Bölüm 15 - KONUŞAN YUMRUKLAR

53 19 5
                                    

Medya turuncu saçlı Dragon ve beyaz saçlı Jeremy Dayak yerken



Duyulan silah sesinden sonra Jeremy Abel i korumak için üstüne kapaklanıp yere doğru itti. Bu sırada masadaki polisler bellerinden silahları çıkartıp Niko'ya doğrulttular. Niko feleğini şaşırmış gibi polislere bakıyordu. Bu arada Dragon ve David Nikonun sağında ve solunda duran adamları çoktan kendi silahlarıyla rehin almışlardı.



Jeremy arkaya, masaya doğru bakıp sıkıntı olmadığını görüp Abeli dışarı çıkardı. Bir taksiye bindirip

"Ne olursa olsun ben çağırmadan bir daha gelme" dedi. Ve kapıyı orta sertlikte kapatıp taksi köşeyi dönene kadar arkasından baktı.



Restaurant da herkes silah sesini duyunca bir o yana bir bu yana kaçışmışlardı. Jeremy tam içeri girecekken arkadan aldığı darbe ile kendini yerde buldu. Son gördüğü ise siyah sivri burunlu bir ayakkabıydı.



Kendine geldiğinde üstünde sportif kıyafetler vardı. Gözleri hafif kısık şekilde baksa da karşısındaki yüzleri seçemiyordu. Yanına doğru baktığında şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Yanındaki sandalyade hala yarı bilinci kapalı Dragon vardı.

Ne olduğunu anlamaya çalıştı Jeremy. Son olanları hatırlamaya çalıştı. Bu sırada aklına diğerleri geldi. Neden diğerleri yoktu? Onlara ne olmuştu? 

Dragon da yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı bu sırada. Karşılarında, odaya ışık vurmayan kısımda biri vardı ama yüzü gözükmüyordu. Niko mu diye düşünmeden edemedi Jeremy. Tekrar kafasını Dragon a çevirdiğinde göz göze geldiler. Ve tam bu anda karanlık yerdeki kişi konuştu.

"Hele şükür"

Hala kim olduğu belli olmuyordu. Karanlıktaydı. Ama sesinden anlaşılmıştı. O Nikoydu.

"Niko burdan çıktığımda belanı sikicem!" Jeremy nin haykırışı Nikoyu kara deliğinden çıkarmıştı.

"Yaşarsan yaparsın. Bana nasıl pusu kurmaya cesaret ettin. Onu da geçtim o pusudan sonra nasıl sağ kalacağını sandın?"

Dragon atladı.
"Orosbu çocuğu "

"Cık cık cık, olmadı renkli kafa. " Dragona sert bir yumruk attı Niko.
"BEN OROSBU ÇOCUĞU DEĞİLİİMM!!"

Haykırışı odada yankı yaptı. Jeremy fırsattan istifade kahkaha atarak "Niko beni güldürüyorsun, sen kaliteli orosbu çocuğusun"

Niko iyice sinirlendi. Jeremy nin yüzüne ardı ardı beş altı yumruk attı. Jeremy nin dudağı ve elmacık kemiğinin tam göz altındaki yerleri patlamış kanıyordu. Dragon sandalyede kendini sallayarak  "Bıraksana lan şerefsiz bizi çöz de o zaman vursana lan korkak hadi lan çözde görün yiyosa öyle vur bize piç kurusu seni!!"

Niko elini yavaşca serbest bıraktı. Eli yana düştü. Dragon da Jeremy de bir an için onları çözeceğini düşünseler de bekledikleri gibi olmadı. Niko iki adamına el işareti yaparak onları dövmelerinin emrini vermiş oldu.

Uzun boylu adamlar başlarını hızla aşağı eğip Dragon ve Jeremy nin yanına geldiler. Bir kez daha Niko ya baktıktan sonra önce yumruk atmaya başladılar. Bir sağ bir sol derken ikisinin de yüzü yedikleri yumruklardan parçalanmıştı. Yine de kendilerinden ödün vermediler. Omuzları dik, ama nefretle adamlara bakıyorlardı. 

En son Jeremy vücudunda bir sancı hissetti. Bu  adamın göğsüne attığı sancıdan kaynaklanmıştı. Sandalye tekme ile geriye düşmüş, dolayısıyla Jeremy de başı sertçe betona danklayarak yere düştü. Dragon a baktı güldü ve başına aldığı darbeyle gözlerini kapattı.  Sonra başının altından etrafa daire şeklinde yayılan kanlar dikkat çekti.

Dragon gördükleri karşısında şok yaşarken aynı zamanda yine yumruk yemeye devam ediyordu. Bu kadarla bitemezdi.

"Niko !! Bana istediğini yap onu çıkart kafası kanıyor bilincini kaybetti ölebilir!"

"Amacım bu zaten neden çıkartayım?"

"Lan oğlum ! Lan sen nasıl bir orosbu çocuğusun merhametsiz şerefsiz! Yeter lan sikerim artık çıkart lan onu burdan hastaneye götür çabuk ol yoksa burayı başına yıkarım senin piiçç ! "

Niko zorla olduğu belli olan bir kahkaha attı. "Sen önce kendini düşün" dedi. Ardından bir işaret yaparak odadan çıktı. Dragon da göğsüne bir tekme yedikten sonra hızla geriye doğru düştü. Ve gittikçe etrafı kararmaya başladı. Gözleri kapanırken kafası Jeremy ye dönük şekilde boşta sallandı. Aynı Jeremy gibi başının altından kanlar gelmeye başladı. Onları döven iki adam ise onları orda bırakıp öylece çıkıp gittiler.

Niko odasına geldiğinde gözleri büyümüştü. Beklenmedik misafir vardı. Abel.

"Konuşmamız lazım"
"Neden ?"

Abel Nikoya yanaştı. Nikonun yüz hatları gerilmiş, Abeli süzüyordu. Ondan nefret etsede şuan erkeksi hormonları onu istiyordu. Ona dokunmasına izin verdi.

Abel elini Nikonun yüzüne koydu. Düşüncelerini okumaya çalıştı. Sonra birden onların kaldığı deponun yerini düşündüğünü farketti. Elini çekti ama Niko onun elinden tutup kendine çekti. Burun buruna geldiklerinde Niko bir anda Abelin dudaklarına yapıştı.

Hızla açılan kapıyla içer dalan David ve Jack Nikonun üstüne atladılar. Bir biri bir biri sırayla onu yumrukladılar ve Abele dönüp
"Yeri öğrendin mi " diye sordular. Abel onaylarcasına başını salladı. Bu sırada içeri Kim Tan ve Lorel girdi. Kim Tan Nikoyu yakasından tutup önüne itti. Lorel ve Kim Tan Nikoyu başka bir yere götürürken David, Jack, Abel öğrendikleri yere ilerlediler.

Hızla arabaya atlayıp küçük depoya doğru ilerlediler. Deponun önüne geldiklerinde yaklaşık on tane koruma kapıda bekliyordu. David ve Jack adamlara giriştiğinde Abel kimse farketmeden içeri daldı. Hızla büyük bir odadan diğer bir odaya girerken yerdeki iki farklı kanı farketti. Ama etrafda ne Jeremy ne de Dragon vardı. Her yeri aradı ama yoklardı. İyide Nikonun düşüncelerindeki yer burasıydı. Peki onlar nerdeydi?

👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻👊🏻

Arkadaşlar sınavlarım olduğu için malesef geç yazıyorum. Zaten oylarda istediğim gibi gelmiyor. Lütfen bana yardımcı olun. Sizleri seviyorum

Pamuk Cüceyi Yedi Prensler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin