♫♥ 5.8 ♥♫

6.2K 353 15
                                    

#evdekal

♠5.8

Kendimi bir anda saman balyalarının üzerinde buldum, Aber beni fırlatmıştı. Gelişen reflekslerimle en az hasarla kurtulurken gardımı alıp Aber'a döndüm. "Bıraktım lan! Şimdi ne bok yiyeceksin? Konsey'e mi gideceksin? Nah gidersin! Olmaz mı diyeceksin? Sıkar o biraz! Başkasıyla işi pişir-"

"Diyeceğim be! Yeter!"

Aber, dev gibi cüssesiyle önüme dikildiğinde ikimiz de birbirimize dik dik bakıyorduk. "Diyemem mi zannettin? Ne durduracak ki beni? Ne alıkoyacak? Sen mi? Konsey mi? Şah mı? Ne? Çekil önümden Aber!" İki elimle göğsüne vurduğumda geçip gitmeme ses çıkarmadı. Tam eşikteydim. Bölmeden çıkmama son bir adım kalmıştı. Tek, küçük bir adım. Ayağım havada kaldı.

"Baban!"dedi davudi sesi. "Babanın hayatı da mı durduramaz seni?"

Kalakaldım. Öylece, bir ayağım ileri doğru bir adım atmak için havada asılı dururken ben kalakaldım.

Hani filmlerde ve kitaplarda derler ya, ölmeden hemen önce tüm hayatınız bir film şeridi gibi geçer gözünüzün önünden. O kadar hızlı geçmesine rağmen her bir ayrıntıyı yakalayıp görürsünüz. Bebekliğinizden çocukluğunuza, ilk aşkınızdan ilk ihanetinize kadar her şey. Ölüyor muydum? Son mu buluyordu, on sekiz yılı yaşanan kısa ömrüm? Hayatım bitmiş miydi? Madem hala yaşamaya devam ediyordum, neden geçiyordu tüm yaşamım gözlerimin önünden bir film şeridi misali? Kalbimin kan pompalamaktan başka bir görevi vardı da ben mi bilmiyordum? Gözlerim sanki beynime baskı uyguluyor gibiydi. İç organlarım bir iç savaş ilan etmiş gibi birbirleriyle çatışmaya girişmişlerdi.

Kulaklarım uğulduyordu. Duyduklarını inkar etmek için basmışlardı vaveylayı. Dizlerimin bağı ha çözüldü ha çözülecek gibiydi. Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda tek elimle eşikteki ahşap direkten destek aldım. Tam zamanıydı, dengemi kaybedip öne doğru sendelemiştim.

Aber'ın beni yakalamasıyla rahatlayan bedenim kollarına yığılıvermişti.

"Defne? Defne! Yüzüme bak, gözlerime bak!" Yüzüme vurulan tokatları hissediyordum, ama gözlerim bir türlü odaklanamıyor, Aber'a bakmak istesem de onları kontrol edemiyordum. Babamın hayatı... Zihnimde dolanan yalnızca bu iki sözcük vardı. Babamın hayatı.

Bedenimdeki kaslar üzerindeki hakimiyetimi kaybettim. Kulaklarım uğuldamaya başlarken hiçbir şeyi işitemedim. Ağzımda kekremsi bir tat peydah olduğunda dilimi ısırdığımı anladım. Yüzümün buruştuğunu varsaydım, her ne kadar kaslarım üzerindeki hükmüm kalkmış olsa bile. Bedenim karıncalanmaya başlamıştı. Görüşüm de bulanıklaşırken önce çevresi karanlığa bulandı. Yavaş yavaş tüm parçaya yayılırken buldu gözlerim Aber'ın yüzünü. Çok geçmedi ki yüzü de siyaha bulandı.

Baygın değildim.

Sadece dört duyumu kullanamıyordum. Bu iyi bir şey miydi kötü bir şey miydi, şu anlık kestiremiyordum. Etrafımdaki her şeyden bihaberdim. Bu beni ilk defa rahatsız etmemişti. Belki de koyvermiştim. Üzerinde etkim olamayan yaşantımı boş vermiştim.

Ama buna bile hakkım yoktu.

Normal melezlere göre iyi ilerliyordum. Gayri-resmi de olsa Melez Okulu dersleri dışında Aber ve Barlas'tan ekstra dersler alarak kendimi neredeyse 3.2'si bir melez kadar geliştirmiştim. En azından Barlas bana bunu söylemişti. Aber'a kalsa daha 2.1'i kadardım ama hepimiz Aber'ın mükemmelliyetçi yapısını biliyordu, değil mi?

Evet, bu dersleri bahane ederek kaçmıştım peşimdeki sorulardan.

Peki şimdi nasıl kaçacaktım? Tahmin etmek çok zor değildi. Şah, Vampir Kraliçe'nin soyundan gelen tek melez değildi. Bunu Sağır Sultan bile duymuştu, bir rakibi vardı artık: Babam.

SAVAŞÇI: Melez Okulu & SAVAŞÇI: Yeni Hayat |  ♡ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin