"Belki de gece yarısından sonra kalmanı sağlayacak hiçbir şey yoktur."
Michael yatak odasının yerine uzandı, dizlerine sarıldı ve hıçkırmaya başladı. Ümitsiz hissediyordu, aslında her gece öyle hissetse de bu seferki daha kötüydü.
Titreyen elleriyle telefonuna ulaştı ve bir numara çevirdi.
"Merhaba?" diye cevapladı bir ses.
"L-luke," Michael hıçkırdı.
"Mikey?" Sesi endişeliydi. "Ne oldu?"
"Buraya gel lütfen." Michael ağlamaya devam etti. Sadece Luke onun sözlerini anlayabilirdi.
"Tamam bekle hemen orada olacağım."
Luke telefonu kapattı ve ön kapıyı açtı, hızla dışarı çıkıp Michael'ın evine yürüdü. Annesi ona hiçbir soru sormadı. Luke her zaman Michael'a onun yardım edebildiğinden daha fazla yardım ettiğini bildiğinden, saatin gece 1 olmasına aldırmadan her zaman Luke'u içeri davet ederdi.
Michael'ın yatak odasının kapısını açtı ve yerde kıvrılmış olan çocuğu gördüğünde üzüldü.
Kapıyı yavaşça arkasından kapadı ve onun yanına eğildi.
"Mikey hadi ama, benimle konuş."
"A-acıyor." Yerde hıçkırmaya devam etti.
"Ne acıyor?"
"Kalbim." diye yanıtladı tiz sesiyle.
Luke yutkundu, ona neler olduğunu biliyordu.
O da yere uzandı ve Michael'ı göğsüne çekti, yani şimdi Michael onun tişörtünde hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu.
"Shh, her şey geçecek."
"Gerçekten geçecek mi?"
Luke dudağını ısırdı. Buna ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu.
"Bebeğim ağlama artık." Hafifçe kafasını salladı.
Michael, Luke'u daha iyi görebilmek için kafasını arkaya attı. Şişmiş kırmızı gözleri kalp kırıcıydı, tıpkı gözlerinden süzülen kristal göz yaşları gibi.
"Daha önce böyle ağladın mı?" Hafifçe sorduktan sonra hıçkırıkları her saniye daha da artmaya başladı.
"Evet." Luke iç çekti ve gözleri dolmaya başladı. "Ağladım."
"Neden?" diye sordu Michael.
"Çünkü üzgündüm." diye cevapladı Luke belli belirsiz bir sesle, bu konuyu Michael'la konuşamazdı. Asla.
"Lukey bu akşam benimle kalır mısın?" Michael yüzündeki kuruyan göz yaşlarıyla sordu. "Lütfen? Sana ihtiyacım var."
"Kalamam." diye cevapladı Luke.
Michael tekrar ağlamaya başladığında Luke iç çekti. Saat şimdi gecenin 2'siydi ve hala uyumanın eşiğinde bile değildi, seçeneklerini gözden geçiriyordu.
"Mikey bana bak." Luke'la birbirlerine bakacakları şekilde yere oturdular ve Michael hififçe ona bakmayı sürdürdü.
Ellerini Michael'ın yüzünün iki tarafına yerleştirdi ve dudaklarını hafif, nazik bir öpücükle birleştirdi.
Michael'ın sakinleştiğini fark ettikten birkaç saniye sonra geri çekildi.
"Te-teşekkür ederim." diye fısıldadı Michael.
"Önemli değil bebeğim." Luke mırıldandı ve Michael'ı yerden kaldırdı, onu yatağına yatırıp üstünü örttü.
Bir süreliğine Michael'ın yanında oturdu, o uyuyana kadar saçlarıyla oynayıp kulağına güzel şeyler fısıldadıktan sonra evine geri döndü.
Şimdi ağlama sırası ondaydı.
{I'm just translating. Owner is MichaelIsBalding , thank you so much for your permission!}
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jet black heart //muke {türkçe}
Fanfiction"Belki de gece yarısından sonra kalmanı sağlayacak hiçbir şey yoktur." {I'm just translating. Owner is @MichaelIsBalding, thank you so much for your permission!} {01.01.2016 5:44 PM - 01.02.2016 8:00 AM}