1/2 İlk İzlenim

55 9 2
                                    

Bir kaç şarkı sonrasında her gece yaptığı gibi bir içki aldı ve dışarıda karanlık bir köşede, bacak boyu kadar olan beton duvara yaslandı. Her seferinde böyle içmesi, artık patronu tarafından pek de hoş karşılanmıyordu. Emre'nin çoğu şey gibi bu konuda da, uyarılara umursamaz davranışı, otoriter olan işvereni için büyük sıkıntıydı. Bu şekilde daha fazla yürümeyeceği düşünen patronu en sonunda kesin bir konuşma yapmak için geçti Emre'nin karşısına.

Serin havada yapması gerekenleri planlarken biranın dibine vurmasına az kalmıştı ki, karşısına geçen patronu tüm dikkatini dağılmıştı ve bir yudum daha içmesine engel oldu. Emre ne söyleyeceğini bildiğinden konuşmada önce davrandı. "Bak hâlâ sağlamım, niye bu kadar abartıyorsunuz abi?" diye çıkıştı, sanki geçen gece sarhoş olan o değilmiş gibi.
Patronu net bir adamdı aynı Emre gibi. Söylediklerine karşı bir cevap istemiyor bunu da duruşunda oldukça iyi yansıtıyordu. "Seni uyardım değil mi ? Ya bırakırsın onu, yada elindekiyle birlikte bakarsın başının çaresine!" etrafta olan üç beş insan onlara odaklanmıştı. Patronunun yükselen sesi Emre'nin geri atmasına daha da engel oluyor ve ister istemez inadına destek oluyordu. Emre elindeki şişeyi gösterdi ve kafasını başka yöne çevirerek dikti kafasına. O sırada girişte, içeride gördüğü kolye çarptı tekrar gözüne. Kız değil, kolye. Siyah tişörtünün yer verdiği kadar görünen teninde, farklı duruyordu. Neden bu kadar düz bir kolye merak uyandırmıştı diye sorguladı Emre. O kolyenin bir farklılığı olduğuna emindi.

Kız, onların tartışmasına ortak olanlardan birisiydi. Emre, kolyenin sahibine iyice baktığında duvara yaslanmış, eliyle kısa siyah saçının bir tutamını geriye atarken merakla onlara bakıyordu. Emre'nin kendisine baktığını fark edince bir anda dikleşti ve bakışlarını çekti onlardan.

Emre "Kusura bakma patron."diyerek boş şişeyi sert bir şekilde fırlattı arkasına. Cam kırık sesleri sokağı doldurduğunda, kolyeli kız ufak bir titreme ile tekrar o tarafa döndü ve o sırada Emre'nin kendisininkine çarpan omuzları canını yakmıştı. Arkasından sinirle baktı sağ omuzunu ovarken. Emre ise oralı bile olmamıştı.

^^
Arya

Neye uğradığını şaşırdı Arya. İçerideki yoğun bakışları kendisini rahatsız hissettirdi ve bir anda böyle dikkatsizce çarpması, düşünmesi gereken başka şeyler varken bu gitaristin aklına girmesi sinir bozdu.
Buse'nin fikrini düşündü önce.' Sevgilinden ayrılmak için başka bir sevgili bul. Nasıl fikir ama? Bu konularda gerçekten de iyiyim deme? ' sözleri dökülmüş Buse'nin ağzından. Yada Arya'nın aklında kalanı sadece bu kadarıydı. Düşündüğünde saçma geldi çünkü o bir sevgili istemiyordu. Sevgilisinden ayrılmak için yenisini bulursa bu hem onu kullanmak olur, hem de aynı şekilde diğerinden ayrılma planı kurmasına neden olurdu. Busenin buna da bir cevabı olmuştu elbet. Bunun için ise 'kızım ya, illa ciddi sevgili olman gerekmiyor. Seni kim görse ister. Sende diyeceksin ki, kısa süreliğine sevgili rolü keser misin? Emin ol kabul edilirsin. Bak diyorum ben. Başka geliyor mu aklına birşey?' lafları dökülmüş dolu dolu.
Mantıklı diye düşünse nereden bulacağı sorusu oluşuyordu. Arya Çağan'a ilk olabilir dediği güne lanet okudu. Ayrılmak isteğinde nasıl olurda duymazdan geldiğini düşündü.

Buse'nin yanına gidip biraz daha müziğin tadını çıkarmak için tam girişe döndüğü sırada omuzuna bir omuz daha çarptı. Tekrar kolunu ovduğunda arkasına dönüp hırçın bir şekilde baktı. Uzun boyu ve sarı sokak ışığının aydınlattığı kadarıyla gördüğü kumral saçları ve arkasındaki gitara baktığında az önceki kişilik olduğunu anlaması zor olmadı. Bir afedersini bile fazla görmesinin siniriyle peşinden giderek ona bağırdı. Genç, bakmaya bile tenezzül etmediğinden Arya daha da sinirlendi ve eline küçük bir taş alarak attı. Ukala gençlerin egolarından nefret etmesi, ona bu cesareti rahatça veriyordu.

Küçük OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin