Zaman kaybetmeden bizim tayfayı bulmak için Sıla'yı aradım. Onların evinde olduğunu söyledi. Hiçbir şeyi unutmadım. Çünkü yıllarca belki birgün giderim diye sürekli kağıda falan yazıyordum. Neyse Sıla'nın evine geldim. Zili elim titreyerek çaldım. Kapıyı Sıla açtı. Görür görmez duygulandım ve hem ağladım hem de boynuna sarıldım. Sonunda hayalim gerçekleşti. Hemen yukarıya çıktım. Hepsi oradaydı. Zeynep, Sude, Zahide, İdil, Cemile, Betül ve Sıla. Bir kişi bile eksik değil. Sadece yıllarca ben yoktum. Çok utandım. Hepsini tek tek öptüm ve sarıldım. Resmen çocukluğum film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
Bensiz neler yaptıklarını anlattılar. Gittiğim gün ve bir ay boyunca çok ağlamışlar ama bana hiç kızmamışlar. Çünkü onlar da biliyorlardı benim gitmek istemediğimi. Zeynep bana cevabını içim acıyarak vereceğim bir soru sordu,
- Peki bunca yıl hiç mi gelemedin?
- Biz sadece bir şehire taşınmadık. Babamın bir sürü tayini çıktığı için o şehirden oraya gelme fırsatım olamadı ama ben hep gelmek istiyordum. İzin vermediler.
- Şimdi ne yapacaksın?
- Bilmiyorum. Şimdilik bir ay burada kalacağım.
- Daha fazla kalma imkanın yok mu?
- Orada çalıştığım bir işim var ama bilemem buraya tekrar taşınabilirim.
Çünkü ailem onca yıl beni ağlattığı için şimdi bir şey demiyorlar. Kararı bana bıraktılar.
- Sen ne düşünüyorsun?
- Tabiki burada kalmak ama ailemin de buraya gelmesi için onları ikna etmem lazım. Çünkü onlar sadece bana bir şey dediler. Kendileri için bir şey söylemediler.
- Bize sorarsan eğer tabiki de burada kal deriz.
- Ben de tabiki burada kalmak istiyorum ama ailem...