Medya Abel
ABEL'DEN
Jeremy nin hızla kafeye koştuğunu hatırlıyorum. Sonrası karanlık..
Gözlerimi açtığımda kap karanlık bir yerdeydim. Etrafı göremiyordum. Ama ayak seslerinden birinin çevremde daire çizdiğinin farkındaydım.
Birden ışıklar açıldı. Gözlerimin yandığını hissettim. Elimi kımıldatmak istediğimde ellermin de ayaklarımın da bağlı olduğunu anladım. Gözlerim ışığa alışınca yavaşca kafamı kaldırıp ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Karşımdaki karakoldaki adamın ta kendisiydi.
"Ne zaman gözlerini açıcaksın ve yüzüme bakacaksın diye merak ediyordum "
"Neden kaçırdın beni?"
"Yüzüme dokunduğun zamanı hatırlıyo musun? Bende aynı öyle sana olan sevgimi göstermek istiyorum. "
"Hadi canım gerçekten mi ? Ay yerim ya."
Şuan Jeremy nin taktiğini uyguluyorum. Ne kadar eğlenirsen o kadar sinir edersin demişti. Bende eğlenceme bakıcam."Bakalım o kadar şeyden sonra da pişmiş pişmiş 'oy yorom yo' diyebilecek misin!?"
Gözlerinden gözlerimi ayırmadan güldüm.
"Senin acın, bende işlemez. Ama benim iplemez gülüşüm sana ne kadar işler bilemem"
"Huu huuu ! Cesarete geelll!"
Hızla bana geldi. Ellerini saçlarıma geçirip, başımı geriye çekti. Gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Nefesini hissedeceğim kadar yanaştı bana. Konuşmaya başladı. Konuşurken yüzüme gelen tükürükleri midemi bulandırmıştı. Sonra bir anda ellerini saçlarımdan kafamı öne iterek ayırdı. Karşılık vermedim. Başım dizlerimi görecek şekilde öne düşünce ağır adımlarla kafamı kaldırıp yine gülümseyerek ona baktım."Nasıl acı çekmek istersin, donarak mı yanarak mı?"
"Sadece ne yapıyosan yap. Konuşma. " dedim narin gülüşümle.
"Tamam önce seni biraz üşütelim sonrada ısıtalım "
Bu sözlerinden sonra yanına iki adam koştu. Ellerini kasıklarında birleştirip hazır ola geçtiler.
"Küveti soğuk suyla doldurun hemen "
Adamlardan uzun olan "tamam efendim" dedi ve ikisi birden başını eğdi. Adamlar tam arkalarını dönüp gidecekken
"Durun az ! Siz hatta o soğuk suya kovalarca buz takviyesi yapın. Yeterince soğuk olmazsa sizi sokarım o suya ona göre"
"Beni buzla mı korkutuyorsun? Heralde sen şimdi özür dilememi ya da ayaklarına kapanmamı felan bekliyosun. Gülmek istemiyorum ama zorla güldürüyosun" dedim gülerek.Karşılık vermedi sadece kahkaha attı. Yaklaşık bi on beş dakika sonra aynı adamlar geri geldiler ve herşeyin hazır olduğunu söylediler.
"Götürün"
Adamlar bu emrin üstüne beni hiç çözmeden iki tarafımdan tutup kırık dökük bir banyoya getirdiler. Küvet beyaz olmasına rağmen dökülen beyaz boyalardan kalan paslı izler daha fazlaydı. Küvetin dibine kadar geldik. Hala beni tutuyorlardı."Görelim gülüşlerin daha ne kadar sürecek "
Böyle söylendikten sonra adamlara başlamalarını ifade eden bir işaret yaptı.İki adam beni kolt altlarımdan belimden tutarak önce ayaklarım girecek şekilde küvete soktular. Tamamen suyun dibine batırdılar. Ayaklarım küvetin dibinde buzları hissediyordu. Yaklaşık iki dakika suda kaldıktan sonra Kollarımdan tutarak yukarı çektiler. Saçlarım önüme gelmişti. Ve yüzüme yapışmıştı. Bağlı ellerimle saçlarımı sağa sola iterek yüzümü araladım. Önce pişmansı bir bakış atar gibi yapıp gülmesini sağladım. Sonra kahkaha attım.
"Bence biraz daha buz ekle bu sadece serinletti" dedim.
Yüzündeki o gülümseme kaybolmuş yerini anlamsız ve sinirli bakışlar almıştı.
" bu sefer 10 dk bekletin nefesi bittiğinde illaki çırpınacak ya da aptal gururu yüzünden ölecek " dedi adamlara bakarak. Sonra bana döndü."Demek inat yaparak fark yaratıyosun. Ama bana göre sokaktaki fahişelerden farkın yok! Seni sürtük ! " diye bağırdı ve kendimi tekrar dipte buldum.
Düşündüm, bu acıyı gerçekten yaşasam şuan belki ölmüştüm. Peki ya Jeremy? Aynısı ona yapılsa canı çok yanacaktı. Donarak ölecekti belki de. Soğuyu gerçekten hissetmeyi isterdim. Jeremy nin de üşüdüğünde ne hissettiğini bende hissetmek isterdim. Üşüyüp üşümediğini anlayıp onu gerçekten ısıtmak isterdim. Ya da terlediğinde onu serinletmek. Bir yeri kanadığında canının nasıl yandığını az çok bilmek isterdim. Ama bunların hiç biri olmuyordu. Benim vücudum acı, sıcak, soğuk ve benzeri şeyleri hissetmiyordu. Şu an ki bulunduğum durumları düşününce de sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Şuan tek bir şeyi fark etmiştim. Çoktan Jeremy yi özlemiştim.
Ben düşüncelerimle münakaşa yaşarken sanırım on dakikam dolmuştu. Kollarımdan yukarı çekildim. Demin ki gibi ellerimle yüzümü araladım. Kafamı nikoya çevirip güldüm. Ben de hala üşümemiş bir ifade onda ise şok olmuş bir ifade vardı.
Buzlardan sonra kurumamı beklemeden beni elektrikli bir yere oturttu. Bu gerçekten canımı yakmıştı ama belli etmemiştim. Vücumda hissettiğim kıvılcım ya da şok gibi birşeydi. Ve ben bağırmak istemiştim ama yapmadım.
Elektrikden sonra kendisi odadan çıktı be adamlarına beni dövmeleri için işaret verdi. O çıktıktan sonra bi biri yumruk atıyor bi biri tekme atıyordu. Yere kapaklandım. Ellerimi bilinçsizce başıma koydum ve yüzümü korudum. Yaklaşık bi yarım saat kadar vücudum tekmeye ve yumruğa maruz kaldı. Sonra bir haftadan fazla bana su da dahil yiyecek içecek hiç bir şey vermedi. Sanki açlık nedir biliyor muşum gibi açlıktan ölmemi bekledi.
Sonraları ellerimi ayaklarımı X oluşturcak şekilde bağlayıp üzerimde insanlığın eski metodlarından biri olan kırbaçı kullandı. Elbisem delik deşik olmuştu. Ama ben kırbaçlama süresince gülümsememi yüzümden düşürmemiştim.
Bir kaç daha farklı ama hissetmediğim işkence sonrası ellerimi ayaklarımı çözdü. "Git" dedi. Bir şey demeden açık yerlerimi ellerimle kapatmaya çalışarak arkamı döndüm ve gitmeye yeltendim. Bu sırada
"Gitmeden şunu al, bende kalmasın" dedi. Elime kaygan bir şey tutuşturdu. Resimdi. Resimdekiler de Jeremy ve tanımadığım bir kadındı. Kafamı kaldırıp Niko ya baktım. Gülümseyip resmi önüne fırlattım. Ve olabildiğince hızla çıktım ordan.Var gücümle, kafeye gitmeye çalıştım. Kafenin önüne geldiğimde Jeremy kafede yoktu. Kimseye bir şey demedim. Konuşmak istemedim. Tek şey düşündüm. Jeremy ben yokken beni düşünmemiş miydi? Ben onla yaşlanmayı göze almışken, o başkasına mı gitmişti hemen. İşte şimdi tam kalbimde kocaman bir acı hissetmiştim. Elimi yumruk yapıp kalbimi hafif hafif yumrukladım. Gözlerimden akan yaşla ses çıkarmadan şaşkın ve meraklı bakışlar altında öylece oturdum.
Dragonun Jeremy ye haber verdiğini duydum.
Çok geçmeden Jeremy nin geldiğini gördüm. Önüme çöktü meraklı ve sinirli bakışlarıyla gözünü benden ayırmıyor ve bir şeyler soruyordu. Cevap vermedim hiç birine. Yüzümle yüzü aynı mesafedeydi. Tutamadım kendimi, hıçkırıklarımı. Başımı omzuna yaslayıp ağladım.
O fotoğrafda Nikonun oyunuydu kesin. Beni düşünmese böylesine merak edemezdi. O sıra aklımdan tek bir şey geçti.
Bu adam için ne yapabilirdim?
Ağlarken bunu düşündüm ve Jeremy beni Lorelle banyoya yollarken karar verdim.
Bu adam için yapabileceğim en büyük fedakarlık, insan olup onunla yaşlanmaktı.
👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑👑
Arkadaşlar artık bölümler iki yada üç günde gelecek. Çünkü oylar ve yorumlar gelmiyor. 300 küsür okuma var ama 150 oy bile yok. Okuyan arkadaşlarım Allah rızası için sadece küçük yıldıza basın. Bu kadar kötülük ve günahın içinde bir oy vererek iyilik yapmak sizden bir şey eksiltmez. Lütfeen !
Sizleri seviyorum. Beni yardımsız bırakmayın!!
💕💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Cüceyi Yedi Prensler (TAMAMLANDI)
FantasíaDünyaya görev için inmiş bir iyilik meleği bir insana aşık olursa ne olur ? Abel, iyilik meleği olarak ilk büyük görev için dünyaya inmiş fakat görevini tamamlayamadan Jeremy'ye aşık olmuştur. Lorel, ölüm meleğidir ve Tanrıça tarafından Abel'i uyar...