~10~

161 32 2
                                    

"Kimle olursan ol sen hiç değişemezsin.
Aşk meşk hep bahane, sen bir hayalperestsin.
İşte bu en güzel hediyen senin,hediyen senin.
Kim ne derse desin sen bir deli değilsin.
Romantik şizofren sana yakışan tek isim.
İşte bu en güzel hediyen senin,hediyen senin."
Cem, şarkıyı bana bakarak söyledikçe etraftaki kızlar dönüp bana bakıyorlardı. Bir tanesi sinirle ayağa kalkıp gitti. Yanımdan geçerken "Göstereceğim sana küçük sürtük." dedi. Ama umursamadım. Çünkü Cem benim. Sanece benim. Benim. BEEENN...
1 buçuk saat sonra eve gitmek üzere yola çıktık. Cem saçlarını tepeden topladı.
"Korkarsan bu gün sizde kalabilirim." dedi sırıtarak.
"Yok. Yok. Hiç korkmam ben. Sen merak etme." dedim.
Sonra başımı Cem' in omzuna yasladım ve uyuya kaldım.
~♡~
"Aryaaa..." gözlerimi açtığımda bir çift mavi göz bana bakıyordu.
"5 dakika daha." deyip kafamı tekrar Cem' in omzuna koydum.
"Arya eve geldik."
"Öff" Kafamı kaldırıp etrafa baktım. Arabadakilerin bizim inmemizi bekliyor gibi bir halleri vardı.
"İyi geceler gençler."deyip arabadan indim. Ama hala yarı uyur bir şekilde.
Cem gülerek yanıma geldi ve düşmemem için beni tuttu.
Arabaya dönüp el salladı.
Binanın önüne kadar yürüdük. Sonra bana bakıp "Özledim seni." dedi.
"Yanımdayken de mi?"
"7 senedir yoksun diye bu özlem."
"Artık bol bol hasret gideririz." dedim gülümseyerek.
Elimden tutup asansörün yanına götürdü beni.
Bir kaç saniye sonra kapı açıldı ve asansöre bindik.
Cama yaslandım. Cem de gelip tam önümde durdu. Bana iyice yaklaştı. Ellerini belime dolayıp dibime kadar girdi. Tam beni öpeceği sırada asansörün kapısı açıldı.
Cem' i sertçe itip "Aaaa Cemile teyzee!!" diye bağırdım.
Binamızın dedikoducusu olan Cemile teyze, gözlüğünün üzerinden bana ve hâla ne olduğunu anlamaya çalışan Cem' e baktı.
"Bu kim yavrucum?" dedi Cemile teyze asansörün 0 tuşuna basıp.
"Bu mu?" dedim vakit kazanmaya çalışırken.
"Şey bu ımmm. Hah! Bizim şöför bu. Babam yurt dışına gitti ya, bir şey unutmuş. Şöför de babamın unuttuğu şeyi götürcek." dedim.
"Ne biçim şöför bu?" dedi Cem' e iğrenircesine bir bakış atıp.
"Bilmem. Babam bulmuş." dedim.
5.kata geldiğimizde kendimi asansörden dışarı atıp Cem' e döndüm.
"Hadi şöför bey." dedim.
Sonra da kapıyı açmak için eve doğru hızlı adımlarla yürüdüm.
Cem yanıma gelip "Patronumun kızıyla aşk yaşıyorum." dedi gülerek.
"Patron duymasın ama. Keser ikimizide." dedim içeri girerken.
Cem, gayet ciddi bir şekilde bana bakıp,
"Yanlız, gecenin bu saatinde, bu teyze nereye gidiyo?" dedi.
Pelerinimi asıp,
"Dedikodu yetiştirmesi gereken yerler vardır. Ya da sadece kedisi için süt almaya gidiyordur." dedim. Cem iyice dibime girip,
"İyi geceler öpücüğü yok mu?" dedi.
Yanağına ufak bir buse kondurup,
"Bununla yetin artık." dedim ve gülerek kapıyı kapadım.
Kapının ardından "Ah be Arya, ahh" dediğini duydum.
Odama gidip üzerimdekileri çıkardım. Pjamalarımı giyip yatağıma yattım.
Veee tabi ki makyajımı silmeyi unuttum.
Yatağımın yanındaki makyaj masama eğilip makyaj temizleme suyu, pamuk ve cep aynamı aldım. Tabii bunu yaparken masada ne var, ne yok herşeyi devirdim.
Hızlıca makyajımı temizleyip kafamı yastığıma gömdüm.
~♡~
Ebesinden başlayıp tüm sülalesine sövdüğüm alarmımı kapattım. Ayağa kalkıp dolabımı açtım. Bulduğum ilk kazağı elime alıp baktım. Beyaz üzerinde siyah kalp desenleri olan çok ince bir kazaktı.
Dünkü kot pantolon ve siyah hırkamı giyip banyoya doğru gittim.
Yüzümü yıkadım sonra da eyeliner çekmek için doğruca odama.
Eyeliner çektim ve gri mat rujumu sürüp aynaya baktım. Bence oldu. Saçlarımı açıp, yolar gibi taramaya başladım. Pembe saçlarım yerlere dökülüyor ve siyah-beyaz halıda çok farklı duruyordu.
Saçlarımı taramayı bitirip, tarağı makyaj masasına bıraktım.
Dün akşam yere düşürdüğüm parfüm şişelerini toplayıp tekrar masaya dizdim.
Çantamı elime alıp mutfağa gittim. Canım hiç bir şey istemesede dolabı açıp bir kaç çikolata aldım.
Pelerinimi giyip çantamı, çikolataları, telefonumu ve anahtarımı alıp evden çıktım.
Ben kapıyı kilitlerken karşı daireye yeni birilerinin taşındığını fark ettim. O ev 2 yıldır boşdu. Ev sahibi olan tombul, şirin teyze ölünce ev 3 çocuğuna kalmış, bu ev için birbirlerine dava bile açmışlardı.
Asansöre binip aşşağıya inmeye başladım. Kartımın cebimde olup olmadığını kontrol edip asansörden indim. Zımbalı siyah ayakkabılarıma bakarak yürüyordum. Ve birden birine çarptım.
Tam bildiğim tüm küfürleri saymak için kafamı kaldırmıştım ki benden tahminimce bir-iki yaş küçük bir çocuk ve yanında çok sevimli esmer bir bebek vardı.
"Ahh." dedim kafamı tutarak. Sonra da "Üzgünüm." dedim.
Çocuk bana gülümseyip "Merhaba." dedi.
"Merhaba, yeni mi taşınıyorsunuz?" dedim, elindeki kutuları göstererek.
"Evet. 21 numaraya taşınıyoruz." dedi.
"Ben de 20 numarada oturuyorum." dedim gülümseyerek. Minik çocuk abisinin bacağına sarılıp
"Abii bak pempee." dedi şaşkın bir şekilde, tatlı türkçesiyle.
Gülüp, "Senin adın ne?" diye sordum.
"Can" dedi. Kahve rengi gözlerini kocaman açıp.
Sonra abisini gösterip "Bu da abim Ahmet." dedi.
"Ben de Arya."deyip Can' ın yanağını sıktım. Ahmet' e dönüp
"Her hangi bir ihtiyacınız olursa kesinlikle hiç çekinmeyin." dedim.
"Teşekkürler."
"Ne demek."
Onlar asansöre bindi, ben ise koşar adım binadan çıkıp durağa gittim.
Bu küçük insanlar çok tatlı. Belki ana sınıfı öğretmeni olabilirim. Aman neyse ben tasarım okuyacağım.
Gelen otobüsün numarasına bakıp cebimden kartımı çıkardım.
Kartımı bastım ve o da ne!? Bir boş koltuk. Hem de tam iş saatinde.
Hızlı bir şekilde koltuğa oturup, çantamdan kitabımı çıkardım. Ve okumaya başladım.
Bir kaç dakika sonra okula geldiğimi fark ettim. Kitap ve çantam elimde otobüsten inip okula girdim.
Okul bahçesi mini mini 9.sınıflarla doluydu. Hepsine iğrenir bir bakış atıp okula girdim.
Ben sınıfımıza uzanan koridorda yürürken zil çaldı. Ve her okulun olmazsa olmaz "Sevgili öğrenciler ders saati iyi dersler." anonsu duyuldu. Ciddi mi bu insanlar! Ne zaman bir dersin iyi olduğu görülmüş?
Sınıfa girip yerime oturdum.
Ece karşıma geçip
"Hayırlı olsun kendin gibi bir sorunlu bulmuşsun." dedi alaycı bir sesle. Kafamı kaldırıp ona baktım ve,
"Ee ne yaparsın, ben böyle buldum aşkı. Senin gibi her gece başkasının altında aramıyorum aşkı." dedim.
"Ne diyosun be sen?" dedi üzerime yürümeye çalışarak. Benden kısa ve daha çelimsiz bir kızdı. Yani benlik hiç bir problem yok.
Ayağa kalkıp Ece' ye doğru yaklaştım.
"Aaa! Günaydın kızlar!" diye bağırarak araya girdi Koray.
"Hadi herkes yerine ders başlıyacak." dedi. Geçip yerime oturdum, Koray da yanıma oturdu. Gözlerimin içine bakıp,
"Manyak mısın?" diye sordu. Tek kaşımı kaldırıp
"Niye?" diye sordum.
"O dünkü çocuk nasıl bir yaratıkdı?"
"Ne oldu ki?"
"Ali' yi nasıl dövdüyse, bu gün Ali gelmedi." dedi. Arkama dönüp Ali' nin sırasına baktım. Gelmemişti.
"Şimdi beni dinle Arya. Eğer o çocuğu seviyorsan sana karışamam ama yinede düşünmeni istiyorum." dedi ciddi bir şekilde. Sonra gülümseyip yanağımı okşadı ve kendi sırasına gitti. Ne oluyo la?
Hoca sınıfa girip daha kimse ayağa kalkmadan "Oturun çocuklar." dedi. Çantamdan test kitabımı çıkarırken bir öğrenci sınıfa girdi ve
"Arya Çelik' i müdür çağırıyor." dedi.
Öfff yine ne oldu bee? Vallaha delirtecek bunlar beni. Yoksa zaten delirdim mi?

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin