Multimedya: Beth Hart- Take it easy on me
Arya, beş saniye boyunca onunla yüz yüze kalmış olsa da, hemen geri çekildi. Emre ise ensesindeki eliyle onu kendine çekip, dudaklarını onunkilerle birleştirmişti. Bilinçsizce, tutkuyla ve sanki Derinmiş gibi...
^^
Arya, nedenini sorgulamak istese de, şuan ayık olmadığından sorgulamanın anlamsız olacağını biliyordu. Kendisini hızlıca geri çekti. O sırada Emre de geriye doğru gitmişti, biraz doğrularak gözlerini açtı ve gözlerini açmasıyla Arya'nın şaşkın gözleriyle karşı karşıya geldi. Az önceki gibi, hem kendine gelmesi için hemde yaptığı şeyin şaşkınlığıyla ona tekrar tokat attı. Bu sefer daha etkiliydi. Çok fazla göz teması kurmadan da ayağa kalktı.
Emre gözlerini açtığı anda pişmanlığı yüzüne vurmuştu. Çünkü gözlerini açtığında, karşısındakinin Derin olmasını istiyordu, onu hayal etmiş, o sanmıştı. Gözlerini yere diktiği sürede kendine saydırmaktan kendini alamadı, çekindi. O sırada bir kez daha tokatı yüzüne yemişti ve bundan pek hoşnut olmayan tavırla ona baktı. Yaptığı şeyin ardından hoşnutsuzluğunu sadece bakışlarıyla göstermekle yetindi. Yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı ama başarılı olmamıştı.
"Ayakta bile duramıyor musun?" dedi Arya onu böyle görünce.
Emre sessizliğini koruyarak tekrar kalkmaya çalıştı. Bu sefer başarılı olabilmişti ve kendine gelebilmek için sabırla nefes aldı. Böyle olacağını düşünmemişti. Üzerini düzeltmeye çalıştı ve Arya'ya "Çıkalım mı?" diye sordu.
Arya'nın anlamsız bakışlarıyla karşı karşıyaydı. "Gerçekten yürüyebilecek misin?"
"Evet, merak etme." diyerek kapıyı açmaya çalıştı. "Kapı kilitli." diyerek uyardı onu Arya. Kapıyı açtı ve önce banyodan, daha sonra da bu evden çıktılar.
^^
Arabaya bindiklerinde yarım saat kadar öylece oturmuşlardı. Arya içinden araba kullanmayı bilmediği için eksik hissediyordu o anlarda. Saate baktığında neredeyse on ikiye gelmişti. Aklına sadece şoförü aramak geliyordu ama Emre bu halde eve giderse annesi tarafından iyi karşılanmayacağını düşündü. Kendi evine götürürse de ailesinin gözünde kötü duruma düşeceğini biliyordu. Önce derin bir nefes aldı sonra Emre'ye dönerek iyi olup olmadığını sordu. Emre bir süre sessiz kalıp kafasını direksiyona yasladı.
Arya da bir süre sessiz kaldı. Ortamı tam olarak sessizlik kapladığı sırada Emre "Özür dilerim." diye fısıldadı ve kafasını direksiyondan kaldırdı. Emre ona baktığında, o düz ve karanlık yola odaklanmıştı. Sessiz ve donmuş gibi duran boş surata bakmayı kestiğinde ise Arya'nın nihayet sesi çıkmıştı:
"Özür mü?" dedi ona dönerek. "Ne önemi var ki?" Emre de ona dönmüş diyeceklerini dinliyordu. Arya devam etti. "İstediğin gibi hareket edip, özür dileyince bir şeylerin geçeceğini mi sanıyorsun?" sesi arabayı dolduracak kadar yüksek, Emre'yi düşünmeye zorlayacak kadar ağır devam ediyordu. "Sarhoşluğuna mı vereyim bu hareketini? Peki ileride daha fazlasını yapmayacağını nereden bileyim?" devam etti. "Özürmüş... Ne önemi var ki? Sen yarın unutursun ne de olsa. Düşüncesizce yaptığın hareketlerin insanları etkileyeceğini düşünmüyorsun. Sadece istediği gibi hareket ediyorsun, ya sonuçları?-"
Emre, söylediklerini dinlemekten sıkılarak söze girdi. "Benim hakkımda konuşman bitti mi? Özür diledim, ne yapayım? Zamanı mı geri alayım? Abartıyorsun." Arya'nın konuşmasına izin vermeden tekrar konuştu. Sesi yükselmişti, tüm sinirini çıkarırcasına bağırıyordu. "Doğru. Bu kafayla yarın unuturum her şeyi. Hatırlamak istemiyorsan sende unut!" Gözlerini kendinden çeken Arya'ya baktı. Alaycı bir gülüş oluştu Arya'da, dediklerini ciddiye almayan bir gülüştü bu. Emre yine sinirlenmişti. Arya'nın umursamayan suratını tutarak kendisine çevirdi. "Ne o? Gerçekten etkilendin mi yoksa?" dedi bu sefer normal bir sesle. Çünkü sesten ziyade, sözler vuracaktı Arya'ya. Bu sefer Emre güldü alaycı bir şekilde. Çevirmeye çalıştığı yüzünü daha da kendine çevirip gözlerine odaklandığında daha ciddi ifadeyle sordu: "Gerçekten... etkilendin mi?"
Arya, suratını sıkıca tutan eli itti ve bakışlarını ondan çekti. Cevap vermedi. Şuan ondan gerçekten iğreniyordu.
Temiz bir hava almak için, yaklaşık kırk dakikadır içinde bulunduğu arabadan, Emre'yi yalnız bırakarak çıktı. Arabanın sıcaklığının ardından dışarısı buz kadar soğuktu. Kollarını birbirine sardı. Emre'nin sarhoşken gerçekten kendisini kaybettiğini fark etmişti bu gece. Ona nasıl güvenebileceğini sorguladı içinde durmadan. Bu gece belki bir öpücükle bitmişti ama sonuçta onu gerçekten tanımadığını farkına vardı. Düşündü sadece, bir yanıt bulamadan. Dışarıdaki soğuk, titremesine neden olurken içeri geçmek istediyse de geçmedi. Yalnız olmanın daha iyi olduğunu düşünerek bir süre daha soğuğa karşı gelmeye karar verdi.
Bir yandan Çağan, bir yandan bu... diye düşündü. Daha sonra Çağan'ın Emre ile ilgili söyledikleri aklına geldi. 'Emre bu işte, seni böyle kazanıyor.' Belki de o haklıydı. Arya'nın bu geceden çıkardığı tek ders, kimseye güvenemeyecek olmasıydı. Emre'ye güvenmemeye karar verdi. Kendisini kullanmaya çalıştığını düşünüyordu artık. Tam bu düşünceye vardığında, omuzlarında bir ağırlık hissetmişti. Yana döndüğünde önce Emre'ye sonra da omuzuna koyduğu cekete baktı. Soran gözlerle tekrar Emre'ye döndü. "Gerek yok." diyerek ceketi itmeyi de ihtimal etmedi.
"Ne demem gerektiğini bilmiyorum. Özür dilemek dışında elimden bir şey gelmiyor. Ve... gerçekten etkilendiysen..." dediği sırada Arya lafını kesti.
"Beni kullanma Emre. Bunu aklından bile geçirme. Beni küçük görebilirsin, oynadığımız oyunu saçma bulabilirsin, davranışlarımı da saçma görebilirsin ama sakın benimle oynayabileceğini düşünme." dedi. Gözleri kilitliydi onunkilere. Bakışlarında tehdit vardı ve Emre bunu görüyordu ama bir şey demedi. "Ve sana güvenmiyorum." diye ekledi Arya.
Güvenin kazanılan değil, kaybedilen bir şey olduğunu düşünüyordu Emre. Ve sana güvenmiyorum lafının anlamı daha da önem kazanıyordu bu durumda. Bir insanın güvenini kaybetmek... Sadece kötü hissetmişti. Kazanmak için uğraşacak değildi. Çünkü kaybedilen güven, geri gelse bile sağlam dönmeyeceğini biliyordu. Kendine gelmişti Emre bu soğuk havayla. "Gidelim." dedi sadece.
Kendisinin, onu kullandığını düşündüğünü bilmiyordu Emre. Öyle hissettirdiğini de bilmiyordu. Bildiği tek şey, sarhoştu ve onu Derin olarak görmüş, hissetmişti.
^
Arya'yı eve getirdiğinde arabayı da bıraktı. Ona sadece kendisinin taksi tutacağını ve bu geceyi unutmasını istediğini söylemişti.
Sonunda kendisi de eve geldiğinde, annesinin uyuyor olduğunu görüp kendisini de yatağa attı. Şimdi her şey yolundaydı. Uyuyacak ve belki unutacaktı. Genç bir kızın güvenini nasıl kaybedip, gururunu nasıl kırdığını, nasıl bağırdığını, içtiği zaman nasıl değiştiğini, unutacaktı. Her şey yolunda gibi görünecekti. Bunu istiyordu, kendisi unuttuğu zaman karşısındaki kişinin de unutacağını düşünüyor gibiydi. Ama yanılıyordu işte, ne yazık ki umursamıyordu.
^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Oyun
JugendliteraturTanıtım ilk bölümdedir. Bu hikayeye sadece romantik bir kurgu olarak değil de, yaşımın getirdiği merak ve sorgulama hissini, insan hayatındaki eksiyi, artıyı bu hikaye aracılığıyla dile getirip sorgulamak istiyorum. Bu yüzden okuyarak iyi yada kötü...