Göz kapaklarımın ardında hissettiğim parlaklıkla uyandım. Günün ilk ışınları fırsat kollar gibi beni bulmuştu. Huzursuzlanarak başımı bulunduğu sıcak yüzeye bastırdım.
Sıcak yüzey...
Beynimde şimşekler çakarken kaşlarımı çatarak gözlerimi araladım. Başımı Khairos'un çıplak, kaslı göğsüne gömmüştüm. Neler olduğunu anlayamayarak bekledim. Önceki gece olanlar tek tek zihnime düşerken beraberinde ruhumdaki boşluğu ve kederi de geri getirmişti.
Başımı kaldırıp Khairos'un yüzüne baktım. Sakin bir şekilde uyuyordu. Gece ona bir katil olduğumu söylememe rağmen beni bırakmamış, sarılışını bile gevşetmemişti. Sadece duyduğu ilk anda şaşırmıştı, sonrasında gözlerinde beliren ifadeden güvendiğini anlayabilmiştim. Yaptığım şey için nedenlerim olduğunu düşünüyor olmalıydı.
Oysa benim için öyle değildi.
Ben katildim, kendi annemi öldürmüştüm. Bunun için hiçbir neden geçerli olamazdı. Benim yüzümden ölmüştü. Gözlerimi kapatarak sakin olmaya zorladım kendimi.
Hatırladığım ilk anım bu kadar kötüyken gerisini hatırlamak istemiyordum artık.
Khairos'un mırıldanmasıyla tekrar başımı kaldırdım. Ne söylediğini anlamamıştım. Tam ona soracaktım ki, onun hâlâ uyuduğunu fark ettim. Kirpikleri bile oynamıyordu. Tekrar anlamsız kelimeler mırıldandığında dudaklarımın kenarları hafifçe kıvrıldı. Uykusunda konuşuyordu.
Bu fırsatın kolay kolay elime geçmeyeceğini bilerek onu izledim. Yüz hatları kusursuzdu. Teniyle tezatlık oluşturan koyu saçları dağılmış, kirli sakalı onu tanıdığımdan beri daha da uzamıştı. Dudakları tekrar hareket ederken ne dediğini anlamak için merakla kulağımı yaklaştırdım yüzüne doğru. Rüyasında gördükleri hakkında ipucu verebilirdi. Ancak yine anlamamıştım.
Khairos'un uykusunda konuşan hali bir an için zihnimi dağıtsa da iç çekerek yerime geri döndüm. Gece onu uyutmadığım gibi benim yüzümden yaralı haliyle yataktan kalkmıştı. Ona sadece yük oluyordum. Hafızamın geri gelmesi elimde olmayabilirdi ama artık gelse bile geçmişi silme kararı almıştım. Yeni bir hayata başlamak istiyordum. Ona yük olmadan...
Anlaşmamız birbirimize yardım etmek üzerineydi. Sonrasında yollarımız ayrılacaktı zaten. Bu düşünce kalbime batsa da olması gereken buydu. Beni yanından kovamayacak kadar iyi biriydi o, dışarıda bir başıma olmamı söyleyemezdi bana. O yüzden benim gitmem gerekiyordu.
Sadece bir süre daha, diye geçirdim içimden. Onun yanında sadece biraz daha kalacaktım.
Ona olan borcumu ödeyebilecek kadar... Göz kapaklarım ağırlaşmaya başlarken kararımı vermiştim. Azalan zamanımızın bilinciyle ona daha sıkı sarıldım, yarasına zarar vermemeye özen göstererek. Artık günlerimiz sayılıydı.
Yakında gidecektim.
℘ ℘ ℘
"Ne yapıyorsun?" dedim uykulu sesimle. Khairos çoktan uyanmıştı ve ayağa kalkmış, geniş sargı beziyle karın bölgesini sarıyordu. Şans eseri hayatta kalan tuniklerinden birini çıkarıp yatağın üstüne bırakmıştı.
Gözlerimi kaslı vücudundan ayırıp yüzüne baktım. Önceki gece endişemden ve telaşımdan utanacak vakti bulamamıştım ama cüretimi, rahatça dokunuşumu hatırlamak bile utandırıyordu şimdi.
"Sence?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"Bir yere gitmek için hazırlanmadığını umuyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elisya
AdventureGözlerimi sımsıkı kapatarak derin bir nefes aldım. Yapmak üzere olduğum şey benim için bile deliceydi. Sadece birkaç dakika sonra yüzyıllar öncesine gidebilecektim. Ve bu çok tehlikeliydi. Ama buna mecburdum. Başarmam gereken bir görevim vardı. Yanı...