"Senin burada ne işin var?"...
"Ne demek ne işin var? Asıl sen neredesin, hem yemeğe davet ediyorsun hem de evinde durmuyorsun." Çetin kaldığım evin kapısında bekliyordu.
"Biz de seni bekliyorduk. Burası benim evim değil ki annem de seni evde bekliyor," dedim.
"Evde mi? Senin başka evin de mi var?" Saf saf yüzüme bakıyordu. Onun bu hali çok komikti. Dayanamayarak gülümsemiştim.
"Sen ne zamandır buradasın?" diye sordum.
"Ne zaman mı, saat yedi demiştiniz ben altı da geldim. Belki yardım ederim diye ama küçük hanım evinde değildi," dedi.
"Ben evimdeydim, sen yanlış eve geldiysen o senin salaklığın..."
"Salak mı?" Neden bana o kadar sinirli bakıyor bu? Üstelik soğuktan titriyor ve sürekli söyleniyordu. "Hem davet et hem de evinde durma oh ne ala üstüne de hakaret." Onu kızdırmanın tam sırasıydı.
"Sen kim oluyorsun da davet edildiğin yemeğe gelmiyorsun?" dediğimde gözleri büyümüştü.
"Ne demek gelmedin? Ben altıdan beri buradayım," dedi.
"Öyle mi sen burada mı bekledin?"
"Sende algılama problemi mi var Aysun kaç kere tekrarlayacağım? Ben nereden bileyim burası sizin evin olmadığını?".
"Neden daha önce annemle hiç görüşmedin mi?"
"Görüştüm ama tarlada falan çocukları evlerine götürürken oturup konuşuyorduk," dedi.
"Şimdi anlaşıldı..."
"Ne?" Anlamamış bir ifade ile yüzüme bakıyordu.
"Hiçbir şey sen şunu al annem seni bekliyor kadın meraktan ölecek yoksa. Başımın etini yedi sana bir şey mi oldu diye," dedikten sonra üzerimde ki paltomu çıkararak üşüyen öğretmene vermiştim. Başta almak istemese de "Hasta olursanız annem beni öldürür," diyerek ikna etmiştim. O ise bana inat konuşmasına devam ediyordu.
"Ahhh Sultan annecim beni çok seviyor ya..."
"Sana kaç kere söyleyeceğim anneme anne deme diye?"
"Tamam tamam söylemiyorum. Sizin ev neresi bu arada?" diye sordu.
"Aşağıdaki büyük ev, hani kapısında asma sarılı olan," dedim.
"Ne.? Orası dururken neden bu küçük kulübede yaşıyorsun? Evde yer yoktu anlaşılan sen burada yaşadığına göre?" dedi. Alaycı bir tavırla söylemişti bunu. Yüzündeki sırıtmayı yumruğumla silmek istiyordum şuanda.
"Sana ne bundan," diyerek onu bozmuştum.
"Neden burada kalıyorsun?"
"Biraz hızlı yürü annem merak etmiştir..."
"Sadece annen mi merak etti?" dedi. Yok bu adam kaşınıyor ama sakin olmalıyım.
"Başka kimin merak etmesi gerekirdi?"
"Mesela sen merak etmedin mi?"
"Hah işte onu çok beklersiniz," dedim.
"Olur ne kadar çok bekleyeyim?" Ayyşşş bu adamın her şeye bir cevabı vardı. Çıldırmamak içten değil. En iyisi konuşmamak. Sessizce yürüyorduk eve yaklaştığımız da ona kapıyı göstermiş ve "Siz girin eve annem sizi bekliyor ben buradan geri dönüyorum," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Roman "Hayatımın Hikayesi"
General FictionSize göre yeni ama eski bir hikayem olan "Ağır Roman Hayatımın Hikayesi" ni sizinle paylaşmak istedim. Gerçek hayattan alıntı olarak yazılmıştır. İlk hikayelerimden biri olduğu için farklı bir tarzda yazılmıştır. Umarım beğenirsiniz. İlk ağızdan ya...