"Akşama sizdeyim. An-ne-cim" dedi. Annem ise gözünü kısmış bir şekilde birbirimize attığımız ateş saçan bakışlara bakıyordu. Nedenini bilmediğim bir planın içindeymişim gibi hissediyordum kendimi. Sert bakışlarımı yönelttiğim Çetin'e o anda saldırabilirdim.
"Sen artık gitsen malum çok geç oldu," dediğimde bana alaycı bir bakış atmıştı.
"Ahh evet ben gideyim."
"Hah şöyle," diye gidişene mutluluğumu belli etmiştim.
"Yarın görüşürüz o zaman," Çetin annemin elini öpmüş ve kapıya yönelmişti. Bu adam beni gıcık etmek için her şeyi yapıyor gibiydi.
Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde annem çoktan yatağa girmiş bana bakıyordu. Onun bu hali bana onun hiç büyümeyeceğini düşündürüyordu. Aklından neler geçiyordu kim bilir. Ama benim için iyi bir şey olmadığı bakışlarında ki imadan belliydi. Bakışlarına aldırış etmeyerek hızla masanın başına geçmiş ve kaldığım yerden yazmaya devam ediyordum. O da sorularına cevap alamayacağını anlamış olacak ki soru sormadan uyumaya başlamıştı.
Birkaç satırdan sonra bende masa başında uyuya kalmıştım.
Güzel güneşli bir günün habercisi olan güneş ışıkları pencereden içeriye sızarken huzurla uyanmak ne güzel diye düşünmem çok kısa sürmüştü. Annemin sabah erkenden başıma dikilmesi ile uyanmıştım. Sanki yangın çıkmış gibi heyecanlı bir şekilde kalkmam için beni dürtüklüyordu.
"Hadi kalk kızım çok işimiz var," dedi.
"Ne işi anne ya bırak da uyuyayım."
"Olmaz çok işimiz var."
"Ne işi anne ya?"
"Unuttun galiba öğretmen oğlum akşama yemeğe gelecek," dedi.
"Şuna oğlum deme o senin oğlun değil," sabah sabah bana revamıydı bu?
"Tamam demem canım ama kalk unuttun mu yemekler senden ayrıca evi temizlemelisin," dediğinde iyice gözlerim açılmıştı.
"Anne sen iyi misin neden evi ben temizliyorum evde o kadar çalışan varken?" diye karşılık vermiştim.
"Ama senin yapman gerek," diye ısrar etti. Annemin ne düşünceler taşıdığına zaten hiç anlam verememiştim yarı uykulu bir şekilde...
"Anne sanki görücü geliyor neden bu kadar heyecanlısın alt tarafı öğretmen gıcığı geliyor."
"Neden görücü olmasın?" Uykumun arasında annemin son sözleri şimşek etkisi yaratmıştı. Başımı hızla gece uyuya kaldığım masadan kaldırmış ve gözlerimi olabildiğince büyüterek bağırmıştım.
"Anne saçmalama, ne görücüsü?"
"Neden olmasın, hem yakışıklı bir genç," dedi.
"Anne!" Sesimin olabildiğince yüksek çıkmasına izin vermiştim. Annem ise beni dinlemiyordu bile. Kolumdan tutarak çekiştirmeye başlamıştı. Eve kadar telaşlı bir şekilde sürüklemişti beni. Eve geldiğimizde çalışanlar beni görünce gülümsemişti. Annem her zaman ki gibi, çocuk gibi davranıyordu. Eminim evdekiler bana acıyordur. Ama annemi aşırı seviyorlardı. Kim sevmezdi ki böyle bir patronu. Sanki ev sahibi değil de o da onlar gibi bir çalışandı. Bağa bahçeye çalışmak için gider onlara yemek hazırlardı. Babam öleli on yılı geçmişti. Onun kadar harika bir adamın var olduğuna inanmıyorum. Galiba bu gidişle annemin dediği gibi evde kalacağım. Ama bu umurumda değil. ,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Roman "Hayatımın Hikayesi"
General FictionSize göre yeni ama eski bir hikayem olan "Ağır Roman Hayatımın Hikayesi" ni sizinle paylaşmak istedim. Gerçek hayattan alıntı olarak yazılmıştır. İlk hikayelerimden biri olduğu için farklı bir tarzda yazılmıştır. Umarım beğenirsiniz. İlk ağızdan ya...