Sonunda akşam oldu ve hastaneye doğru yola çıktık. Ayaklarımız geri geri basıyordu. Cemile;
- Kızlar tir tir titriyorum!
Sıla;
- Bende. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
- Kızlar biraz cesaretli olun. Yoksa oraya asla giremeyeceğiz.
İdil;
- Kesin ölecek miyiz? Bir ihtimal kurtulma şansımız yok mu?
Zahide;
- Hayır, öyle bir şey söylemedik. Yani kurtulma şansımız var. Değil mi Esra?
- Bilmiyorum!
Hastanenin kapısına geldik ve bir süre hastaneye bakakaldık. Tam giriyorduk, kızları durdurdum ve çantamdan 8 tane sopa çıkardım. Sıla;
- Bunlar ne?
- Alın bunları. Her şeye karşı hazırlıklı olmamız lazım.
Sude;
- İyi akıl etmişsin.
Betül;
- Nasıl gireceğiz?
Cemile;
- Kapısı kilitlidir.
- Gelin benimle arkadaki pencereyi kıracağız.
Arkaya dolandık ve pencerenin karşısında bekliyorduk.
Zeynep;
- Nasıl kıracağız?
- Geri çekilin!
Elimdeki sopayla pencereye birkaç kez vurdum ve pencereyi kırdım. Kolayca içeri girebilmek için kenarındaki kırılmayan camları da kırarak temizledim.
- Hadi girelim.
Önce yardım ederek Sude içeriye girdi. Ardından Sude de içerden yardım etti ve Zeynep de girdi. Sonra teker teker hepimiz girdik. Cebimden o kağıdı çıkardım. Zahide;
- Hadi 6. kata çıkalım.
Korkarak yavaş adımlarla bir elimizde el feneri diğer elimizde sopayla yukarıya çıktık. 6. katın son merdivenini de çıktıktan sonra kağıda bakmak için biraz bekledik.
- E iyide sol tarafta 4 tane kapı var, hangisi?
Zeynep;
- Hepsine teker teker bakacağız.
Önce ilk kapıyı korkarak açtık ve içeriye girdik. İçeride sadece kanlı pamuklar vardı. Cemile;
- Sanırım burası ameliyathane.
Betül;
- Geldik işte, ne istiyorsun bizden?
Biraz zaman geçti. İdil;
- Sanırım burada değil!
- Hadi gidelim.
2. kapının önüne de korkarak geldik. Elimizde sopalarla yavaşça kapıyı açtık ve içeriye girdik. İçeride hiçbir şey yoktu. Her şeyi götürmüşler. Zahide;
- Çık artık geldik işte!
Biraz zaman geçti ve ses gelmedi.
Sıla;
- Burada da değil galiba. Hadi gidelim.
Oradan da çıktık. 3. kapıya geldik. Önünde korkarak biraz bekledik. Yavaşça kapıyı açtık ve içeriye girdik.
Bu sefer içerde masa ve sandalye vardı. Sude;
- Sanırım burası bir doktorun odası.
Zeynep;
- Kızlar kapıda Doktor Derya yazıyor. Onun odası demek ki.
Cemile;
- Çık artık! Burada mısın?
Yine biraz daha vakit geçti.
Zahide;
- Sanırım burada da değil.
Oradan çıktıktan sonra son bir kapı kalmıştı ama o da ne! Saat aynı saat ve kapının yanında morg yazıyordu.