~1~

660 88 18
                                    

Saate bakmak için telefonumu arıyordum ki tam o sırada Kimy elinde telefonumla odama girdi.

"Saat kaç?" diye sordum bir yandan da ilaçlarımı ararken.

"9'a 20 var" diye cevap verdi. İlaç kutumu bulup içinden bir ilaç çıkardım tam içecekken Kimy

" Şu berbat şeyi içme" dedi."Sanki bir etkisi olacak. Bırakmam seni anla." Onu duymamazlıktan gelip ilacı ağzıma attım.

"Salak şey. İstemezsen gideriz." dedi Kimy umursamaz tavrıyla.

"İstemiyorum o yüzden git." diyemedim. Çünkü Kimy benim tek arkadaşımdı. Ahh keşke bir de gerçek olsaydı.

"Ben çıkıyorum" dedim saçımı son bir kez düzeltip.

"Cehenneme git" diye içeriden bağırdı Kimy.

"Sende geber." diye karşılık verdim pis pis sırıtarak ve kapıyı çekip çıktım.

Binadan hızlıca çıkıp otobüs durağına gittim. Daha 5 dakikası olan otobüsü beklemeye başladım. Yanıma gelen kıza göz ucuyla bakıp çantamdan kulaklığımı çıkardım. Tam kulaklığı takacağım sırada bir çığlık sesiyle irkildim. Yanımdaki kızın yanında bir adam kolundan tutmuş ona

"Sen kimsin be kadın? Beni terk ediyorsun?" diye bağırmaya başladı.

"Kapa be çeneni şurda düzgünce otobüs bekliyorum arattırma bana polisi. Gidin evinizde kavga edin" diye bağırdım. Adam benim gibi minicik bir kızdan bu kadar atarlanmayı duyunca dona kaldı. Ah evet yine başardım. Hiç alakam olmayan bir olayı daha sırtladım. Adam daha ne cevap vereceğini düşünürken otobüsün gelmesi beni kurtardı. Kartı bastım ve süpriz kart boş.

"Fazla kartı olan var mı?" diye sordum. Arkamdaki emo tipli çocuk omzuma dokunup

"Tamam sen geç" dedi. Benim yerimede basıp yanıma doğru geldi.

"Teşekkürler" dedim bir taraftan da çocuğu incelerken. Omuzlarına kadar siyah ve düz saçlı, mavi gözleri etrafına siyah göz kalemi sürmüş, çok kalıplı olmayan, siyahlar içinde bir çocuk.

"Ne demek her zaman" diye karşılık verdi. Elimi cebime atıp telefonumu aldım. İnstagrama girip bir iki şeye baktım. Ben bunları yaparken çocuğun gözü de telefonumdaydı.

Pek umursamadım sonra rastgele bir şarkı açıp dinlemeye başladım. Ellerimi demire sımsıkı kenetlemiş, gözlerimi kapamış bir şekilde şarkıyı dinliyordum. Sonra ineceğim durağa az kaldığını fark edip kapıya doğru yaklaştım. Çocuğun deniz mavisi gözlerinin haala üzerimde olduğunu hissedebiliyordum. Kapı açıldı ve direk kendimi dışarı attım.

Yanımdan geçen insanlar sanki çok tuhafmışım gibi bana bakıyorlardı. Bunu seviyorum. Başka insanların bana bakıp korkmuş gibi gözüküp uzak durmasını.

Çok da tuhaf değildim aslında altımda siyah bir kot, üzerimde siyah ve yakasında bordo kuru kafalar olan bir gömlek, ayağımda siyah, bağcıkları olan bir topuklu ayakkabı ve beni ben yapan siyah pelerinim. Siyah uzun saçlarım ve kahküllerle örtülü alnım. Siyak eyeliner , bordo ruj ve siyah & bordo ojelerimle sanırım gerçekten biraz marjinal görünüyor olabilirdim.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin