Bölüm 17 - ELBİSE KAVGASI

52 16 7
                                    

Medya Jeremy ve Abel
Lorel ve Dragon cafeye geldiklerinde, Kim Tan yanlarına geldi. "Abi ya şey dicem, ben bir şey için bir şeye başvurmuştum. O bir şey kabul edildi, yanında da iki kişilik yemek çeki verdiler. Benim gitcek kimsem yok. Siz gider misiniz?" Dragon ile Lorel aptal aptal birbirlerine bakakaldılar ve tabiki her zaman ki sessizliği yine Dragon bozdu. " O bir şeyler ne lan? " Kim Tan gözlerini sağa devirip " La sen ne yapacan o bir şeyi. Gidiyonuz mu gitmiyonuz mu ? " Dragon bu soru üzerine gözlerini Lorel e dikip bir cevap beklemeye başladı ki cevap da fazla gecikmedi. " Bir yere gidemem ben, hele ki şu turuncu kafayla hiç gitmem" Lorel lafını bitirip iç kısma doğru yürümeye başladı. Dragon şaşkınlığını üzerinden atıp " Hah! Haspam ! Ben çok meraklıydım sana sanki ?" Diye inledi ama Lorel in onu taktığı pek söylenemezdi. Kim Tan bu ikisinden umudunu kesmiş, Dragon laf söylemeden ordan ayrılıp Jeremy nin yanına gelmişti.

Jeremy içeride Abel ile oturmuş muhabbet ediyordu. " Abii ! " Kim Tan ın ani bağırışı Jeremy yi de Abel i de olduğu yerde sıçratmıştı. " Ne bağırıyosun lan ! " Kim Tan yine gözlerini devirip konuşmaya başladı. " Şimdi abi, ben bir şey için bir şeye başvurdum. Ve bu bir şey oldu. Yanında da iki kişilik yemek çeki verildi. Dragonlara sordum kabul etmediler. Benim de gitcek kimsem olmadığı için size geldim. Siz gider misiniz? " Jeremy Kim Tan ın suratına sen ne diyon ya der gbi baksada Abel çok beklemeden " olur gideriz hem bize de değişiklik olur " diye Kim Tan ı cevapladı. Kim, çekin yanmayacağı sevinciyle Abel e çekleri uzatıp odadan çıktı. Yemek o gün akşam 7 deydi. Jeremy çekin üstünde yazan Restaurant ı arayıp rezervasyon yaptırdı. Çek de yazdığına göre yiyip içmek istediğin kadardı sınırlandırılmamıştı ve hepsi beleşti. Abel " akşam ne giysem ki? " diye sorunca Jeremy elini Abel in yanağında gezdirip " Ne giyersen giy hatta istersen çuval giy, ne de olsa sana her şey çok yakışıyor " diyince Abel, yanakları domates modunda başını aşağı eğdi.

İçerden gelen bağırışmayla Jeremy ve Abel in bakışmaları son bulmuş, sesin geldiği yere geçmişlerdi. Tabi ki bağırışmaların sahibi her zamanki gibi Dragon ve Lorel di. Dragon bir laf ediyo Lorel on kez bağırıyodu. Jeremy " noluyo size yine ya?" Diye sorunca ikiside aynı anda birbirlerini işaret edip "ONA SOR!" Diye bağırdılar. Jeremy sakince Dragon a dönüp " noldu la ?" Diye sordu. " Ne olcak, gitmiş götü başı açık şortla askılıyı giymiş üstüne, öyle dışarı çıkacakmış!" Lorel oturduğu yerden yine bağırmaya başladı. " Sana ne be sana ne! Demin çıkarken tişörtümü değiştirdin bişey demedim alışkanlık haline getirdin heralde karışmayı! Seni ilgilendirmez benim ne giydiğim!" Abel ve Jeremy birbirlerine bakakalmış onları izliyorlardı. Dragon da bağırdı. "Ne demek sana ne lan! Kızım ben Dragon un sevgilisi götünün yarısı açık memeleri meydanda sokaklarda cirit atıyo dedirtmem!" Lorel sinirle Dragonun dibine kadar gelip " Nerden sevgilin oluyomuşum ben senin be! Hiç bir şeyim değilsin. Bu da iki güldük diye paşa ilan etti kendini!" Dragon bir sinirle Lorel i bileğinden kavrayıp " Kızım ben seviyo muyum evet! O zaman sen benimsin bu kadar daha fazla uzatmada git üstünü değiştir" Lorel gözlerini büyütmüş Dragonu dinliyordu. "Aman ne sevgi. Üç beş ayda sevgi mi olur ya hadi onu geçtim ben burdan eninde sonunda ait olduğum yere dönücem. Ne aşkından bahsediyosun!" Dragon Lorel in sözlerinden sonra başını aşağı eydi ve bir şeyler düşünür gibi olup hızla dışarı çıktı. Cevap bile vermemişti. Herkes olayın şokundaydı. Kafede çıt çıkmıyordu.

Aradan saatler geçmiş, Dragon geri gelmiş ama Lorel in yüzüne bile bakmıyordu. Abel ise yemek için hazırlanmış, onu dışarda bekleyen Jeremy nin yanına doğru ilerledi. Krem rengi içinde küçüklü büyüklü rengarenk puantiyeleri olan bir elbise giymişti Abel. Dizlerinin bir iki karış üstündeydi. Altına siyah platformlu bir topuklu giyip saçlarını uçları dalgalı şekilde göğüslerinin üstüne serbest bırakmıştı. Makyaj ise yok denilecek kadar az ve doğaldı. Jeremy ise siyah bir pantolon ve gömlek giymiş bunu kırmızı mat bir ceketle tamamlamıştı. Abel kapıdan çıkıp Jeremy ye doğru yürüdü ve " Hazırım" dedi. Jeremy Abel i iyice bir süzdükten sonra "Bu ne ?" Düye sordu üstündeki elbiseyi işaret edip. "Elbisee " diye yanıtladı saf Abel. "Onu biliyoz, boyu ne ?"  "Alt tarafı yemeğe gidiyoruz ne olacak Jeremy? Hem çok kısa da değil?" Jeremy sahte bir kahkaha atıp " Daha kısasını giyiceksin yani? Git uzun bi elbise giy de çıkalım." Abel gözleri dolmuş bir vaziyette "Jeremy lütfen büyütme değiştirmek istemiyorum. Gidelim. Kimse bakamaz zaten yanımda sen varsın." " Evet bakamazlar zaten senin bana ait olduğunu biliyorlar." Abel azıcık bir umutla "Ee o zaman sorun niye çıkarıyosun ki?" " Sorun bakıp bakmamaları değil, ben seni böyle dışarı çıkarmam uzatma!" Abel gözlerinde tutamadığı yaşlarını yanaklarına bırakıp, hızla odasına gitti. Olayı izleyen Lorel de Jeremy ye sinirli bir bakış atıp Abel in peşinden gitti. Dragon da çenesini tutamayıp " Melekmiş, hah! Kız değil mi anasını satayım hepsi aynı. Hepsi götünü başını göstermeye meraklı!" 

O akşam elbise kavgaları yüzünden Lorel ve Dragon bir birleriyle muhataplığı kesmiş, Abel tüm akşam ağlamış Jeremy de sinirden kendi başına dışarı çıkmıştı. Ve kimse yemeğe gidememişti.

Sabah gözlerini açan Lorel, Abel i uyandırdı. Saat 10 u geçiyordu. İçerir çocukların yanlarına geçip "günaydın" dediler. Tabi ki Jeremy ve Dragon dışındaki çocuklara. Ama kimse onlara cevap vermedi hatta görmemiş gibiydiler. Lorel tekrarlayınca yine bir tepki alamadı. Abel işe birbirlerine bakıp çocukların yanlarına geçtiler. " Noluyo burda ?!" Diye bağırdılar ama yine cevap alamadılar. Sonra Jeremy olduğu yerden kalkıp kızların uyuduğu odaya yöneldi. Fakat bir sıkıntı vardı. Jeremy Abelin içinden geçmiş, onu görmemişti. Sonra "kızlar nerde?!" Diye bağırmasıyla Abel ve Lorel birbirlerine şaşkınlıkla baktılar. Anlamışlardı. Görünmüyorlardı.

Pamuk Cüceyi Yedi Prensler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin