Pamuk Cüceyi Yedi Prensler (TAMAMLANDI)

Bölüm 11 - JEREMY

Medya Jeremy & Abel

JEREMY'DEN

Nasıl olduğunu anlamasamda, içimdeki kıskançlık duygusu, endişe ve her an onu görememe korkusu vücudumun her hücresini kemiriyor. Ben gibi biri hoşlanır, sever, aşık olur aklım almıyor. Üstelik bu kadar kısa bir sürede. Yine de bu kadar kısa sürede bu aşkı tüm hücrelerinde hissediyorum. 

Karakoldan sonra Abel, Dragon, Lorel, Jack kafeye geldik. Eğer hayatıma Abel girmiş olmasaydı belki de şuan karakolda nezarette pinekliyo olacaktım. Düşünmüyo değilim hani, ben Tanrıya ne gibi bir iyilik yaptım ki bana en iyi meleğini yolladı. 

Abel ve Lorel küçük odaya geçtiler. Bizde bilardo odasına çıktık. Kafe eski gibi gözükse de, katları ve odaları çok ve güzel bir yerdi. Dragona döndüm; "Dragon ben Abeli de alıp bir eve taşınmak istiyorum Zaten eve bakmıştım önceden beğendim de. Hala kiralıksa oraya çıkıcam. Burda sadece sen veya ben yokuz. Yeri gelince kalabalıklaşıyo giren çıkan belli olmuyo. Onu burda hep bir şey olacak mı korkusuyla tutamam. Ne diyosun düzülü olan o eve yarın çıksam Abeli de alıp?" diye sordum. 

"Al çık ama Lorel ne olacak? O buraya Abeli gözetlemek için gelmedi mi? O ne olacak nerde kalacak? Hadi onu geç kendini fazla kaptırmadın mı şurda dört ay sonra gidip bir daha gelmeyecek birine?"

Dragon çok doğru şeyler soruyodu ama yanlış olan sorduğu adamdı. Aşık olan bir adama sorulmamalıydı bunlar.

"Dragon ben Abeli seviyorum. Onu bir ay sonra, dört ay sonra yada dört sene sonra felan bir yere göndermeye niyetim yok. O zamana kadar bir yolunu bulucam ve o hep burda olması gerektiği yerde benim yanımda kalacak. Anladın mı? "

"Seni çok iyi anlıyorum ama böyle bir şey olamaz. Kendin duydun ancak insan olursa bu görevi sona erecek ve burda kalabilecek. Aşk sevgi, bunlar gerçek şeyler değil. Gerçek olan sen bir ölümlüsün insansın o bir ölümsüz, melek. Ve Abel bence insan olmak isticek kadar aptal değil."

Dragonu iterek odadan çıktım. Çıkarken de;
 "Eğer beni gerçekten seviyorsa insan da olur ölümlü de " dedim. Ama biliyordum ki bunu Abel den istemeye hakkım da gücümde yok. 

Hızla Abelin yanına gittim. Odanın kapısını çalıp "gel" demelerini beklemeden içeri daldım. Abel ve Lorel yatağın üstünde oturuyor ve kendi dillerinde bir şeyler konuşuyorlardı. Sormadım. Abeli kolundan tutup odadan çıkardım.

"Jeremy, iyi misin ?" dedi narin sesiyle. Cevap vermedim.

 Üstüne montunu giydirdim ve kafeden çıkardım. Kafenin biraz ilerisinde etrafı tellerle kaplı olan büyük bir halı saha var. Oraya götürdüm.