17.Mektup

96 9 0
                                    

        Sevdiğim,

        Mevsimin ilk karı dün yağdı. Günlerdir dünyaya çehresini karartan gökyüzü sonunda niyetini ortaya koydu ve lapa lapa kar bıraktı yeryüzüne. Aslında birkaç gün daha yağmasını beklemiyordu kimse. Yaşlı köylülerin eski geleneksel hesaplarına göre karın yağmasına daha bir hafta vardı. Bazı göçmen kuşlar da yaşlı köylüler gibi hesaplamış olacaklar ki henüz buraları terk etmemişlerdi. Bu onlar için sürpriz de oldu. Eski ve boş bir evin damına yuva yapan leylek karın yağmasıyla birlikte ne yapacağını şaşırdı. Kar düşer düşmez oralarda biraz döneledi ve sonunda gökyüzüne kanat açtı. Sanırım baharı kucaklayan başka diyarlara gitti. Sığırcık sürüleri hemen terk ettiler tarlaları. Kırlangıçlar damlara tünediler. Bir tek serçeler kaldı etrafta. Kış hazırlığını henüz tamamlamayan köylüler de çalışmalarını hızlandırdılar. Kışın ciddiyetini anlamış olacaklar ki çuvallar dolusu yiyecek getirdiler evlerine. Çünkü biliyorlar ki burada kış çetin geçer ve günler süren tipi aman vermez insana. Bırakın şehre gitmeyi, yiyecek almak için komşuya bile gitmek zor olur tipide.

        Dünden beri yağan kar her yeri beyaza boyadı. Kar kalınlığı fazla değil ama yine de çocuklar ilk günden karın tadını çıkarmaya başladılar. Kimisi kartopu oynarken kimisi de kızak kaymanın telaşına düştü. Bazıları da kardan adam yapmaya çalıştılar. Oysa bu acelecilikleri neden? Daha önlerinde kocaman kış var. Daha ne karlar yağacak, ne tipiler olacak. Zaman gelecek kardan bıkacaklar. Sanırım çocuksu bir hevesin verdiği heyecanla kendilerine oyun arıyorlardı.

        Ben buraya geleli ne günler, ne aylar geçti. Hazan mevsimleri bitti. Yağmurlar yağdı, seller aktı. Son göçmen kuşlar da çekip gittiler. Sonunda kar yağdı ama ayrılık bitmedi. Üstüne üstlük ayrılığın sancıları gün gün katlanarak çoğalıyor. Parmaklarımla saya saya tüketmeye çalıştığım günler birbirini kovalarken içime çöreklenen özlemin de yüreğimde biriktikçe birikiyor, kabına sığmaz sular gibi taşmaya başlıyor artık. Bir gün yüreğimi parçalayıp beni boğmasından korkuyorum bu ayrılığın. Ayazların bastırdığı şu kış gününde gönlümdeki yangınlar yanardağlar kadar büyüyor. Lavları yüzlerce metre yükseğe fırlayan gönlümün yangınları önüne gelen her şeyi yakıp yıkıyor. Örneğin tam umutlara sarılıp sabretmeyi denerken gönlümün yangınları umutlarımla daha da alevleniyor. Beni yakıp küle çeviriyor. Ayrılık dayanılmaz bir boyut alıyor ve acılar içinde kıvrandıkça kıvranıyorum. Sanki benim acı çekmemden zevk alırmışçasına yangınlar daha da şiddetleniyor. İşte ben buna ne kadar dayanabilirim, bilmiyorum.

        Dışarıda kartopu oynayan çocukları seyrediyorum. Ne kadar da özlemişler karda oynamayı. Birbirlerine kartopu atarken bambaşka dünyalara gidiyorlar. Ne kadar temiz yürekli hepsi de; sevecen ve masumlar. İçlerinde hiçbir kötülük yok. Her şeyi kendilerine göre yaşıyorlar. Ben de onlarla oynamayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam. Çocukluğum geliyor aklıma. Yokluklar içinde geçen çocukluğum. Yatılı okulda geçen sıkıntılı günler. Hep dışarıda olma hayaliyle yaşadığım yatılı okul günlerimi anımsıyorum. Kar yağdığı zaman bize kartopu oynamayı yasaklarlardı. Neden mi? Kartopu ile camları kırmamızdan korkarlardı. Sırf camları düşündükleri için kışın en eğlenceli oyununu bize yasaklamışlardı. Bu nedenle uzun yıllar boyu kışın gelmesini hiç istememişimdir. Kış gelince aklıma hep yasaklar ve yatılı okul yıllarım gelir. Oysa şimdi kartopu oynayan çocuklara imrenerek bakıp onların adına seviniyorum.

        Dışarıda yağan karın altında duruyorum. Gökyüzünde süzülerek giden kuşlara bakıyorum. Son göçmen kuşlar olmalı. Ne gariptir sana doğru uçuyorlar. Senin yaşadığın kente doğru gidiyorlar. Eminim ki senin yaşadığın kent sıcaktır. Uçan kuşlara el sallıyorum. Yüreğimdeki sevgileri sana iletmelerini söylüyorum onlara. Her birine kocaman kocaman öpücükler gönderip sana götürmelerini istiyorum. Onlar da beni duymuşlar gibi aşağıya bakıp daha bir neşe içinde süzülüyorlar gökyüzünde.

        Kışın bu ilk ayazında doğa üşürken benim içimde son göçmen kuşların heyecanı var. Çünkü bir gün ben de sana gelebilmek için onlar gibi kanat çırpacağım. Ve bu soğuk gurbetlerden kaçıp senin sılana sığınacağım.

Yirmi İki Kasım    


Sarı Hüzünler Gölgesinde  1.Kitap(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin