"Nereye gidiyoruz?" diye sordu Sema arabanın ön koltuğunda.
Emrah yüzüme bakarak:
"Bilmem, sen söyle Ömer!" dedi. "Nereye götürüyorsun bizi?"
Ayşe'ye bakıp gülümsedim.
"Sürmeye devam et arabayı, ben geldiğimiz zaman sana söylerim!"
Emrah ağzını sol tarafa yayarak sırıttı:
"Gizemli denizlere doğru sürükleniyoruz dostlar, merak etmeyin, yanımızda işinin ehli bir kaptanımız var! O bizi Kusursuz Fırtına'nın içinden çıkartır!"
Ayşe'yle tekrar göz göze geldim ve yeniden gülümsedim.
"Bırak zevzekliği Emrah! Dikkatin dağılmadan, film repliği söylemeden bizi bir yere götürmeyi başarabilecek misin, çok merak ediyorum doğrusu!"
Sema bir kahkaha attı:
"Sana zevzek diye hitap etti!"
Emrah dikiz aynasından bana göz kırparak:
"İltifat etmiştir canım kardeşim!" dedi Sema'ya sonra da Sema'ya torpidodaki müzik dvdlerinden birini çıkarmasını istedi. Sema hangisini diye sorunca da Emrah neşeyle bütün dişlerini sergileyerek cevap verdi: "Dido ya da Natalia IMBRUGLIA albümü olursa sevinirim!"
Sema Dido'dan nefret ettiğini ifade ederek Natalia IMBRUGLIA'nın Left Of The Middle albümünü buldu.
Albümün ilk şarkısı olan Torn aracın içini doldurmaya başlarken Ayşe'nin elini tuttum.
"Dün gece bana okuduğun şarkı kime aitti Ayşe?" diye sordum.
Ayşe hatırlamaya çalışarak sol elinin baş ve işaret parmaklarını gözlerinin üzerine koydu. Gözkapaklarını ve kaşlarının arasını ovuşturarak:
"Yüksek Sadakat grubuna aitti!" dedi.
"Haydi ya! Ciddi mi söylüyorsun, grubu biliyorum ama şarkıyı ilk kez duydum!" diyerek utandım. Bir de müzikle içli dışlı olduğumla övünüp dururdum.
"Aklımın İplerini Saldım şarkısı maalesef 'Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer'in çok gerisinde kaldı." dedi güler yüzlü bir şekilde.
"Bazı şarkıların kaderi böyle!" dedim mahcup mahcup.
Sevgilimin gözleri beni cennetin en güzel köşesine doğru sürüklerken, Emrah Torn şarkısına eşlik etmekten vazgeçerek:
"Söyle bakalım, Dido'yu neden sevmiyorsun sen?" diye sordu.
Sema gözlerini devirerek:
"Şaka yapıyorsun değil mi?" diye sordu.
Bir kahkaha yükseldi Emrah'ın boğazından.
"Kıskançsın sen biliyorsun değil mi?"
"Kim ben mi? Dido'yu mu kıskanacağım? O yerden bitme boyuyla tüm erkeklerin aklını başından aldığını sanan bir zavallı o!"
Bu sözler araç sahibinin daha çok hoşuna gitmiş olacak ki daha çok güldü.
"Olur mu öyle şey hayatım, benim için önce sen geliyorsun! Eğer bana hayır deseydin, o zaman şansımı O'Malley ARMSTRONG'dan yana kullanacaktım!"
Sema, Emrah'ın omzunu yumruklayarak:
"Öküzsün sen!" dedi. "Su katılmamış cinsinden hem de..."
Emrah, Torn'u söylemeye devam ederek, şarkı sözlerinin arasına:
"Evet ama senin öküzün!" sözlerini serpiştirdi. "Ruh öküzün!"
Emrah'ın babasından rica ederek aldığı arabanın içerisinde Karaköprü Belediyesi'nden Kabahaydar istikametine doğru yolculuk ediyorduk. Günlerden 26 ağustostu. Tertemiz bir yaz güneşi vardı gökyüzünde. Fıstık ağaçları yanı başımızdan usulca kayıyor, zeytin ağaçlarına adeta kur yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ve ÖLÜM
RomanceAh zavallı yüreğim Sen bir nehir gibi ağlamaya niyetlenmişken O sırça kulelerde altın işlemeli kuş tüyü yataklarda sabahladı. Sen uğruna ölümlerden ölüm beğenmişken O cennet bahçelerinde sensiz dünyaların seyrine daldı. Artık onun yeri ucuz kitapla...