20.Mektup

79 7 0
                                    


        Sevdiğim,

        Buraya günlerdir kar yağıyor. Kar kalınlığı neredeyse bir metreyi geçti. Baharda rengarenk çiçekle donanan tepeler, şimdi beyaz gelinliğini giymiş genç kızlar gibi. Hele uzaktaki dağlar bambaşka bir heybetle gökyüzüne yükseliyor. Doruklarında en hoyrat rüzgarların yarattığı tipi nedeniyle ayrı bir asiller. Üstelik de, bir zamanlar tepelerinde süzülerek heybetlerine meydan okuyan kartalların bile yanaşamayacağı kadar acımasızlar. Yeryüzünü boydan boya tek renkle örten bu karakışta, her canlı üşürken, her canlı dondurucu ayaza yenik düşerken ben lojmanımda senin sevginle ısınıyorum. Yüreğim, komşu damlara tüneyen en haylaz kırlangıçlar gibi senin sevgine tünüyor. Lojmanın soğuk taş duvarlarına sırtımı dayayıp seni düşünürken, karakışa inat içimde gelincik çiçekleri açıyor; kan kırmızısı gelincik çiçekleri. Her birini ayrı ayrı okşayıp seviyorum. Dahası içime sonsuza dek kök salmaları için sevgimle besliyorum onları.

        Sonra dışarı çıkıyorum. Ama tipi o kadar yoğun ki bir metre ötesini görmek bile olanaksız. Tipinin, günlerce kapının önüne yığdığı karları avuçluyorum. Ellerimi dondurmasına aldırış etmeden çocukluğumdaki gibi kartopları yapıp havaya fırlatıyorum. Tabi ki nereye düştüklerini göremiyorum. O sırada, köyün aşağısındaki dereden tipiyi yırtarcasına yükselen kurt ulumaları yayılıyor gökyüzüne. Ardından da köydeki çoban köpeklerinin havlamaları yükseliyor. Birbirine karışan köpek ve kurt sesleri içime tuhaf bir korku salıyor. Bir yanda açlıktan köydeki koyun sürülerine saldırmaya hazırlanan kurt çetesi, diğer yanda görevleri gereği koyunları korumaya çalışan çoban köpekleri. O an, seni düşünüyorum. Gün olur da seni böyle bir çete elimden almaya kalkarsa ben ne yaparım? Kahramanlar gibi savaşır mıyım, yoksa sümsük köpekler gibi izbe bir deliğe mi saklanırım? Tabi ki kalelerini savunmuş, tarihteki en acımasız kahramanlar gibi seni savunurum. Kimse kalbimin kalelerini yıkıp seni oradan alamaz. Çünkü ben ikimiz için içimde kalın taş duvarlarla bir kale yaptım. Duvarlarını da sevgimizle sıvadım. O kalenin her köşesini mutlulukla bezedim. Hiçbir güç duvarları sevgimizle sıvanmış o kaleyi yıkamaz.

        Ben, kurt ulumaları ve köpek havlamalarının meydan okumasında bunları düşünürken lojman arkadaşımın beni çağıran sesiyle irkildim. Çay yapmış ve beni çay içmeye çağırıyordu. Hemen içeri girdim. Arkadaşımla sohbet ederek sıcak çaylarımızı yudumladık.

        Tipi, gecenin kör karanlığına kadar şiddetini artırarak sürdü. Bense zamanı, kah dışarı çıkıp tipinin haşmetli gücüne tanık olarak, kah lojmanımda müzik dinleyerek, kah sana kavuşabilmenin heyecanına sarılarak geçirdim. Her aklıma gelişinde karakışın tüm debdebelerini unutup, içime yaydığın sıcaklıkla seni görebilme arzum kat kat arttı. Bu arzu bazen o kadar dayanılmaz bir hal aldı ki bir an önce dışarı fırlayıp, tipinin yollara yaydığı aşılmaz karları yara yara sana koşmak istedim. Tam kapıyı açtığımda içimdeki bir sesin etkisiyle oracıkta kalakaldım her defasında. Bu yüreğimin derinliklerinden gelen senin sesindi. " Yollar uzak, zaman yakın. Sabret." diyordu. Oysa inanıyordum ki yollar uzak değildi ve zaman da çok uzundu. Üstelik sabrım da tükenmek üzereydi. Nasıl ki köleler efendilerine koşulsuz itaat ederlerse ben de her defasında yüreğimden gelen senin sesine itaat ettim. Çünkü ben senin kölen olmuştum artık; senin sevginin kölesi olmuştum.

        Gece yarısı oldu. Gecenin bu saatinde kitap okuyorum. Tezer Özlü'nün kitabı. Ailesinden uzak bir kentte okuduğu okulda başka bir ülkenin kültürüyle tanıştıktan sonra iki kültür arasında bocalayan çocuğun yaşadıkları. Yaşamda çıkış yolu arayan ve yaşadıkları ilerde bir travmaya dönüşecek olan bir çocuğun öyküsü. Kitabın her satırında kendime göre bir şeyler buldum. Ben de burada sana olan özlemlerime bir çıkış yolu arıyorum hep. Bir travmaya dönüşerek yüreğimi kemiren özlemler ve gün aşırı yinelenen sayıklamalar. Sanki hiç bitmeyecekmiş, sonsuza dek sürecekmiş gibi gelen bu ayrılık. İşte beni travmalara sürükleyen bocalamalar da bunlar. Tüm bunlar, tıpkı Tezer Özlü'nün kitabındaki çocuğun sabretmeyi öğrenmesi gibi bana sabretmeyi öğretiyor. Kitabı okurken öğrendiğim en önemli şeyler, sabır ve bir gün mutlaka kavuşacağımız inancı.

        Ben kendimi kitaba kaptırmışken gecenin karanlığını ve dondurucu ayazı yararcasına bir ses çınladı gecede. O kadar iç parçalayıcı bir feryattı ki sanki birini boğazlıyorlardı. Uzaklardaki kurt ulumaları ve pencerenin camlarına çarparak çınlayan fırtınanın sesine karışan bu kadın feryadı içimin ürpermesine neden oluyordu. Dakikalar geçtikçe kadın feryadı daha da güçleniyor, buna telaşlı konuşmalar da ekleniyordu. " Dayan, geçecek." diyordu birisi. " Sabret, sabret." diyordu bir başkası. " Dayanamıyorum, dayanamıyorum." diye bağırıyordu kadın. Bir süre sonra bağırtılar durdu. Yerini gülüşmeler ve sevinç çığlıkları aldı. Kitabı bırakıp dışarı çıktım. Sesler komşu evden geliyordu. Anladım ki komşu evin gelini doğum yapmıştı. Nedensiz bir biçimde buna çok sevindim. "Hoş geldin bebek!" dedim içimden. "Bu karakışta aramıza hoş geldin!". Lojmana girdiğimde içimi garip bir mutluluk kapladı. Yeni bir yaşamın filizlenmesine çok sevinmiştim.

        "Baba olmak, anne olmak ne güzel olmalı."diye geçirdim içimden. Bir gün ben de baba olacak mıyım, sen de anne olacak mısın acaba? Sonra gelecekteki o günleri hayal ettim. Bir aile olduğumuzu, parklarda çocuklarımızla dolaştığımız günleri düşledim. Ne güzel bir duyguydu. Kurt ulumalarına, tipinin şaşaalı saldırılarına aldırmadan ikimizi düşündüm. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar, karşıdaki heybetli dağların doruklarından her şeyi boğarcasına köylere saldıran tipinin gaddarlığına inat ben hep seninle yaşayacağımız güzel günleri düşündüm. Sevgimizin filizlendireceği çocuklarımızı düşündüm. Ama bir şeyi öğrendim o gece olanlardan; sabır ve bir gün yaşamın en güzel yüzünü göreceğimiz inancını öğrendim. Gecenin boğucu ayazı henüz yatağıma sızmadan senin düşlerini alıp yatağıma uzandım.

On üç Aralık



Sarı Hüzünler Gölgesinde  1.Kitap(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin