8. Bölüm

27 2 0
                                    


İçeriye geçtiğimde gördüğüm manzara beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Yalnız olacağımızı sanıyordum. Gördüğüm yeşil gözlerin Ryan'la ne bağlantısı olabileceğini düşünmeye başlamışken hakkında kuruntular oluşturduğum kişi ayağı kalkarak bana elini uzattı ve konuştu.

"Ben James! Ry ve ben çocukluk arkadaşıyız. " gülümserken aslında tatlı biri olduğuna karar verdim. Vücudundaki dövmeler de fazlasıyla Ry ile ilişkiliydi.

"Ben de Anna! Andy'nin çocukluk arkadaşıyım. " Ryan'ın sesiyle arkamda biten adama döndüm.

"James de zaten şimdi gidiyordu. " gözleriyle James'e yavru köpek bakışını ve de 'şimdi gitmezsen asla gidemezsin' bakışını aynı anda atmayı nasıl beceriyordu anlamadım. James gelip bana sarıldı ve kulağıma fısıldadı.

"Bu koca çocuğa iyi bak! Sana ihtiyacı var. "  bu da ne demekti? Sonra benden ayrıldı ve Ryan'a sarıldı. Ona da bir şeyler fısıldamıştı ama duymamıştım. Arkadaşını bırakıp "görüşürüz ve tanıştığıma memnun oldum Anna! Ryan'ın anlattığından daha fazlasıymışsın! " diyerek göz kırptı ve gitti. Normalde böyle tiplerden zerre hoşlanmıyor olmama rağmen James'i sevmiştim. Güvenilebilecek biriydi.

"Ona bakma ne dediğini bilmez! " dedi ve ensesini kaşıdı sarışın oğlan.

"Sorun değil. Benim ne arkadaşlarım vardı bir bilsen! " diyerek kıkırdadım.

"Vardı mı? Artık görüşmüyor musun? " büyük sağ eliyle gri üçlüyü gösteriyordu. Oturdum ve derin bir nefes aldım.

"Birçoğuyla aramızda bağ kalmadı. Diğerleriyle de eskisi kadar sık değil. Az ve öz arkadaşım var. Ama böylesi sanırım daha iyi. Çevren ne kadar geniş olursa seni kıran ve kırabilme ihtimali olan insan sayısı artıyor. Güvenebildiklerinse diğerlerinin arasında kayboluyor. Herneyse.. Günün nasıl geçti? "

"Kötüydü. Yani son iki saate kadar. Senin? " ah, gülümsemesi başımı döndürmüştü.

"Güzeldi sanırım. Iyi bir başlangıç yaptım, bazı çalkantılar yaşadım ama güzel de bir kapanış olacağa benziyor. " o tatlı yüzüne bakıp da gülümsememek elde değildi.

"Aç mısın? Yoksa sonra mı yeriz? "

"Ah, sanırım beni yanlış anladın ben yarım saatliğine geldim. Geri dönmek zorundayım. Georgylerde kızlar günü yapıyoruz." Yüzü düşmüştü.

"Olsun, gene de çay içersin, değil mi? "

"İçerim. " diyerek gülümsedim.

"peki ben getireyim. Sade değil mi? "

"Evet. " o ayaklanınca ben de kalktım.

"Sen otur lütfen. Unutma misafirimsin. "

"Ben kendimi misafir gibi hissetmiyorum. Mutfağa girmemem için bir sebep yok. " bir şey anımsamışçasına uzaklara dalarak dudaklarında buruk bir gülümsemeye yer verdi.

"Haydi o zaman! "

O önde ben arkada mutfağa gittik. Çay makinesini çalıştırdı. Iki kupa çıkardı. Ben de sütlü içtiğini bildiğim için dolaptan süt çıkardım.

"Sana bir şey sormak, daha doğrusu bir şeyi kesinleştirmek istiyorum. "

"Tabii sor! " ne diyeceğini merak etmiştim.

"Biz şimdi sevgili miyiz? Yani aramızdaki ilişki fazlasıyla karışık. " sütü sete bıraktım ve yaslanarak karşımdaki hödüğe baktım.

"O halde biz de bir netlik getiririz. " dedim sonunda. Ben dedim? Ben dedim! Tek taraflı sırıtarak yanıma geldi ve kollarını iki yanıma koyarak üzerime eğildi. Beni öpmeye başladığında bu duruma alışmış olduğumu fark ettim. Artık yabancı gelmiyordu. Çay makinesinin sesiyle durduğumuzda "sevgilim olman beni çok mutlu eder Anna. " diye fısıldadı. Sıcak nefesi çeneme ve buluzumun açık bıraktığı göğsümün üstündeki kısma çarptı.

AŞKA GIDEN YOLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin