4.Mektup

195 13 2
                                    


        Sevdiğim,

        Buraya geleli henüz on gün oldu. Ama şimdiden günlerin ağırlığı üzerime çökmeye başladı. Eylül hüzünlerine hiç tutulmayacağımı sanırken içime oturuveren özleminle günlerin usançlığı çoğalıyor. Bazen bunu günlerin boş geçmesine bağlıyorum. Bir iki iş dışında henüz bir şey yapmadığımızdan üzerime yığılan usançlar zamanın hiç geçmeyeceği düşüncesini doğuruyor bende. Bu da doğal olarak özlemleri ve ayrılığın sızısını artırıyor. Yakında kendimi işe tamamıyla verdiğim zaman eylül hüzünlerinin benden uzak duracağını umuyorum. Eminim o zaman her şey yoluna girecek.

        İki gün önce okulumuza yeni atanan arkadaş geldi. Lojmanın girişindeki odayı onun için düzenledik. Yanıma bir arkadaş vermeleri çok iyi oldu. En azından yalnızlık çekmeyeceğimi düşünüyorum. İçine kapanık biri gibi görünse de bunu daha buraya alışamadığına yoruyorum. Zamanla buradaki yaşama uyum sağlayacaktır. Yanımda birilerinin, lojmanda bir sesin olması sevindirici.

        Sana lojmandan hiç bahsetmedim değil mi? Lojman köyün alt tarafında, okulla yan yana. Çocuk masallarındaki kulübeler gibi şirin. Dış kapı önünde beş basamaklı bir merdiven var. Dış kapıdan girince hemen sağda tuvalet bulunuyor. Dört beş metrelik dar bir koridor ve koridorun sonunda banyo var. Mutfak ise banyonun yanında. Koridorun orta bölümünde sağa açılan kapıdan odalara giriliyor. İlk odadan ikinci odaya geçiliyor. İşte o odayı ben kullanıyorum. İşten sonraki zamanımın çoğunu geçirdiğim o oda bana ait. Seni orada düşünüyorum. Özlemine sarılıp yattığım yatağımı o odaya seriyorum. İçimde sana dair düşleri, sevgileri orada besliyorum. Sana ait her güzel şeyi o odanın duvarlarına çiziyorum bakışlarımla. Yani o odayı artık ikimizin odası yapıyorum. O odayı sevgimizin mabedi yapıyorum yavaş yavaş.

        Birkaç gündür, okula yeni başlayacak öğrencilerin kayıt işlemleriyle uğraşıyorum. Veliler çocuklarını büyük bir heyecanla okula getiriyorlar. Hiç sorun çıkmıyor değil. Bazı çocukların yaşları çok küçük olduğu halde babaları kayıt yaptırmakta ısrar ediyor. Ya da öğrencinin yaşı çok büyük ama kimlik kartında küçük yazılmış. Nedense ikna olmuyorlar bir türlü. Doğruları anlatana kadar canım çıkıyor. Öyle ya da böyle herkesi ikna etmek gerekiyor. Her şey bir yana, yeni başlayacak çocukların okul heyecanı gözlerinden okunuyor. Lunaparka gelmiş çocukların coşkusu var her birinde. Onlardaki bu heyecan dolu telaş bende sevince neden oluyor. İçlerinden bazılarının okulu oyun yeri olarak gördüğü anlaşılıyor. Çünkü boyundan da anlaşıldığı üzere içlerinde en küçüğü bana: " Okulda çarpışan araba da var mı?" diye sorunca hepimiz kahkahaya boğulduk. Yine de onun bu sorusu bazı algılamaları ortaya koyuyor; neresi olursa olsun çocuğun dünyası hep oyunlarla örülü.

        Öğrencileri kayıt sırasında anladım ki köylüler yine burada görev yapacak olmamdan çok memnunlar. Önceki yıllardaki çalışmalarım onlara güven vermiş. Beni içten sevip sevmediklerini bilmiyorum ama bana güvendikleri kesin. Özellikle muhtarın bana yaklaşımı son derece sıcak.               "Başka bir yere gitseydin inan çok üzülürdük."dedi bir konuşma sırasında. Tabi insanların memnuniyetini kazanmak benim için sevindirici. Emeğimin ve özverili çalışmalarımın karşılığını bulması gurur verdi bana. Oysa ben bununla yetinmeyip daha iyi çalışmalar yapmak niyetindeyim. Önceki yıllarda gözlemlediğim üzere çocukların okul ihtiyaçlarını karşılamak için bazı kuruluşlardan yardım istemeyi düşünüyorum. Bunu yapabilirsem çok mutlu olacağım. Başaracağıma da inanıyorum.

        Akşam serinliği yeni düştü buraya. İçime de senin özlemin. Bir an olsun karşımdan gitmeyen kestane rengi gözlerin günün tüm kargaşasını unutturuyor bana. Sanki az ötemdeymişsin gibi karşıma dikiliveren hayalin odamın içini mutlulukla beziyor. Senden yana düşüncelerim, buraya alışamamakla ilgili kaygılar uyandırıyor bende. Hep böyle özleminle kavrulacaksam, an be an aklımın bir köşesinde mıh gibi çakılı duracaksan buraya nasıl alışacağım ben? Ben işime koyulmuşken ansızın hayalin karşıma çıkarsa nasıl yararlı olacağım insanlara? Öte yandan seni düşünmezsem, seni özlemezsem sevgimin ne anlamı kalır? Sevmeyi özleştiren, koyultan özlemler, acılar değil mi?         İşte bu ikilemler arasında boğuşuyorum şimdiden.

        Gecenin koyu karanlığına girdik çoktan. Arkadaşım ve ben, derin sohbetler sonunda odalarımıza çekildik. Belleğimin en ücra köşelerinden sana ait en güzel anıları buluyorum şimdi. İçimde depreşen özlemleri unutup en güzel anıların gölgesinde, birlikte geçireceğimiz en güzel günlerin şerefine seninle baş başa kalıyorum.

Dokuz Eylül



Sarı Hüzünler Gölgesinde  1.Kitap(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin