Derin:Yarın nereye gidiyoruz?
Güney:Bize gel istersen.Hemen şurası.Parmağıyla evini gösterdi.
Derin:Çok yakınmış.Tamam o zaman.Yine dört gibi gelirim olur mu?
Güney:Tamam.
Derin:Şimdi ne yapalım?
Güney:Kafeye gidebiliriz.
Derin:Olur.Kafeye doğru yürümeye başladık.Tanıştığımız gibi buluştuğumuz için fazla konuşacak bir şey bulamıyorduk.Bu yüzden yürürken bir sessizlik olmuştu.Sessizliği bozmak için konu açmaya çalıştım.
Derin:Ee peki,senin hiç kız arkadaşın oldu mu?
Güney:Hayır.Demiştim ya kimseyle konuşmuyordum.Şu an lisede tek arkadaşım sensin zaten.
Derin:Niye kimseyle konuşmuyorsun ki?
Güney:Bilmem.Öyle kalabalık istemiyorum hayatımda.
Derin:Peki,benimle niye konuştun?
Güney:Bilmem.Benim gibi olduğunu düşündüm sanırım.
Derin:Evet.Benziyoruz.Benim de İstanbul'da Barış'tan başka yakınım yoktu.Şimdi sen de varsın.
Güney:Evet.Kafeye gelmiştik.Kapıyı bana açtı ve içeri girdim.Bebek mavisi ve pudra pembesi renkleriyle döşenmiş tatlı bir kafeydi.Uzun masa ve sandalyeleri vardı.Duvarda da küçük tuvallere çizilmiş çeşitli çiçek resimleri vardı.Bir masaya oturduk.Ben sıcak çikolata söyledim.O da vayt çaklıt bilmem ne.
Derin:Ne güzel bir yer burası.
Güney:Evet.Hep buraya gelirim.Çok tatlı bir kafe.
Derin:Bence de.Yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına attı.İrkildim.N-ne yapıyor?
Güney:Saçların çok güzel,Derin.
Derin:T-teşekkür ederim.
