"Bırak beni" desem de daha sıkı sarıyordu. Kulağıma eğilerek söylediği sözler ile şaşkınlığımı gizleyememiştim. Tam ona cevap verecektim ki Suzan ve Emir bize doğru gelmeye başlayınca susmuştum. Emir Çetin'e "İzin verirsen eş değiştirelim. Malum Aysun'u uzun zamandır görmüyorum," dediğinde Çetin önce benim gözlerime bakmış sanki izin alırmış gibi gözlerini kısmıştı. Bende sırf ona inat "Tamam olur, tabi Suzan da izin verirse," diyerek Çetin'i bırakmıştım. Sinirli bir şekilde bana bakarken ben umursamaz bir şekilde yıllardır nefret ettiğim adamla dans ediyordum. Herkesin bakışının üzerimizde olduğunu hissediyordum çünkü köy yerinde normal olmayan sahnelerden biri yaşanıyordu şuan.
Emir dans boyunca sorular soruyordu bende kısa cevap olarak sürekli "hı hı" deyip duruyordum. Son sorduğu soru ile kendimi tutamayarak gülmüştüm. "Beni reddettiğine hiç pişman oldun mu?" dans etmeyi bırakarak yerimde güldüğümü gören Çetin'le göz göze gelmiştik. Az önce söyledikleri aklıma gelmişti ve gözlerimi Çetin'den ayırmayarak Emir'in kulağına iki çift söz söyleyerek tekrar gülmeye başlamıştım. Bu sırada Çetin ve Suzan bize doğru yürümeye başlamıştı. İkisi de sorar gözlerle bakıyordu. Çetin'in bakışlarında ki öfkeyi sezebiliyordum ama bu nedense beni rahatsız etmektense hoşuma gitmeye başlamıştı. Suzan yanımıza gelerek "Bu kadar komik olan ne Aysun?" demişti. Onun sorusuyla Emir'in bakışları değişmişti çünkü evlendiği kadının az önce söylediğinden haberi olmasını istemediği çok açık belli oluyordu. Ama bunu yapmayacaktım ve intikam soğuk yenen bir yemekti. Çünkü bunu ikisi de hak etmişti... Emir'in yapma diyen, Çetin'in meraklı ve Suzan'ın gülümseyen yüzüne karşı ona "Kocan kendisini bıraktığım için hiç pişman olup olmadığımı sordu Suzan'cım," dediğimde herkesin yüz şekli değişmişti. Suzan bana sinirle bakarken diğer taraftan da Emir'e ölümcül bakışlar atıyordu. Ama en önemlisi ise Çetin'in benim cevabımı soran bakışlarını üzerimde hissediyordum. Yüzüme takındığım alaycı bir ifade ile Emir'e bakamaya başlamıştım. Suzan ise hala sorunun cevabını bekler gibi bana bakıyordu. Onun merakını gidermek için bir türlü cesaret edilip sorulamayan soruya cevap vermiştim.
"Merak etme hiç pişman olmadım canım. Al kocanın hayrını gör... Hatta size güzel bir benzetmede yapayım iki şeytan yan yana çok iyi gözüküyorsunuz. Sen alışıksın zaten benim kullanılmış eskilerimi almaya Suzan, bunu da istediğin gibi kullanabilirsin. Size mutluluklar..." diyerek Çetin'in gülümseyen bakışlarını üzerime hissettiğimde zafer kazanmış bir his ve alınan eski bir intikam ile elinden tutarak oradan uzaklaşmıştım. Düğün alanından çıkarken Çetin'in elini tuttuğumun farkında bile değildim. Elimde hissettiği sıkı kavrama ile yavaş bir şekilde durarak önce elimde bulunan elin kime ait olduğunu algılamak istermiş gibi kıpırdamadan durmuştum. Başımı hafif bir şekilde yana çevirdiğimde önce elime sonrada tuttuğum elin sahibine bakmış ve elimi hızlı bir şekilde çekerek karşımda sırıtarak duran Çetin'e "Neden öyle bakıyorsun?" dediğimde hala gülüyordu. Cevap vermiyordu bu da benim içimi sıkıyordu. Tekrar ona bakarak "Neden gülüyorsun? Üzgünüm o an fark etmeden elini tutmuşum," dediğimde bana "Sen fark etmemiş olabilirsin ama hislerin bedenini yönlendiriyor," dedi. Önce ne demek istediğini anlamamıştım ama imalı bakışlarından bunun iyi bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağır Roman "Hayatımın Hikayesi"
General FictionSize göre yeni ama eski bir hikayem olan "Ağır Roman Hayatımın Hikayesi" ni sizinle paylaşmak istedim. Gerçek hayattan alıntı olarak yazılmıştır. İlk hikayelerimden biri olduğu için farklı bir tarzda yazılmıştır. Umarım beğenirsiniz. İlk ağızdan ya...