12. Bölüm

11 1 0
                                    

Aşk zamansızdır.
Aşk bize rehberlik edecek.
Yıldızlar ve ay, kaybetmek için çok değerli..
Aşk sensin!

Birlikte tatlı sohbetimiz eşliğinde yemeğimizi yedik ve arabayı kullanacağımız için ayılmak maksadıyla iki çay içtik. Yemekten sonra dışarı çıkmıştık. Beyaz deri ceketime ona belli etmeden biraz daha sarıldım. Donmuştum ama böyle bir manzarayı her gün göremiyordum. Keyfim yerindeydi kısacası. Esen rüzgarlarda biraz daha üşüdüm. Ürperdiğimi hissetmiş olacak ki "üşüdün mü? " diye sordu.

"Biraz. " dememle beni kendine yapıştırmıştı. Öylece yirmi dakika manzarayı izleyerek sohbet ettik. Ertesi günün hayatım için önemli bir gün olduğunun farkına varınca da Ryan'ın evine geldik.

Elimdeki son eteği de asarak valizimi kaldırdım. Ryan kollarıyla kafasının arkasına destek vererek beni izliyordu. Aklını kurcalayan bir şey vardı. Kafası karışık surat ifadesiyle gerçekten çok tatlıydı ama ben ikimiz arasında hiçbir soru işareti kalsın istemiyordum.

"Sor haydi. " diyerek şefkatli gülümsememle gözlerinin içine baktım.

"Ne? " söylediğim cümlenin amacını kestirmeye çalışıyordu.

"Aklında soru işaretleri var Ryan ve ben onların orada olmasından çok rahatsızım. Benim hakkımda ne bilmek istiyorsan sor! Eğer sana anlatmayacaksam kime anlatacağım? " yanına gidip oturdum.

"Ben sadece.. Merak ediyorum... Yani cevaplamak zorunda değilsi... "

"Tanrı aşkına sor artık! " diyerek gülümsedim. Ne soracağı hiç önemli değildi. Dürüst olacaktım. Ona karşı sonuna dek dürüst olacaktım.

"Dört ay önce... Tam olarak ne oldu? Yani şu kabus gördüğün gece biraz anlattın ama kopuk her şey. "

Yastığımı dikleştirip sırtımı yaslayarak yattım ve anlatmaya koyuldum.

"Bence ben daha önceden başlayayım anlatmaya. Bir yıl önce başladı her şey. Fakültenin kafesinde göz teması kurmak için bir garson bekliyordum ve baştan aşağı garson gibi giyinmiş birini mimiklerimle masaya çağırdım. 'bir latte lütfen. ' diyişime aldırış etmeden karşımdaki sandalyeye oturdu. Bir de yüzsüzce onu bir garson sanarak ona haksızlık ettiğimi ve ona onunla içmem gereken bir kahve borcum olduğunu söyledi. Yaklaşık iki saat sohbet ettik orada. Bir ay sonra da çıkmaya başladık. Bana karşı çok nazikti. Ailesi benim ailemden çok daha varlıklıydı ama hiç züppelik etmedi. Hoş bir ilişkimiz vardı ya da en azından dışarıdan öyle görünürdü. İşletme okuyordu son dönemiydi ve bildiğin gibi ben de psikoloji okuyordum. Iki fakültenin de en popüler çifti bizdik. Doğruyu söylemek gerekirse bu beni biraz rahatsız ederdi çünkü hiç çok popüler olmak istemedim. Herneyse.. Birçok dersimi önceden teslim ettiğim için ben de onunla mezun oldum. Tanrı'ya şükür farklı fakülteler olduğumuzdan dolayı birlikte resmimiz yok. Mezuniyetin ardından dışarıda biraz dağıtmaya karar verdim. Chris, ben, Andy, Georgy, Joey, David, Chris'in çetesi... Ads, Joel ve sen de davetliydiniz fakat daha önceden plan yapmışsınız. Sidney'nin yerinde bilardo oynamaya gitmiştiniz hatırlıyorum. Yakın arkadaşlarımdan oluşan on kişilik bir grup şeklinde Lotus Bar'da eğlenmeye karar kıldık.
Üç Mart.. Soğuk bir gündü. Aslında siyah mini bir elbise giyecektim ama rüzgarın etkisiyle sallanan ağaçlar sağolsun kot bir pantolon ve üzerine gümüş zarif bir kazak giydindim. Saçlarımı yaptım, makyaj yaptım, planlar yaptım, hazırdım. Bir taksi ile barın önünde indim. Yanındaki avlu benzeri yerde Chris'i beklemeye başladım. Üşüyünce ona mesaj atıp içeri girmeye karar verdim. 'Barda seni bekliyorum. ' yazıp gönderdim ve telefonumu çantama koyarken duvara yapıştım. Nasıl olduğunu anlamamıştım. Beni kendine çevirdi. Chris'i görünce herzamanki aptal şakaları, diye düşündüm. Ama öyle olmadı. " yanımdaki komodine bıraktığım bardaktan bir yudum alarak kuruyan ağzımı ıslattım.

AŞKA GIDEN YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin