......Sahranın ağzından......
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Zar zor yataktan kalkarak elimi yüzümü yıkamaya yöneldim. Ama aynaya bakınca gözlerim kocaman açılmıştı. Boynumda morluklar vardı. Çok belirgin değildi ama yine de dikkat çekiyordu. Elimi morluğun olduğu yerde gezdirdim. Belki boynumdaki morluklar pek acımıyodu ama kalbim acıyordu. Bunları fondötenle belki kapatırım ama kalbimdekini neyle kapatacaktım.
Aklımdaki acı düşünceyi bir kenara bırakıp hızlıca elimi yüzümü yıkayıp makyaj malzemelerinin olduğu yere gittim. Ölü gibi göründüğüm için ilk başta yüzüme renk kattım sonrada morlukları kapatmaya çalıştım. Ama kapanmamıstı. Vazgeçip boğazlı bir bady giydim. Karar vermiştim. Keremin herşeyi birde benden dinlemesi gerekiyordu.
Cesaretimi toplayıp kapıdan çıktım ve odasına doğru ilerledim. Bana daha fazla zarar veremezdi zaten. Başıma ne gelirse gelsin onunla konuşmak zorundaydım. Kapıyı tıklattım ama ses gelmeyince ikinciyi tıklatmadan içeri daldım.
Kerem yatağın kenarında oturmuş birşeyler düşünüyordu. Yüzünde yine hüzün vardı. Beni görünce bayağı bir şaşırmış olmalı ki ne diyeceğini bilemeden sadece bakmakla yetindi. Bir süre sessizlik odaya hakim oldu. En sonun da dayanamayarak "buraya seninle birşey konuşmaya geldim" dedim.
"Ne varsa çabuk söyle aksi takdirde yüzünü görmek istemiyorum" dedi. Sanki bunu o kadar içten söylemişti ki gözlerim dolmaya başladı.
"Ben bilmiyordum... Yani onlara haber verdiğimizde olanları bilmiyordum" dedim sakince.
"Bilip bilmemen önemli değil zaten. Önemli olan yapmış olman" dedi gözlerini benden kaçırarak.
"Peki ya ne bekliyodun. Bunu yapmam çok doğal değil mi? Sen bana böyle davranırken benim kaçmaya çalışmam doğal değil mi?!" bu cümleyi biraz daha yüksek sesle söylediğim için dikkatini çekmiş olacağım ki gözlerini bana dikti.
"Sen ve benim aramda hiçbirşey olamaz anladın mı Sahra kafanda öyle bir düşünce varsa çıkar at kafandan" dedi. Bu sefer o da ses tonunu yükseltmişti. Benimde gözlerimden bıtır bıtır yaşlar damlıyordu.
"Birincisi öyle bir düşüncem yok. İkincisi seninle bunu konuşmaya gelmedim. O olay sana o olayı anlatmaya geldim" dedim hafif titrek bir sesle.
"Yalan söylemediğini nerden bilebilirim" dedi bana dikkatle bakarak.
"Gözlerimin içine bakarak" diye karşılık verdim ve konuşmasına fırsat vermeden devam ettim "o koruma adı Umut biz onu bastık. Uygunsuz bir şekilde. Sonra size söylememe karşılığında bizim isteklerimizi yapmayı kabul etti. Plan yapıp Umutun yanına gittik. Mesaj attık. Esra yanımızdan erken ayrılınca onunla başbaşa kaldık ve.. ve bana yakınlaşmaya başladı" cümlemi bitirmeme gözyaşlarım engel oldu. Kendimi toparlayıp devam etmeye çalıştım. O sırada Kerem de ayağa kalkıp yaklaştı bana "devam etmek zorunda değilsin" dedi. Kafamı olumsuz yönde salladım. Hem ağlıyordum hemde devam ediyordum konuşmaya.
"Onun o iğrenç erkekliğini üstümde hissettim. Çok korkum ben ne yapacağımı bilemedim ve sonr...." "sus artık anlatma" dedi ve gelip göz yaşlarımı sildi. Şaşkın bir vaziyette ona bakıyordum. Bi kaç saniye bakıştıktan sonra bana çok içten bir şekilde sarıldı. O sarılınca ağlamam daha da kuvvetlendi. Kerem ise sadece sarılmakla yetindi.
"Şşşt tamam sakin ol herşey geçti. Bundan sonra sana söz veriyorum böyle iğrenç bir şeyi yaşamayacaksın" dedi. Bu sözleri beni çok mutlu etmişti. Ondan böyle şeyler duymak çok güven vericiydi. Bir müddet sonra benden kendini uzaklaştırdı ve ekledi " şimdi o adi piç kurusunun cezasını vermem gerekiyor".
"Dur nasıl yani ne cezası" dedim gözyaşlarımın arasından.
"Bu yaptığı yanına kalmayacak merak etme" dedi ve gözü giydiğim boğazlı badye takıldı. Bodynin boğaz kısmını indirip morluklara baktı ve yüzü anlam veremediğim bir şekil aldı. Sonra hiç beklemediğim bir hareket yapıp boynuma küçük bir öpücük kondurup gitti.
Ben şoku atlatmaya çalışmak için kendimi tokatladım. Bu adam kafayı yedi herhlde hem aramızda birşey olmayacak diyor hemde umut veriyor göt. Aaa bak umut demişken umuta ne yapacak acaba??Keremin odasından çıkarak aşağıya indim. Mutfağa doğru yöneldim. Mertle Esra normal bir şekilde kahvaltı yapıyorlardı. Harbiden dün onlara ne oldu. En son duyduğumda bayağı bir kavga ediyorlardı ama simdi çok normaller.
Beni görünce ikiside gülümsedi. Bende gülümseyerek yanlarına ilerledim.
"Sahra bu ne ya sen boğazlı bady giyemiyordun niye giydin simdi" diyerek elini boğazıma doğru götürünce istemsizce kendimi geri çektim. "Hiç canım öyle istedi modeli hoşuma gitti" dedim biraz kekeleyerek".
"Sahra doğruyu söyle" dedi ciddi bir ifadeyle. Ben sadece gözlerimi kaçırmakla yetindim. O sırada Mert ayağa kalktı ve bana doğru yöneldi. Yanımda durup badynin boğaz kısmını aşağıya doğru indirdi ve suratını buruşturdu.
"Anlat dün ne oldu" dedi gayet sakince. Galiba morluğu gördüğüne pek şaşırmadı. E tabi arkadaşının neler yapabileceğini biliyor. Bende dün ve bu sabah olanları anlattım.
"İnanmıyorum Sahra sen bu olanları bana bile anlatmadın. Demek o Umut denen şerefsiz sana.." sözünü keserek "olan oladu işte Kerem icabına bakıcakmış" dedim.
"Demek Kerem ondan öyle çıktı dışarı" dedi ve anlarcasına kafasını salladı.
"Ee dün siz ne yaptınz konuşup anlaşmış gibisiniz" dedim gülümseyerek.
"Biz konuşmadan anlaştık" dedi hınzır bir gülüş atarak. Esra baktığımda gözlerini büyütmüş Merte bakıyordu.
"Hayırdır bilmem gereken bir konu mu var?" dedim.
"Yok ya bişey yok merak etme" deyip kahvaltıya yönelmemizi sağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLA YAPMA! (Mafyaların Çatışması)
Novela JuvenilBazen kuralları çiğnememek zorundasındır yoksa başına çok kötü şeyler gelebilir. Mesela benim ki gibi ellerin ve agzin bagli bir şekilde en yakın arkadaşınla birlikte kendinizi bir bodrum katinda bulabilirsiniz.