Bağzen sağdece düşünürsün. Ne düşündüğünü bilmeden.
Bağzense sağdece beklersin. Kimi beklediğini bilmeden.
Sağdece durursun. Tek başına. Kimileri gelip seni düşürmeye çalışır, kimileri destek olmaya. Ama bir de en kötüleri vardır, sana destek olmaya çalışır gibi gözüküp, seni düşürenler.
~~
Odaya giren Ali ve Koray' a bakıp Cem' e döndüm.
"Uykum var çıkın dışarı."
Cem tam konuşacağı sırada,
"Hepiniz!" diye sesimi yükselttim.
Cem tamam anlamında başını sallayıp Ali ve Koray' la odadan çıktı.
Nedenini bilmeden odada yanlız kalmak istedim. Tek başıma ve acınası bir halde.
Herkes ölmemi dört gözle beklerken yine herkesi hayal kırıklığına uğratmıştım.
Kimy yavaşça odaya girip yanıma oturdu.
"Ah be Arya. Sen bu hale düşecek kızmıydın?" dedi ve iç çekip konuşmaya devam etti.
"Biz senle ne güzel zaman geçirirdik. Hep dedikodu yapar ve kitap okurduk. Rekorumuz bir ayda 800 bin sayfaydı." gülmeye başladı.
"O yaz tatilinde hiç uyumamıştık. Sen ve ben."
"Hatırlıyorum. Hatta ben uyuyunca sen beni zorla uyandırıyordun. 'Bir sayfa daha.' diyerek."
Kimy biraz daha ciddi bir sesle,
"Peki ya annen ilk gittiğinde? Kiminle dertleştin? Ya da abin? O zaman ne bir Cem vardı, ne de bir başkası."
Yatağa iyice yaklaşan Kimy kısık bir sesle"Haala birlikte olabiliriz." dedi. "Sonsuza kadar."
"Nasıl olacak o?" diye sordum.
Elimdeki damar yolunun tıpasını gösterdi ve"Bu minik şeyi çıkarırsak kan akıp gider. Ve acı çekmeden sonsuzluğa ulaşırsın." dedi.
"Aslında bunu düşünmek için çok zaman var." dedim ve gözlerimi kapayıp,
"Şimdi sadece uyumam gerek." diye ekledim.
~°~
Uyandığımda Zeynep Abla' yı odamda gördüm.
"Telefonum nerede?"
Zeynep Abla çantasını açıp içinden telefonumu çıkardı. Telefonumu elime alıp, parçalanmış ekrana baktım. Sonra da açıp tarihe ve saate baktım.
Tam 4 hafta olmuştu. Saat ise daha 7:10' du.
Zeynep Ablaya dönüp,
"Başka biri var mı dışarda?" diye sordum.
"Çiçekçi çocuk var." dedi. O kim be? Ne çiçekçisi?
"Adı ne?" dedim Zeynep Ablaya.
"Hani bir kere bana çiçek getiren çocuk vardı ya. İşte o." dedi.
Benim jeton yeni düştüü.
Zeynep Abla Cem' i çiçekçi sanıyordu.
"Öbür herkes gitti." dedi.
Tamam anlamında başımı salladım.
Kafamı yatağın yanındaki sehpaya çevirip üstündeki kitaba baktım.
"Zeynep Abla şurdaki kitabı verir misin?" dedim kitabı göstererek.
Zeynep Abla kitabı bana uzattı.
Siyah kapaklı kitabı elime aldığımda bunun normal bir kitap olmadığını anladım.
Açıp ilk sayfasına baktım.
"Uyuyan güzel çok uyudun kalk artık❤" yazıyordu. Gülerek sayfayı çevirdim.
"Bu defteri, senin hastanedeki ikinci gününde aldım. Seni seven ve ziyaretine gelen herkes birşeyler yazacak bu sayfalara. O yüzden ilk sayfa benim. Çünkü seni çok seviyorum. ~CEM"
Sonraki sayfalara baktım.
Babam, Zeynep Abla, Halam, Eniştem, Neşe, Alp, Çağrı, Hilal, Doruk, Mısra, Koray, Ali ve başka bir kaç kişi daha.
İçeri giren hemşireyle, olduğum yerde zıpladım.
Bana gülümseyip" Günaydın." dedi.
"Günaydın"
Küçük bir muayene yapıp, bana döndü.
"Bir sorun gözükmüyor." dedi.
"Peki ne zaman dışarı çıkabilirim?"
"İstediğin zaman." dedi gayet rahat bir şekilde. Bacağımdaki alçıyı gösterip,
"Nasıl olacak?" dedim.
"Sana bir tekerlekli sandalye ayarlamamız lazım." diyip odadan çıktı. Kapının kapanış sesini duyan Zeynep Abla uyanıp bana baktı.
"Ne oldu?" dedi şaşkın şaşkın .
"Bir şey yok. Sen uyu." dedim. Ama o ayağıya kalkıp kapıya doğru yürüdü.
Sonra bana dönüp,
"Bir şey istersen haber ver." dedi ve odadan çıktı.
Bir kaç dakika sonra yanında tekerlekli sandalyeyle odaya giren hemşire yanıma gellip elimdeki damar yolunu yavaşça çıkarttı ve yerine yara bandı yapıştırdı. Sonra,
"Kendini çok yorma." dedi ve gitti.
Telefonumu elime alıp Cem' i aradım.
-Alo?
+Alo. Cem neredesin?
-Kapının önünde.
+ İyi hadi gel de gezelim.
-Ne gezmesi ya?
+Bahane istemiyorum. Hadi acele et çok sıkıldım.
Telefonu Cem' in yüzüne kapatıp gülümsedim. Sanırım yeni uyanmıştı. Yani ben uyandırmıştım.
İçeri; saçları dağınık, uykulu gözlerle bakan bir adet ponçik bey girdi. Nedense gözüme çok tatlı gözüküyordu.
"Ne var?" dedi.
"Çok sıkıldım." dedim.
Gözlerini ovuşturup,
"Öfff. Tamam. Kalk hadi gidelim." dedi.
Ohoo bunun kafa yerinde değil. Bacağımdaki alçıyı gösterip,
"Ciddi misin? Nereye gidebilirim bu şekilde?" dedim.
"Ne yapmam gerek?" dedi.
"İlk olarak Zeynep Abla' yı çağırabilirsin. Giyecek hiç bir şeyim yok." dedim sitemle.
Cem, küçük dolabın yanına gidip kapağını açtı. Sonra askıda ki bir elbiseyi çıkarıp bana gösterdi.
Siyah ve üzerinde unicornlar olan çok tatlı bir elbise.
Yatağın üzerine koyup tekrar dolaba gitti ve bir çift siyah çorap çıkardı onu da yatağın üzerine bıraktı.
"Ceem. Sana bir şey soracağım." dedim çoraplara bakarken.
"Sor canım." dedi.
"Ben nasıl çorap giyeceğim?" dedim.
Bu soru Cem' e de çok mantıklı gelmiş olacak ki tekrar dolabın yanına gidip yarım şortumu çıkardı ve onu da yatağın üzerine koydu.
Sonra konuşmaya başladı.
"Senin durumun iyiye giderken Zeynep Abla eve gitti ve bir valiz eşyayla geri döndü. Ama ben yinede bu elbiseyi beğeneceğini bildiğimden aldım." dedi gülümseyerek.
Sonra beni giyinmem için yanlız bıraktı.
Zorla giydiğim elbiseden sonra bir de şortu giymek için can çekiştim. Aslında ne kolum ne de ayağım ağrımıyordu ama yinede sebepsiz alçı duruyordu.
Şortun düğmelerini kapatıp elbisemi düzeltirken Cem birden içeri girdi.
Korkudan "Pis, manyak, sapık, gerizekalı ne giriyorsun içeri?!" diye bağırdım.
"Sakin ol şampiyon. Sadece süslenmene yardım edicem." dedi.
"Ne süsü?" dedim.
"Ya hani şu var ya gözünüze kalem falan sokuyosunuz." dedi.
"Cemre de yapıyor. Bundan ne anlıyosunuz bilmiyorum." dedi.
"Sanki sen hiç sürmüyorsun göz kalemi." dedim yatakdaki yastığı kafasına fırlatarak.
Yastığı tutup gülmeye başladı.
"Ben düzgün sürüyorum en azından siz bir de kuyruk falan yapıyorsunuz." dedi. Sonra dolabı açıp içinden makyaj çantamı çıkardı.
Yatağa doğru yürürken,
"Şuna bak bir de bu iş için özel bir çantanız var." dedi.
Karşıma oturup makyaj çantasını açtı ve içindeki herşeyi yatağa döktü.
Cep aynasını açıp Cem' e uzattım.
"Ne yapacağım bununla?" diye sordu.
"Marslılara haber yollayacaksın." dedim.
Sonra eyelinerı alıp çekmeye başladım.
Sonra rujumu aldım ve kapağını açtım. Ben ruju sürerken Cem,
"Biliyormusun en sevdiğim makyaj mazemesi rujdur." dedi.
Son bir kat daha sürüp Cem' e baktım.
"Neden?"
Cem yaklaşıp,
"Çünkü..." dedi.
"Tadı çok güzel."
İyice yaklaşan Cem elini yanağıma koydu. Ve yeni bir dünya rekoru! Aramızda sadece 2 cm var.
Mavi gözleriyle, gözlerimin içine baktı. Sonra gözlerimi kapattım.
Ve biri hızla kapıyı açtı. Ben de haliyle geri çekilip gözlerimi açtım.
İçeri 6-7 yaşlarında küçük bir çocuk girdi sonra da arkasından en fazla 3 yaşında olan bir başka bebek paytak paytak yürüyerek odaya girdi.
Büyük olan bana baktı sonra dışarıya dönüp,
"Babaaaa! Halam bu pembe olan mı?" diye bağırdı.
Bir dakika 'HALA' mı?
Ne halası be?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
ChickLitOkuduğu kitapların çok etkisinde kalan, hatta bu işi abartıp kitaptaki karakterlerle bir arada yaşayan bir kız. Arya'nın biraz karışık aşk ve hayat hikayesi. Peki Cem Arya' dan ne istiyor? Neden Arya'nın tam birşeylere ihtiyacı varken geliyor? Yok...