Resim

690 40 10
                                    

******************************

Mutluydu, ta ki bir kar tanesini yere düşerken görene kadar. Heaven'da hava böyleydi, sabah erken saatlerde havadan memnun bir biçimde otururdunuz ama birden kar da yağabilirdi, çığ da düşebilirdi. Xavier zorla yutkunup bana baktı ve zorla "Kehanet..." dedi "Her şey başlıyor olmalı"

******************************

Eğer birbirinden nefret eden iki ergen erkeği eğitim amaçlı dövüşürken görmediyseniz daha önce hiç panik ne demek tatmamışsınız demektir. Andreas beklediğimden daha iyiydi birebir dövüşte, iki kez Xavier'i yere sermeyi başarmıştı. Xavier ise onu milyonlarca kez. İkisinin de giydikleri tişörtler yapılı vücutlarına yapışmıştı ve birbirlerine vahşice saldırıyorlardı. Bunun adı eğitim oluyordu işte. Ara sıra Xavier ona akıl veriyor ve sonra onu kızdırıyordu. En sonunda benimki Andreas'ın kolunu sırtında büküp diğer kolunu boğazına doladığında Andreas'ın yine yenildiğini düşündüm. Xavier sırıtıp Andreas'ın kollarını gevşetme hatasına düşünce Andreas onu kolundan yakaladı ve omzunun üzerinden fırlatıp yere serdi. Bir an için Xavier'in gülüşü donsa da sonra kahkahalarla yerden kalktı ve "Bu mükemmeldi" dedi. Andreas gülümsedi. Biraz dinlendiler ve odaya Olivia girdi. Üzerindekileri çıkardı ve benim gibi bir şort-tişört giydiğini fark ettim. Bana kalkmamı işaret etti. Güç eşitliği olması açısından başlangıç eğitmenim o olacaktı. Aman ne güzel... Xavier'in bana o "Kehanet" diye bakakaldığı günün devamında bana biraz eğitim vermişti bile. Duruşumu ona göre ayarladım. Jimnastik saatlerinde yaptığım kaçak dövüş antrenmanlarından bilgilerimi tazeledim ve "Hazırım" dedim. Olivia mükemmel bir tekmeyle bana anında saldırdı, O hızla saldırmasını beklemiyordum o yüzden zorla bloke ettim hareketini, bloke edebilmiş olmama bile şaşırmıştı. Beş dakika boyunca bana korkak, kaçmaktan vazgeç demesine rağmen bekledim. Sadece savunmada kaldım. Yorulmadı. Yorulması için beklemiyordum. Hareket tarzını benimsedim ve tam mükemmel bir süpürme hareketi için eğilmişken zıpladım. Doğrulur doğrulmaz saldırıya geçtim. Ardı ardına tekmeler ve yumruklar savurdum. Kusursuz bir biçimde bloke etti ama saldırma fırsatı da olmadı. Her saldırısını açığa vuran bir hareket hep vardı, kaçamak bir bakış, kas seğirmeleri hep oradaydı. En sonunda bir an için onun önünde rezil olduğunu düşünüp Xavier'e doğru bir bakış atma hatasına düştü. Tam karnına attığım tekmeyle yere serildi. Hemen yanına gidip kalkmaması için kollarını yere mıhladım ve kulağına "Ben kazandım" diye fısıldadım. Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi elimi kalkması için uzattım. Elimi ittirip dışarı çıktı ve Xavier bana o çıkar çıkmaz sarıldı. Ellerini belimde her zaman koyduğu yere yerleştirmişti. O an kollarımın acıdığını fark ettim, morluk içindeydiler. "Çok esnektin" dedi. "O şekilde eğilip bükülen birini daha önce görmemişti muhtemelen. Ama kollarında darbelerin izleri ortaya çıkmaya başladı. Onlara ilaç sürelim ve sana gard almayı gösterelim tekrar. Tanrım, mükemmeldi. Yenilmek ona koymuş olmalı." Olivia beş dakika içinde Andreas beni gülerek tebrik ederken elini yüzünü yıkamış olarak geldi. Tekrar mindere çıktık. Kollarıma henüz o büyülü ilaçtan sürmemiştik ve sızlıyorlardı. Yorulmuştum ama Olivia "İblisler yorulmaz Eliza, karşına ardı ardına yüzlercesi çıkacak. Ya da başka düşmanların olacak. Onlar dinlenmeni bekler mi?" diye alay etti. Karşılık verdim " İblisler yüzlerini yıkamak için de ayrılmaz sanıyordum ama baksana her şey mümkün. Belki dinlenmeme izin verirler ya da birlikte bir şeyler içeriz, ne dersin?" Hemen saldırıya geçti. Beni dinlemek iyice sinirlendirmişti onu. Daha acımasız, daha sertti. O da hamlelerimi tanıyordu artık. Minderin öteki ucuna geriledim. Mesafeyi korumuş, uzakta kalmıştı. Hamlesini de, geldiğini de gördüm ama zamanında tepki veremedim ve yere serildim. Ardından kulağıa eğilip "Acemi şansı?" diye mırıldandı ama ben "Hep aynı hata değil mi Olivia" diye tısladım ve ellerimi mıhlamadığından serbest kaldığımdan onu kolundan yakalayıp yattığım yerde Andreas'n hareketini taklit edip yere yığdım. İkimiz de yerde yan yana yatıyorduk "Berabere sayılır ama ben kazandım. Son hamle benim ve paydos. İkimiz de çürük yumurta değiliz, ne Andreas ne de ben" dedim. Andreas güldü. "Evet mükemmel bir çiftsiniz" dedi. Doğrulup Xavier'e "Ne kadar daha kandıracaksın kendini" dedi ve bu kez daha keyifle, geri dönmemek üzere çıktı. "Ne demeye çalışıyor bu?" dedik aynı anda Andreas ile. "Her zaman kâhinlerden biri kız diğeri erkektir ve karşılaştıklarında birbirleri ile aralarında bir çekim olur. Bedenleri de ruhları da diğerini arzular. Bunun kaçışı yok derler" dedi. Andreas ile birbirimize baktık ve bakışları kaçıran ilk o oldu. "Öyle bir şey yok" dedim. Andreas "Benim öyle şeylerle işim olmaz" diye ekledi. Andreas duş almak için çıktı, ben duş almalıydım ama üç saat boşluğum vardı ve halihazırda üç saattir antremandaydık. Okul sonrası da artık antremana gelecektim.

Kaçış [Bir Delinin Günlüğü-1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin