Multimedya: Bulutsuzluk Özlemi- Sözlerimi Geri Alamam.
-
Emre Kaan'ı da çağırmıştı ve sakin olan sahilde uzun süre yürümüşlerdi. Kaan ne kadar bu halinin nedenini sorsa da, boşver kelimesi dışında bir cevap alamamıştı Emre'den. Bayılacak gibi yorgun göründüğü için de ısrar etmedi. Zihnindeki düşüncelerin ağırlığıydı sanki kafasını kaldırmayışının nedeni. Bunu Kaan çok iyi farkındaydı. Zamanı gelince anlatacağından emin olduğu için zorlamamıştı. Bir süre sonra ilerideki kafe gözüne çarptı Kaan'ın. "Oturalım mı bir yere?" Diye sordu. Emre tepki vermeyince bu sessizliğinin uzun sürdüğünü düşünüp omuzuna vurarak dürttü onu. "Kendine gel artık. N'oluyoruz oğlum?" dediğinde, sonunda kafasını kaldırabilmişti Emre.
"Ya, kafam karışık biraz." dedi sanki Kaan farkında değilmiş gibi. Daha sonra ileri doğru baktığında duruldu. "O kadar gelmiş miyiz be?" Dedi.
"Aynen, baya yürüdük oturalım mı şuradaki kafeye, sen de anlat artık ne olduysa. Akşam oldu eve de gidemezsin." Dedi Kaan annesine görünmemesi gerektiğini bilerek.
Emre kolundaki saate baktı bir kez daha Derin'i hatırlayarak. Saat yediye gelmişti normal iş saatinin gelmiş olduğunu farkına varıp "Oraya gidemeyiz." dedi. Diğer nedeni ise onun karşısına çıkmayacağını daha sabah söylemişti.
"Neden?"
"Derin çalışıyor orada." Dedi Emre soluk bir şekilde. "Anladım, işe neden gitmediğini sorar. Doğru. İlerde bir tane daha var ona gidelim bari. Hava soğudu oğlum. Bu akşam da taşta oturamam." Dedi aralarında geçenlerden habersiz.
Emre onu onayladı ve ilerlemeye başladılar. Başını düşüncelerinden ayırdığında, Derin'in çalıştığı kafenin önünde "Bi' dakika ya, bu o değil mi?" diye sayıkladı. Emre kafe girişinin önünden geçmeye yaklaşırken iyice dikkat baktı.
Kaan ise "Kim?" diye sordu baktığı yöne bakarak.
Emre, Kaan'ın yanından ayrılıp hızlıca yaklaştı oraya, hatta o olduğuna emin olduktan sonra bir iki adım koştu. Bugün gerçekten karşısına çıkmasının nedenini, içinde kalan o yumruğu atması için olduğunu düşündü. Yanına geldiğinde arkası dönük olan Çağan'ın omuzunu tutup kendine dönmesini sağladı, ardından yine bu civarlarda Arya'nın durdurduğu o yumruğu ona atabilmişti, bu sefer Arya'sız.
Dışarıda Melih'i bekleyen Çağan, beklenmedik bir yumruğu yüzüne yediğinde neye uğradığını şaşırdı ve dengesini kaybederek yere düştü. Ardından kafasını kaldırıp, rahatsız olmuş ukala bir suratla bunu yapanın kim olduğuna baktı. Emre'yi görmek aklının ucundan bile geçmemişti. Yüzündeki bakışı şaşkınlık ve ciddilik aldı, ardından "Sen nerden çıkıytın lan." diyip kalkmak için yerden destek aldı. Emre ise kalkmasına izin vermemiş ve üstüne çıkmıştı.
Kaldırımda kavgaya karıştığını gören Kaan, içinden Emre'nin ne halt yediğini düşündü ve ayırmak için oraya koştu. Geldiğinde çoktan çocuğu yere yatırmış konuşuyordu sinirle.
"Bana bak. Bir daha onun eşyalarına elini sürersen gebertirim seni." Diyerek yakasını daha sıkı kavradı.
Kaan "Emre-" dediğinde Emre "Kaan karışma sen." diyerek lafını kesmişti.
Çağan, yerde yatan kendisi olmasına rağmen meydan okurcasına kıstı gözlerini, Emre'nin sinirden parlayan gözlerine karşı. "O zaman şimdi gebertsen iyi olur çünkü dokunduğum tek şey telefonu olmayacak. Ve bunu ya şimdi halledersin, yada önüme geçemezsin." dedi yalandan olduğu anlaşılan bir gülüşle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Oyun
Novela JuvenilTanıtım ilk bölümdedir. Bu hikayeye sadece romantik bir kurgu olarak değil de, yaşımın getirdiği merak ve sorgulama hissini, insan hayatındaki eksiyi, artıyı bu hikaye aracılığıyla dile getirip sorgulamak istiyorum. Bu yüzden okuyarak iyi yada kötü...