Nefesimi düzene sokmaya çalışırken gözlerimi sımsıkı yumdum ve başımı yatağın başlığına yasladım.
Rüyamı düşünmemeye çalışarak bir dakika bekledikten sonra gözlerimi açtığımda, Khairos hâlâ bana bakıyordu. Şaşırmıştı, yine de yorum yapmak yerine kendime gelmemi beklemişti anlaşılan. "Hatırlıyor musun?" diye sordu iyi olduğumu görünce.
Başımı olumsuz anlamda salladım. "Sadece adımın Scarlett olduğunu biliyorum. Ondan da tamamen emin olduğum söylenemez."
"Ne gördün?"
"Bir ormandaydım. Uyandığım yerdeki ormana çok benziyordu ama sonbahardı rüyamda. Bir yerden sonra..." Nasıl tarif edebileceğimi düşünüp yutkundum. "Karanlık vardı. Aynı zamanda kapı gibiydi. Veya duvar... Onun ardından bana seslenen biri vardı, 'Scarlett.' diye."
Khairos, kaşlarını çatmış beni dikkatle dinliyordu. "Başka bir şey dedi mi?"
"Duvarları benim ördüğümü söyledi." Zihnimde yankılanan son sözlerini anımsadım. "Dönüp gitmek istedim ama bana... Hafızamı bulmama yardım edebileceğini söyledi." Söylediklerini dile getirirken ürpermeme mani olamamıştım.
"İlginç." diye mırıldandı kendi kendine. "Hafızanı kaybettiğin için bu zihninin bir oyunu olabilir. Ama en azından bunu yaparken hatırlamadığın ufak detayları hatırlayabilirsin."
Haklıydı ve bunun üzerine rahat bir nefes alabilmiştim. Tam ona, bu durumda bunun iyi olduğunu söyleyecekken tekrar konuştu. "Tabii bunu söylediğim için tüm gün uyumaya çalışma sakın." dedi gülerek ayağa kalkarken.
"Başımda sen varken bu pek de mümkün değil zaten. Ayrıca her seferinde sarsarak uyandırmak zorunda mısın?" diye sitem ettim.
Tek kaşını kaldırdı. "Başka nasıl uyandırmamı istersin?"
"Seslenerek?"
"Denediysem ve uyanmadıysan?" dedi bana doğru bir adım atarak.
"Tekrar seslen."
"Hâlâ uyanmıyorsan?"
Verecek cevap bulamayınca, "Uyanana kadar seslen. Sağır olamam sonuçta" dedim. Yine bir şey söylemek üzere olduğunu görünce de, "Ya da bırak uyumaya devam edeyim. Kâbus bile olsa." diye ekledim. Sonuçta az önceki kâbus işe yaramıştı.
Kaşlarımı çattım. Kâbus mu?
"Beni niye uyandırdın ki, çok da kötü bir rüya değildi." dedim beni uyandırırken kâbus gördüğümü söylemesini hatırlayarak. Kelimeler ağzımdan çıktıktan sonra, rüyamda nasıl hissettiğimi anımsadım ama sadece kötü hisler bir rüyayı kâbus yapabilir miydi?
"Pek de öyle görünmüyordu. Her neyse en azından adını öğrendin." diyerek dönüp kapıya doğru ilerledi. "Krystal daha güzel bir isim olsa da." diye eklemeyi de unutmadı sinir etmek için.
"O yüzden mi bana bir kez bile o isimle seslenmedin?" dedim gülerek.
Kapı koluna uzanırken durdu ve bana döndü. "Kızıl demek varken gerek duymadım."
Yol boyunca bana seslenmesi gerektiğinde 'Kızıl.' demişti. Gerçek bir ismim olmadığı için karşı çıkamamıştım.
"Artık bir adım var." dedim.
"Evet, rüyanda duyduğun ve tamamen emin olmadığın bir isim." dedi sırıtarak. Hâlâ kapıda duruyordu ve ben cevap ararken bundan keyif alıyordu.
"Hayır, eminim." dedim çenemi kaldırarak. Yani, emin sayılırdım. Bir isim bana bundan daha fazla tanıdık gelemezdi. Ve rüyamda bile bu ismi duyduğumda içgüdüsel olarak oraya yönelmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elisya
AdventureGözlerimi sımsıkı kapatarak derin bir nefes aldım. Yapmak üzere olduğum şey benim için bile deliceydi. Sadece birkaç dakika sonra yüzyıllar öncesine gidebilecektim. Ve bu çok tehlikeliydi. Ama buna mecburdum. Başarmam gereken bir görevim vardı. Yanı...