İLK GALİBİYET

145 5 0
                                    

Boksör Çocuk ve onun antrenör hocaları,Erol hocanın bir arkadaşının evinde kalıyorlardı.Erol hoca Doğukan'ı yanına çağırıp ona :

-''Bugün sadece ısınacaksın,yarın Amerikalı bir boksörle ilk maçını yapacaksın. Kendini motive etsen iyi olur.''

-''Ne ! Hemen yarın mı ?''

-''Tabii ki de yarın ne sandın ? Biz biraz geç geldik buraya.''

Doğukan bu söze yavaşça kafa salladı.Sonra bu küçük evin kendine ayrılmış en küçük odasına geçti ve japon malı bir yatağın üzerine uzanıp kendi kendine söylenmeye başladı :

-''Kazanacağım,kazanacağım başka çaresi yok.Sakin olmalıyım.'' Bu sözleri söylerken ellerini yüzüne vurdu ve bir süre gözlerini ovmaya başladı.Kendini motive ederken daha da endişelendiğini farketti.Sonra gözlerini kapattı.Bir süre sonra tekrar açtı.Vay be ! Hemen sabah oluvermişti.Sonra sabah kahvaltısını bitirip doğruca dışarı tempolu koşu yapmaya çıktı.Dışarıda koşarken Japon vatandaşlar koşu yapan bu genci hayretler içerisinde dikkatlice izlediler. Doğukan koşusunu bitirdikten sonra doğruca kaldıkları küçük kulübe gibi eve geldi.Her tarafı ter içinde idi.Soluk soluğa kapıya vurmaya başladı.Erol hoca kapıyı açtı ve Doğukan'a bakıp konuşmaya başladı :

-''Aferin ama maç öncesi bu kadar yorma kendini.''

Doğukan :

-''Olsun ne kadar çalışsam o kadar iyi.''Dedi ve içeri girdi.

Bir süre sonra soyundu ve banyoya girdi.Banyo yaptıktan sonra bavuldan spor poları çıkarıp giydi.Gün boyu antrenman yaptı.Hocasıyla ele vurma çalışmaları, odasında gölge boksu ve ip atlama çalışmaları yaptı.Akşam dokuza doğru erkenden yattı.Yarın ilk maçını yapacaktı.Ölesiye heyecanlıydı.Ayrıca laf aramızda tırsıyordu ama kimseye belli etmek istemiyordu.Kendini çok zorlamaması gerekiyordu.Yatağa geçip uyudu.Sabah alarm sesiyle tekrar uyandı.Eskisi gibi sabah koşu için alarm kurma adeti burada tekrar başlamıştı. Yine dışarı çıkıp kısa bir yürüyüş yaptı.Sürekli hareketli olması gerekiyordu ki hantallaşmasın.Sonra Erol hoca Doğukan'ın yanına gelerek :

-''Hadi maça iki saat var.Erkenden gidelim de maç yapacağın yeri önceden bir gör.''

Doğukan bu söze kafasını sallayıp doğruca kapıyı açtı ve Erol hocadan önce dışarı çıktı.Kapı önünde spor ayakkabılarını giydi ve Erol hocayla beraber Olimpiyat sahasının yolunu tuttu.Yolda bir taksiye rastladılar.Şoför Allahtan Türkçe biliyordu da hızlıca onları oraya götürdü.Taksici gidecekleri yere bıraktı ancak türk vatandaşlarını çok sevdiği için para almadı.Doğukan giden taksiye bir süre baktı ve sonra arkasını döndü.Vay be ! İşte karşısında devasa büyüklükte Tokyo Olimpiyat Sahası vardı.Çok muhteşem ve büyük bir yerdi. Sanki uzaktan kocaman bir uzay aracı gibiydi.Yavaş yavaş yaklaştı ve kapıya vardı.Erol hoca kapıdaki görevliye yarışan sporcunun bilgilerini verdi ve Doğukan'da içeriye girmeye hak kazanmıştı.Sonra bu kocaman sahanın içine girdi.İçeride şuana kadar görmediği büyüklükte devasa futbol,basketbol daha birçok spor dalının salonları vardı.Gerçekten inanılmaz bir manzaraydı bu. Sonra boks ringini gözleriyle arayıp bulmaya çalıştı.Gözleriyle bir süre sağı solu şöyle bir yokladı.Sonra o büyük boks ringini gördü.Tribünlere kafayı çevirdi. Yavaş yavaş tribünler dolmakta idi.Doğukan biraz korkmaya başlamıştı.İçinden ''ben nasıl kazanacağım bu kadar büyük bir yerde'' diye geçiriyordu. Sonra kendi kendine bu işe hiç bulaşmaması gerektiğini düşünüyordu.En iyisi gidip marangozda çalışmaktı.Burada bütün dünyaya rezil olabilirdi.Tribünlere seyirciler sanki akın ediyor gibiydi.Bugün onu izleyecek seyircilerin ne kadar çok olduğunu anlamıştı.Sonra bir japon görevli geldi.Bu görevli aynı zamanda beş dil bilen bir adamdı.Bu dillerin arasında Türkçe'de vardı.Sonra görevli Boksör Çocuğa soyunma odasını gösterip yerine gitti.Boksör Çocuk soyunma odasına doğru ilerledi ve içeri girdi.Bir kenara oturup öylece yere bakakaldı.Şu an o kadar heyecanlıydı ki herhalde kalpten gidebilirdi.Sonra atletini açtı.Babasının ona çocukken aldığı boks şortunu giydi.Bu boks şortu onun için çok değerliydi. Sanki ona güç veriyor gibiydi.Belkide o kendi kafasında öyle kurguluyordu. Sonra dışarıdan soyunma odasına gürültülü bir konuşma sesi gelmeye başladı. Bu sese kendini verdi ve dinlemeye başladı.Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu tedirgin gözlerle.Ses mikrofondan çıkıyordu.Japonca söylendiğini anlamıştı. Dışarıdan Erol hoca birden Doğukan'a bağırmaya başladı :

BOKSÖR ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin