rahat geçinebileceğin kadar para var bankada. Hepsi senin kızım. Seni bırakıyor olmak ne kadar üzse de beni kader kızım. Sen kendi ayakları üzerinde kolayca durabilecek bir kızsın. Buna inancım sonsuz.
Vasiyette evi ve paramı bir vakıfa bağışladığım yazıyor. Aksi takdirde o adam senden almak için elinden geleni ardına koymayacak çünkü. Dikkat çekmemek adına bir süre o adama tahammül et. Sonra Sadık Amcana git. Benim evimin anahtarları onda olacak. Sana bu evin yerine başka bir evin anahtarını verecek ki seni bulamasın o adam. Seni seviyorum kızım. Allah'a emanet ol yavrum!
Hayır. Hayır öyle birşey olamazdı. Hemen dedemin odasına koşup onu uyandırdım. Uyanmadı. Kımıldamadan öylece yatıyordu. Rengi solmuş buz gibiydi üstelik. Gözyaşlarım akarken sinir krizleri geçiriyorum.
Dede Uyan! Dede! Hayır!
Hayır! Dede!
...
Ben hıçkırıklarımla sarsılırken biri bana sarılırken saçlarımı okşuyor "Geçti bebeğim" diye beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Başımı kaldırıp bana sarılan adama baktım ve suratına bir tokat geçirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARABE
Fiksi RemajaGittikçe o gözlerin esiri oluyor ve bunun için bir şey yapamıyordum.