Orada ne kadar durdum bilmiyorum ama Cem' in "Aaa Arya gelmiş" cümlesi ile dünyaya döndüm. Buruk bir gülücükle geçip Cem ve şimdiden nefret ettiğim kızın karşısına oturdum.
Cem' e "Selam" deyip "Arkadaşın mı?" diye sordum,yanında oturan kızı göstererek.
"Haaa o mu ? O benim kardeşim Cemre." dedi.
O an ayağı kalkıp halay çekesim geldi ama salak gibi görünmenin bir mantığı yoktu.
"Merhaba. Ben Arya."dedim kıza ama o beni hiç umursamamış gibi haala telefonuyla uğraşıyordu.
Cem "O işitme engelli." dediği an beynimden vurulmuş gibi oldum. Çok utandım.
Elindeki ayakkabı poşetini bana uzatan Cem "Onunla bir kafede oturacaktık. Gelirmisin sen de?" dedi. Poşeti aldım ve ne diyeceğim diye düşünmeye başladım. Çok istekli görünmemeliydim ama gitmeliydim de.
"Olabilir ama iki saat sonra kuaför randevum var. " dedim. Bu gün saçlarımı boyatacaktım. Hem de bordoya. Tamamını değil sadece uçlarını. Poşetten ayakkabılarımı çıkardım ve giydim. Cem de Cemre' ye işaret dilinde bir şeyler söyledi ama Cemre pek mutlu olmuş gibi durmuyordu. Ela' ya sarılıp dışarı çıktım. Cem ve Cemre de arkamdalardı.
Cem' e dönüp "Eee nereye gidiyoruz?" diye sordum.
Cem "Şurada bir kafe var oraya gidelim mi?" diye soruma soruyla cevap verdi.
"Cemre' ye sor." dedim. Cem buna mutlu olmuş gibi bir gülümseme atıp Cemre' yle konuşmaya başladı.
OLEYYY BİR PUAN ARYA' YA.
Cemin hassas noktasını sanırım bulmuştum. CEMRE.
Cemre de kabul etmiş olmalı ki Cem' in dediği kafeye gidip köşelerde bir masaya oturduk. Sıradan güzel bir kafeydi. Masada küçük, pembe Cup kek resimleri vardı. Cup keklere yakın tonlarda bir buket yapma çiçek de plastik pembe bir saksıda masayı süslüyordu.
Uzun boylu, sinek kaydı tıraşlı bir garson yanımıza gelip" Merhaba efendim. Hoşgeldiniz. Ne alırsınız?" diye sordu.
Ben ne alacağıma karar vermeye çalışırken Cem "Ben bir filtre kahve alayım." dedi. Ben de aynısından söyledim. Cem bu sıradaCCemre' ye ne istediğini sordu. Cemre de bir filtre kahve istemiş. Garson bize kahvelerimizi getirmek için yanımızdan ayrıldı. Hemen hemen Cem' le baş başa kaldık. Cemre elindeki telefonla oynuyordu.
Cem bana bakmaya başladı ve bana"Neden geldin?" diye sordu.
"Anlamadım?" dedim bir yandan tek kaşımı kaldırmış Cem' e bakarken.
Cem masaya iyice yaklaşıp"Neden bana güvendin? Bizimle buraya gelmeyi kabul ettin?" diye sordu.
"Çünküüü sen bana yardım ettin. Ve iyi biri gibi gözüküyorsun." dedim. Bu cevaba hiç inanmamış gibi gülümsedi. Ve O DA NE?! Bunun bir de gamzeleri mi var? Atın beni denizlere.
"Bu arada daha tam olarak tanışmadık ben Cem." dedi gülerek. Beni o gamzelere gömsünler.
"Ben de Arya. Memnun oldum Cem bey." dedim ve ben de gülmeye başladım. İlk defa kendimi bu kadar eğlenirken buldum.
On dokuz yaşında, üniversiteye hazırlanan ama hiç kazanamayan, günlerini elektro gitar çalarak harcayan böyle bir kişiyim." dedi.
"On sekiz yaşında, üniversiteye hazırlanan, günlerini kitap okuyarak ve psikoloğa giderek harcayan böyle bir manyağım."
"Manyak mı? Bence gayet normalsin." Bunu bir de bizim masaya bakan insanlara anlat. Canım yaa.
"Normal olsam psikoloğa gidermiydim?"
"Ben de gidiyordum. Sinir problemim vardı benim de." Bu çocuğun birine bağırdığını bile düşünemiyorum.
"Peki Cemre?" Cem' in gözleri önüne düştü ve kolundaki bilekliklerle oynamaya başladı.
"Bir trafik kazası geçirdik. Arabayı ben kullanıyordum. Cemre de yanımda oturuyordu. Firen patladı ve... Hastanede açtık gözlerimizi." o sırada kahveler geldi. Kahvemi elime alıp içmeye başladım. Cem bir az üzülmüş gibiydi. Onun morelini ben bozmuştum ve ben yerine getirmeliydim. Haftaya olan bir rock konseri aklıma geldi.
"Aaa haftaya bir konser var. Birlikte gitmeye ne dersin?" Cem' in gözleri fal taşı kadar açıldı ve konuşmaya yeni başlamış her şeyi soran çocuklar gibi bana soruları sıralamaya başladı.
"Gerçekten mi?" "Ne zaman?" "Nerede?" onun bu mutlu hali beni güldürdü. Mavi gözlerinin içi gülüyordu. Daha fazla soru sormaması için cebimden telefonumu çıkarıp konser afişinin resmini açıp Cem' in önüne koydum.
"Kesinlikle gidiyoruz." dedi.Gülümsemesi devam ederken.
OLEYYY BİR PUAN DAHA ARYA' YA.
Sanırım Cem ona yürüdüğümü fark etti ve durup yüzüme baktı. "Senin sevgilin var mı?" diye sordu.
"Hayır"dedim.
"Ah bu iyi yoksa düşünsene sevgilin bizi görüp onu aldattığını düşünebilirdi." bu söylediklerine biraz şaşırmıştım. Belki de beni sadece arkadaş olarak görüyordu. Be sonsuza kadar öyle görecekti.
"Senin hiç kardeşin yok mu?" dedi Cem. Evet en sevdiğim konuya gelmiştik.
"Aslında bir abim vardı..."
"Vardı?"
"Benden üç yaş büyük bir abim vardı. Ama 18 yaşına geldiği zaman evi terk etti. 3 sene boyunca onu hiç görmedim." Cem içinde olduğum duruma sıkılmış gibi baktı.
"Annen ve baban ne iş yapıyor?"
"Annemi senede bir kere görürüm. Gelip yüklü miktarda para alır ve PUFF ortadan kaybolur. Babam da iş adamı buralarda bir şirketin sahibi. Ya senin ailen?"
Cem kahvesinden son yudumunu alıp anlatmaya başladı."Amnem kreş öğretmeni ve aynı zamanda bakıcılık yapıyor. Babam da memur. Ve Cemre' yle ben. Başka kardeşim de yok. Bu yüzden birbirimizden hiç ayrılmayız." dedi.
Ben de kahvemden son yudumumu aldım ve bardağı masaya koydum. "Nerede oturuyorsun?" dedi sonra sa "Yani aynı yerden otobüse bindik ya ondan."
"Belediyenin üst tarafındaki yeni yapılan sitede. Ya sen?"
"Ben de oralara yakın oturuyorum. Aynı caddede."
Cemre kahvesini bitirip sıkılmaya başlamış gibi duruyordu.
"Artık kalkalım istersen." dedi Cem göz ucuyla Cemre' yi göstererek.
"Tamam kalkalım" dedim bende ve telefonumu Cem' in önünden alıp cebime koydum. Cem hesabı getirmesi için garsona bir işaret yaptı. Cem' in kolundaki bir bilekliğe gözüm takıldı. Cem de "Ne oldu Arya hanım çok mu beğendin bilekliğimi?" dedi gülerek.
"O kadar beğendim ki gece gizlice evine girip o bilekliği alıcam." dedim.
Cem hiç düşünmeden bilekliği çıkarıp baktı ve " Uğraşma sen hiç. Ben veriyim direk bilekliği uslu uslu." dedi. Uzanıp kolumu tuttu ve masanın üzerine koydu. Bilekliği bileğime takıp bağladı. Cemre bana gözlerini dikmiş sanki ona ait bir şeyi çalmışım gibi bakmaya başladı.
"Teşekkürler. Ama bence bana daha çok yakıştı bu bileklik." dedim pis pis sırıtarak. O da güldü ama Cemre haala bana ters ters bakıyordu. Ben de elimi cebime atıp bir kitap çıkardım. En sevdiğim kitaplardan biriydi. Normalde kitaplarimi kimseyle paylaşmam ama Cem bana bilekliğini vermişti. Kitabı masanın üzerine koyup "Mükemmel bir kitap. Bu da senin olsun." dedim.
"Kitap mı? Ben kitap okumam." dedi suratını ekşiterek kitaba bakıp.
"Sadece bir kaç sayfa oku beğenmezsen okumazsın." dedim. Teklifimi kabul etti ve kitabi alıp incelemeye başladı.
Garson hesabı masaya getirip bıraktı. Kutuyu önüme çekip yazan tutara baktım.
Cem "Napıyosun sen?" dedi.
"Bu seferlik benden" dedim. Ve itiraz etmesine fırsat vermeden parayı kutuya koyup garsona verdim.
"Oooo küçük hanım." HAYIR bu olamaz. Arkamı dönüp babamı gördüm. Siyah bir takım elbise ve beyaz gömlek giymiş. Sıradan bir iş adamı gibi. Onun en nefret ettiği şey ona haber vermeden bir yerlere gitmemdi ve şimdi olacakları düşünemiyorum bile...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
ChickLitOkuduğu kitapların çok etkisinde kalan, hatta bu işi abartıp kitaptaki karakterlerle bir arada yaşayan bir kız. Arya'nın biraz karışık aşk ve hayat hikayesi. Peki Cem Arya' dan ne istiyor? Neden Arya'nın tam birşeylere ihtiyacı varken geliyor? Yok...