Sen benim umut ışığım oldun ve daima öyle de olmaya devam edeceksin. Seni tanımadan önce güneşini yitirmiş bir bedevi gibiydim. Seni buldum ve hayatıma yepyeni bir soluk kattın. Yepyeni bir heyecan, yepyeni bir hayal... Seni seviyorum hayatım!
Oradan nasıl çıktım, fakülteme nasıl geri döndüm, beni sınıfa kim getirdi, inanın hatırlamıyorum dostlar. Dersler ne zaman sona erdi, eve nasıl geldim, ne zaman yemek yedim? Hepsi muamma! Yaşadığım duyguların, içinde bulunduğum anın dile dökülmesi, kağıda yazılması mümkün değil. Günlerce o tertemiz sayfaya baksam bile tek bir cümle kuramam. Bütün ihtişamlı sözlerin dipsiz kuyuların içine gönderilmiş gibi olurdu. Sizi kalp krizinin ötesine geçiren bir heyecan nasıl anlatılırdı ki? Midenizdeki kelebekler, başınızın dönmesi, nabzının artması, gözbebeklerinizin büyümesi, beyin oluşan elektriksel mesajlar...
Gecenin serin havası dışarıdaki ağaç dallarını huşu içerisinde sağa sola savurdu. Yapraklar sararmaya yüz tutarken, ağaç tepelerinde pinekleyen o güzelim kuşlar dünyanın tek hâkimi gibi sessiz bir saltanat yaşıyorlardı.
Evet, aşkım benimle evlenir misin?
Evet! Evet, seninle evlenirim!
Bulmuştum işte, yeryüzünün en nadide çiçeğini yüksek tepelerin birinde bulmuştum. İnsanlıktan saklayıp, kendimi ona adamıştım. Avuçlarım sımsıkı kapalı, gözlerden uzak bir yerlere sinmekle meşgulüm. Beladan uzak, gurur dolu bir hayat yaşamaya niyetim vardı. Yanı başımda en değerli varlığım olan ve karım olmayı kabul eden Ayşe'min olması yeterliydi. Kızıla çalan bir gökyüzünün altında bir verandada ya da bir balkonda kahve içmek yeterliydi benim için. Sabahları gözlerimi açtığımda onun o yaratıcı başyapıtı yüzünü görmem beni dünyanın en mutlu adamı yapmaya yeterdi. Başka bir şey elde etmeme de gerek yoktu. Şana, şöhrete, kariyere ya da şaşalı bir hayata gerek yoktu. Yemin ediyorum bunları arzulayan insanlar fakir insanlardır. Elindekiyle yetinmeyi bilmeyen zavallı insanların duygularıdır.
Bulmuştum işte, onu kollarını açıp bana doğru koşarken bulmuştum. Ucuz bir sinema filminin çıkışı, bir çay bahçesinin en dibi ya da karlar altındaki dikdörtgen bir parkın tam ortasında da değil üstelik... Onu dünyanın öbür ucunda da bulmamıştım. Yanıbaşımda, okuduğum okulun kampüsünde, bir nefes kadar yakınımda yaşarken bulmuştum. Şanlıurfa'nın bir apartmanında beni beklerken bulmuştum. Tamam, onun hayatına giren ilk erkek değildim ama sonuncu olduğum kesindi. Hem kim ilk defasında doğru kişiye denk gelirdi ki?
Bulmuştum işte, onu tüm yaşamım boyunca aramak zorunda da kalmamıştım. Ben değil, o beni bulmuştu. Emrah'ın zorlamaları sonunda turnayı gözünden vurmama neden olmuştu. Bütün en büyük ikramiyeler adeta bana vurmuştu.
Evet, aşkım benimle evlenir misin?
Evet! Evet, seninle evlenirim!
Söyleyin bana dostlar, bunun olma ihtimali milyonda kaçtı? Milyonu geçtim, milyarda kaçtı?
Boşuna yorulmayın, bunu hesaplayabilecek bir hesap makinası daha icat edilmedi, yormayın o güzelim parmaklarınızı.
Sen benim umut ışığım oldun ve daima öyle de olmaya devam edeceksin. Seni tanımadan önce güneşini yitirmiş bir bedevi gibiydim. Seni buldum ve hayatıma yepyeni bir soluk kattın. Yepyeni bir heyecan, yepyeni bir hayal... Seni seviyorum hayatım!
Dünyanın en mutlusu bendim arkadaşlar, evrenin en güçlüsü... Bana ellerimle parçalayacağım bir dağ gösterin, size onu un ufak edeyim. Ucunda bir fincan kahve varsa beni atmosfere çıkmak bile alıkoyamaz.
Yoksa...
Evet, aşkım benimle evlenir misin?
Evet! Evet, seninle evlenirim!
Babamın yatsı namazını kılmak için mahalle camisine gitmek için dışarıya çıkarken evin dış kapısını örtüşünü duydum. Namaza yetişmek için kaldırımda attığı güçlü ayak seslerini de işittim, hemen ardından telefonumun çalmasını...
"Nasılsın evleneceğim erkek?" diye sordu telefonun diğer ucundaki görünmez kanatlara sahip yeryüzü meleğim.
"İyiyim yaşam kaynağım!"
Şiir okuyup, şarkı söyleyip, birbirimize gün yüzü görmemiş iltifatlar etme zamanıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ve ÖLÜM
RomantikAh zavallı yüreğim Sen bir nehir gibi ağlamaya niyetlenmişken O sırça kulelerde altın işlemeli kuş tüyü yataklarda sabahladı. Sen uğruna ölümlerden ölüm beğenmişken O cennet bahçelerinde sensiz dünyaların seyrine daldı. Artık onun yeri ucuz kitapla...