~19~

142 16 16
                                    

~BİR YIL SONRA~
Evet şaka değil bir yıl sonra. Cem itinin Koray'ı dövdüğü günün üzerinden geçen tam bir yıl sonra. Evden kaçmamın neredeyse bir yıl sonrası.
Okulu, ailemi, hayatı terk edeli tam bir yıl oldu.
Evet bu biraz değişik bir hayat hikayesi olmaya başladı. Üniversite okumayan bir kız. Aman tanrım. Ne büyük bir utanç sebebi.
Ama o gün bardağı taşıran son bir damla vardı.
~°~
Koray olan her şeyi anlatmıştı. Cem olanlar için Koray'ı suçlayıp onu dövmüş.
Ailem sınava kadar evde sıkı yönetim uyguladı. Sınava kadar olan bir ayda sadece ders çalıştırdılar. Yani onlar öyle sandı ama ben planlar yaptım.
O saçma üniversite sınavına girdiğim günün akşamı bir mektup bırakıp gittim.
Ne çok duygusal bir mektupdu ne de çok kaba.
"İyileşmem gereken zamanlarda daha beter olmama sebep oldunuz. Artık reşitim. Hiç birinize bağlı yaşamama gerek yok. Ben gidiyorum. Mutlu olacağım. Siz de mutlu olun. Beni aramayın. Ve beni artık unutun..."
Yazdığım kısa mektupdan sonra gittim. Önce hayatımda ilk defa başka bir kuaföre gidip tüm saçlarımı Cem'in çok sevdiği pembe yerine sarıya boyattım. Sonra ise adımı değiştirdim. Ben artık Arya Çelik değilim. Hayal Çelik'im.
Artık İzmir'liyim. Kendime bir artı bir küçük bir ev aldım. Ardından bir kafede çalışmaya başladım. Orada Emir'le tanıştım. Bana çok yardımcı oldu.
Kaybolduktan sonra dört ay gazetelerde hep ismimi gördüm. Galiba sonunda pes ettiler.
Ve şimdi 5 Temmuz. Yeni hayatımda yeni bir adım atacağım. Bir kreşte işe başlayacağım. Bu işi bana Emir buldu.
Sarı saçlarımı bir at kuyruğu yapıp dolabımı açtım. Yırtık bir kot ve baskılı, uzun kollu bir tişört giyip eyeliner çektim. Hazırdım.
Spor ayakkabılarımı da giyip dışarı çıktım. Bahçede beni bekleyen Emir'le birlikte arabaya bindik.
"Bak Hayal. Burası normal bir kreş değil. Yani çoğu çocuğun annesi ve babası yok." dedi Emir.
"Yani yetiştirme yurdu mu?"
"Sayılır. Ama burdaki tüm çocukların akrabaları var. Bazıları gelip çocukları ziyaret ediyor bazıları etmiyor."
"Benim için problem yok." dedim.
"Evine de yakın. Bak şurası." dedi eliyle bir binayı göstererek.
Dediği binanın önüne geldiğimizde durduk. Birlikde arabadan inip kapıdaki güvenliğe doğru yaklaştık.
Göbekli,yaşlı ve güler yüzlü olan güvenlik bizi görünce ayağa kalkıp yanımıza geldi.
"Merhaba. Galiba evlat edinmek için geldiniz. Ama malesef bu gün evlat edindiremiyoruz." dedi.
"Yoo. Arkadaşım burada çalışmaya başlayacak bu gün." dedi Emir.
"Adın neydi kızım?" diye sordu güvenlik ve masadaki defteri açtı.
"Hayal Çelik." dedim.
"Doğru. Geçin bakalım içeri." dedi kapıyı açarak.
İçeri girip binanın arkasına doğru yürümeye başladık. Arkada daha renkli olan küçük bir bina daha vardı. Oraya geldiğimizde Emir bana dönüp,
"Hazır mısın?" diye sordu. Derin bir nefes alıp,
"Hazırım." dedim.
Kapıyı çalıp beklemeye başladık.
Bir kaç dakika sonra önlüklü bir kadın gelip kapıyı açtı.
"Buyrun?"
"Ben burada çalışmak için başvurmuştum. Bu gün gelip başlamam söylendi." dedim kadına.
"Önce müdürümüzle görüşmelisiniz." dedi ve sonra da,
"Bakın şuradaki kadın." dedi bize doğru gelen genç bayanı göstererek.
Emir kadını görünce birden ona doğru koşup sarıldı. Kadın da ona sarıldı. Ve birlikle yanımıza geldiler.
"Hayal tanıştırayım. Bu benim manevi annem ve buranın müdiresi." dedi.
"Ve anne bu da Hayal. Burada çalışacak olan arkadaşım."
"Memnun oldum Hayal." dedi kadın elimi sıkarak.
"Sen 0-2 yaş arası çocuklarla ilgileneceksin. Yanında bir kişi daha olacak. Çok bebek yok. 11 tane." dedi.
"Tamam ben hazırım hadi başlayalım." dedim gülümseyerek.
Emir'e sarılıp teşekkür ettikden sonra içeri girdim.
Yanımdaki kız bana bebeklerin bulunduğu odayı gösterip gitti.
Kapının önüne gelip yavaşça kapıyı açtım.
İçeride beşikler ve yerlerde oyuncaklar vardı. Yaşı en fazla 20 olan bir kız da oturmuş kitap okuyordu.
Sessizce yanına gidip omzuna dokundum. Beni görünce ayağa kalkıp odanın sağında bulunan kapıyı açtı. Birlikte içeri girdik.
"Merhaba ben Eda. Sen de yeni bakıcı olmalısın." dedi.
"Evet. Ben Hayal." dedim.
"Geldiğin için o kadar mutluyum ki Hayal anlatamam. On bir bebekle tek başına uğraşmak tam bir işkence." dedi gülümseyerek.
"Artık işkencenin yarısını ben alıyorum." dedim gülerek.
Ve sonra büyük koşturmaca başladı. Önce Eda'yla bir anlaşma yaptık. Ben bebeklerin karnını doyuracağım o ise altını temizleyecekti. Uyutma işini ise birlikte yapacaktık.
Günün sonu geldiğinde artık ölmeye hazırdım. Son bebeği de uyutup Eda'ya döndüm.
"Ben kaçıyorum. Yarın görüşürüz." Eda şaşkınlıkla bana bakıp,
"Yarın gelecek misin?" diye sordu.
"Bu işe ve paraya ihtiyacım var. Elbette geleceğim." deyip gittim.
Eve geldiğimde binanın önünde merdivenlerde oturmuş Emir'i gördüm. Yavaşça yanına gidip oturdum.
"İlk günün nasıldı?"
"Yorucu ve eğlenceli." dedim.
"Hayal, sana bir şey soracağım." Gök yüzündeki yıldızlara bakarak,
"Sor." dedim.
"Senin gerçek adın Arya mı?" bu cümleyi duyduğum an beynimden vurulmuşa döndüm. Emir'in yüzüne baktığımda hayal kırıklığı vardı gözlerinde.
"Nereden duydun bunu?" diye sordum.
"Bu gün eski bir arkadaşım bana bir fotoğraf attı. Bir gazete haberi. Önce sen olduğuna inanmadım. Çok koyu makyaj yapan pembe saçlı bir kız resmi. Ama sonra gözlerine baktım. İşte o zaman senin o kaybolan kız olduğunu anladım. Sen Hayal Çelik değilsin. Arya Çelik'sin. Bana bunu neden söylemedin?"
"Bağzen kaybolup gitmek istiyorum çünkü. Ve işte sonunda kaybolmuştum ki yine bulundum. Bak Emir senin hayat hikayeni biliyorum. Annen, baban ya da kardeşin yok ama seni seven insanlar var. Ben öyle değildim. Ne annem ne de kardeşim yoktu. Babamsa hayalet gibiydi. Ve beni seven insanlar sadece param için seviyorlardı. Bende yeni bir sayfa açtım kendime. Yeni bir hikaye yazmaya başladım. Belki beyaz bir sayfa açamadım ama siyah da iyidir. Bir şehir seçdim. Sonra bir ana karakter. Önce ona benzedim sonra adımı onun adı yaptım. Hayallerinin peşinden koşacaktı bu kız. Geçmişteki tüm sayfaları yırtıp. Ama biri onun yırttığı sayfaları yapıştırmak istiyor." dedim Emir'e bakarak.
"Seni sevmeseler aramazlardı. Ama bak kaç ay aramışlar seni." dedi.
"Kaç ay aradılar? Üç mü beş mi? Sonunda ne oldu pes ettiler. Bir balığa bile baksan ve o balık ölse suçluluk hissedersin. En azından arkasından küçük bir törenle ya gömersin ya da üzerine sifonu çekersin. Onlar da ben kaybolduğum için önce arıyorlar gibi yapıp sonra gittiler."
Emir gökyüzüne baktı ve elimi tuttu. Elimi kaldırıp gökyüzündeki bir yıldızı gösterdi.
"Bak şu yıldız sana benziyor."
"Neden?"
"Çünkü o da korkmuş ve yanlız."
Başımı Emir'in omzuna koyup gözlerimi kapattım.
"Şu an yine siyah sayfama bakıyorum ve yazıyorum belkide yeni hikayemin esas erkeği yanı başımda oturuyordur."
"Esas kız, hava soğudu artık eve gitsen iyi olur."
Ayağa kalkıp Emir'e sarıldım.
"Sonra görüşüdür." dedi. Ve gitmemi izledi binaya girip asansörün tuşuna bastım. Asansörü beklerken cebimde titreşen telefonu hissettim. Telefonu elime aldığımda ise işte intahar etmek için gerekli tüm kelimeler bir cümlede toplanmıştı.
"Sonunda seni buldum, yarın oraya geleceğim..."

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin