Neredeyse iki saat olmuştu ve ablam hala uyanmamıştı. Biraz daha deneyimle ilgili çalışma yaptıktan sonra ablamın yanına gittim. Hala mışıl mışıl uyuyordu. O uyurken markete gidip gelebilirim. Burada vakit geçirirken çok fazla gitmiştim markete, on beş dakikalık yürüme mesafesindeydi. Çantamdan not defterimi çıkartı bir not yazdım ablam için ne olur ne olmaz diye. Kısaca yakın yerdeki markete gittiğimi merak etmemesini anlatan notu başucuna koyup çıktım dışarı. Ormanlık yolda yürürken sürekli etrafıma bakınıyordum, her sesde irkiliyordum, ve buda adımlarımı daha da hızlandırmama neden oluyordu. Neredeyse koşar adımlarla markete vardığımda hızlı hızlı soluklanıyordum. Son kez tekrar etrafıma baktıktan sonra markete girdim. Üç poşet yiyecekle daha yavaş adımlarla geri döndüm sığınağa. Döndüğümde ablam kalkmış kapının önünde beni bekliyordu. Beni görünce rahat bir nefes verdi ve
" öldüm meraktan Aylin, neden tek gittin beni de kaldırsaydın ya, yakalandın sandım gecikince. Neden kafana göre iş yapıyorsun?"
" çok güzel uyuyordun kıyamadım kaldırmaya abla, dikkatli oldum endişelenme. Hadi birşeyler hazırlayalım doymamıştım zaten ben." Dedim dudaklarımı büzerek. Buna dayanamadığını biliyordum. Hızla elimden poşetleri alıp mutfağa doğru yöneldi peşinde de ben. Poşetin içindekileri boşaltırken parmağındaki bant dikkatimi çekti. Hemen yanına gidip elini avucuma alıp " parmağına ne oldu?"
" önemli bir şey değil. Hamsterı severken parmağımı dişledi."
"nasıl yani? Sana hiçbir şeye dokunma dedim abla. nasıl ellersin fareyi. Ya mikrop kaptıysan, birde bana sorumsuz dersin. Senin bu yaptığın ne acaba? Aç da bir bakayım şuna. İnşallah sağlıklı bir faredir. " yavaşça elindeki bantı çıkardım. Yaraya değmeden baktım da pek derin değildi Allahtan. İçeriden alkol alıp temizledim yarayı ve tekrar sardım.
" bak derin değil demiştim sana. Boşuna bağırıp çağırdın. Bana bir şey olmaz hem." Deyip göz kırptı.
" tabi birkaç gün sonra minik sevimli bir fareye dönüştüğünde bende o zaman sana derim aman bir şey olmaz canım diye" canım kelimesini vurgulamıştır. Gözlerini kocaman açıp
" şaka yaptığını söyle. Böyle bir şey mümkün mü Aylin?" gülmemek için yanaklarımın içini ısırıyordum. Saf ablam inanmış mıydı yani. Ciddi bir tonda
" burada her şey mümkün ablacım. Büyük ihtimal sen kahverengi bir fare olursun saçların kahve ya. Ama merak etme üç öğün sana peynir veririm ben aç kalmazsın." Gülmemek için dudaklarımı ısırıyordum ama daha fazla dayanamayıp gülmeye başladım. Ablamın yüz ifadesi gülünmeyecek gibi değildi çünkü.
" aptal, beni kandırdın. Pislik. Ben de saf saf inanıyorum dediklerine." Diyerek omzumdan ittirdi beni.
"ama ablacım akıl var mantık var o olay filmlerde olur. Saçma diyorsun ama galiba sende gizli gizli o tür filmini izliyorsun. Yoksa ortaya böyle bir teori atman biraz düşündürücü. Hem Hangisi ısırdı?" diye sordum.
" valla burayı gördükten sonra her şey mümkünmüş gibi geliyor bana. Nasıl bir yer burası böyle. Uzay üstü gibi. Şu beyaz olan" diye işaret parmağıyla gösterdiği fareyi alıp kenara koydum tabi amacımı belli etmeden. Üstünde biraz inceleme yapmanın sorun olacağını düşünmüyordum. Fare fazla saldırgandı, kafesi tutar tutmaz çırpınmaya, saldırmaya başlamıştı.
" neyse hadi bir şeyler hazırlayalım." dedi ablam mahcup bir ses tonuyla konuyu değiştirmeye çalışıyordu anladığım kadarıyla. Bende daha fazla üstüne gitmedim, o dersini almıştı sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN DENEYİ
Ficción GeneralHer zaman madalyonun bir de ters yüzü vardı. Tıpkı kişiliklerimiz gibi. Önemli olan ise diğer tarafını da görmektir.