Keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz.
******
"Ama sen annem değilsin?" dediğimde yüzündeki gülümseme kahkahaya bırakmıştı yerini.
"Sana daha önce söylemiştim değil mi? Sabahları çok sevimli uyanıyorsun diye?" Gözlerimin önünde ki bulanık görüntü duyduğum ses ile bir anda kaybolmuştu. Yorganı üzerime iyice çekerek üzerimi tamamen kapatmıştım.
"Senin burada ne işin var? Üstelik neden odamdasın?" Hala gülmesine devam ediyordu.
"Sultan anne beni kahvaltıya davet etti," dedi. Annem iyice kafayı yedi anlaşılan. Ben ona akşam ne dedim o ne yapıyor. Ama bu benim sorumun yanıtı değildi.
"Sana odamda ne aradığını sordum? Çık dışarı bu ne cesaret?" diye sorduğum da...
" Annen seni uyandırmamı ve çok geç olduğunu söyledi." Annemin ne düşünüp de Çetin'i kahvaltıya davet ettiğini bilsem de bu kadarı fazlaydı. Nasıl olurda odama kadar çıkmasına izin verirdi.
"Annem seni gönderse bile sen nasıl bir kızın odasına balıklama dalarsın?"
"Neden olmasın? Üstelik bu senin odansa itiraz edemezdim değil mi?"
"Sen beni delirtmek mi istiyorsun? Çabuk çık odamdan," diye sesimi yükselttiğimde annemde aşağıdan sesini yükselterek bağırmıştı.
"Kızım sen hala kalkmadın mı? Kalk artık kahvaltı hazır," dedi. Annemin sesine karşılık tekrar yatağıma yatıp yorganımın altına gömmüştüm kendimi ve yorganın altından Çetin'e "Defol odamdan yoksa senin için iyi olmayacak," dedim. Uyarımı dikkate almamış olacak ki yorganımı başımdan çekmeye çalışıyor bir yandan da "Hadi ama kalk küçük hanım. O güzel yüzünüzü biraz daha görelim," diyordu. Sinirle yorganımın altından çıktığım da yorganı son bir hamle ile hızla çeken Çetin sert bir şekilde yere düşmüştü. Düştüğü yerden bana bağırıyordu. "Bu iki etti. Bana şiddet uygulamak hoşuna mı gidiyor?" Anneme bağırarak "Sultan anne senin bu kızın yataktan kalkmıyor üstelik kalkmadığı gibi bana kötü davranıyor," dedi. Çıldırmak üzereydim. Sinirle saçlarımı karıştırarak iyice dağıtmıştım. Karşımda zafer kazanmış gibi gülümseyen Çetin'e karşı derin bir nefes alarak hızla yatağımdan çıkmış ve Çetin'i kolundan tutarak kapının önüne koymuş ve kapıyı kilitlemiştim. Çetin kapının ardından bağırarak konuşuyordu. Annem ise onun bağırışları ile yukarıya çıkmış kapımı tıklatıyordu.
"Aysun aç şu kapıyı."
"Anne gidin başımdan ya uyumak istiyorum."
"Hadi ama misafirimiz var, sence de ayıp olmuyor mu?"
"Misafir mi? Anne ne zaman buraya gelsem o burada. Misafirlikten çıktı artık o evin sahibi olmuş. Asıl misafir benim galiba..." dediğimde kapıya gelen sert bir çarpma ile korkmuştum. Annem bağırarak "Ya şu kapıyı açarsın ya da kapıyı kırarım," dedi.
Annemin bunu yapacağına emindim. Bazen çok korkutucu olabiliyordu ve şu anda o psikolojiye doğru yol almak üzere idi. Mecbur kalarak kapıyı açtım ve eşofman takımımı giyerek aşağıya yanlarına indiğimde annem bana ne kadar sinirle bakıyorsa Çetin'e de o kadar gülümseyerek bakıyordu. Yüzünde ki gülümseme karşısında bütün dişlerini sayabileceğimi bile düşünmeye başlamıştım. Masaya geçerek kahvaltı yapmaya başladığım da annem elime vurarak "Bu ne hal Aysun?" dedi. Etrafıma bakarak anneme "Ne varmış halimde anne?" diye karşılık vermiştim. Üzerimde ki eşofmanı göstererek "Daha güzel bir şey giyemez miydin sen?".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Roman "Hayatımın Hikayesi"
Ficção GeralSize göre yeni ama eski bir hikayem olan "Ağır Roman Hayatımın Hikayesi" ni sizinle paylaşmak istedim. Gerçek hayattan alıntı olarak yazılmıştır. İlk hikayelerimden biri olduğu için farklı bir tarzda yazılmıştır. Umarım beğenirsiniz. İlk ağızdan ya...