6 - "Senin peşinden değil Türkiye'ye, cehenneme bile gelirim."

806 102 3
                                    

Davet ettiğim dostumu bekletmemek adına saat sekize gelmeden meyhaneye vardım. Mekanın şimdiki işletmecisi Saygın Bey yine her zamanki güler yüzüyle beni kapıda karşıladı. Kibir yaptığımı düşünmeyin. Bu tavır bana özel değil. Eski toprak Saygın Bey, her misafirini tek tek kapıda karşılar, yerlerine kadar kendisine eşlik eder. Burası bana kendimi özel hissettiren başka nedenler saklıyor.

Bulgar Meyhanesi'nin ilginizi çekebilecek bir hikayesi var. 1950'li yılların başında komünist Bulgar rejiminin baskılarına dayanamayan ve tehcire zorlanan on binlerce insandan biri olan Rauf Bey tarafından kurulmuş bu güzel mekan.

Bulgar Türklerine karşı zulüm ve baskı Osmanlının dağılma dönemlerinde başlamış. 1878 yılında imparatorluğun kaybettiği Tuna Vilayeti'nde Bulgar Prensliği'nin kurulmasıyla Rus Panslavistleri bölgede bir slav egemenliği oluşturmayı hedeflemiş. O zamanlar neredeyse yarı yarıya olan Türk – Bulgar nüfusu ise büyük sorun teşkil ediyormuş. 1893 yılında Bulgar Çeteleri ve Rusların baskıları sonuç vermiş. İlk göçler o sene başlamış.

Balkan Savaşları'ndan sonra göçler hızlanmış ve yaklaşık iki yüz bin Türk, ana vatanına yani Türkiye'ye tehcir edilmiş.

İkinci Dünya Savaşı sonrası yavaşlayan tehcir dönemi, 1949 yılında Bulgaristan'ın kurulmasıyla tekrar hareketlenmiş. Yeni Bulgaristan'ın başındaki Komünist Parti'nin amacı tek ulus ülküsünü gerçekleştirmekmiş. Bu yüzden Türklere olan baskılar dayanılamaz hale gelmiş. Vergiler acımasızca yükseltilmiş, Türk gençleri ağır şartlarda çalıştırılmaya zorlanmış. Türk aydınları ise yoktan sebep tutuklanmaya başlamış.

Rauf Bey'in babası, dönemin ileri gelen Türk aydınlarından birisiymiş. Rejime karşı Türkleri örgütlediği iftirasıyla tutuklanmış. Altı ay kadar işkence gördükten sonra serbest bırakılmış ama vücudu yaşadığı acıları kaldıramamış. Kırk beş yaşında hayata gözlerini yummuş. Ölmeden önce Rauf Bey'e annesini ve kız kardeşini de alarak Türkiye'ye göç etmesini vasiyet etmiş.

Fakat Rauf Bey'in ardında bırakmayı göze alamadığı güzeller güzeli bir Bulgar kızı varmış. Genç delikanlı daha on altı yaşındayken sarı saçlı, yeşil gözlü, endamı yürekler yakan, yüzüne bakmaya kıyamayacağınız Sofia'ya gönlünü kaptırmış. Kendisiyle aynı yaştaki Sofia ile mutlu bir hayat sürmeyi hayal ederken ailesini artan tehcir baskılarının altında bulmuş. Ülkesini yalnız başına terk etmek istemeyen Rauf Bey iki arada bir derede kalmış. Durumu Sofia'ya anlatan genç adam hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaşmış. "Senin peşinden değil Türkiye'ye, cehenneme bile gelirim." demiş Sofia ona.

Rauf Bey, güzel kadından aldığı cesaretle, araya birkaç dostunu da sokarak Sofia için sahte pasaport ve kafa kağıdı çıkarttırmış.

Yurdundaki malı mülkü ederinin çok çok altına elden çıkaran Rauf Bey ve ailesi Türkiye'ye doğru yola düşmüş. Tabii ki onun dilsiz eşi Sofia'da... Evet, evet... Sofia tehcir boyunca dilsiz numarası yaparak vatana giriş yapmış. Tek kelime Türkçe bilmiyormuş çünkü. Sonraları ailesi defalarca Türk makamlarına dilekçeler yollamış olsa da Sofia'dan tek haber alamamış. Çünkü Türk makamları onu sahte pasaportundaki Safiye adıyla kayıt altına almış.

Muhacir aile geçici olarak Zeytinburnu'ndaki misafirhanede kalmış. Daha sonra Eskişehir'de devletin yaptırdığı muhacir evlerinden birisine yerleşmiş. Eskişehir'de önceleri bir lokantada çalışmaya başlayan Rauf Bey, bir kaç yıl sonra kendi lokantasını açmış. Eskişehir'de on yıl kadar yaşamışlar. Rauf Bey'in annesi altmışlı yılların başında vefat etmiş. Annesini toprağa verdikten sonra eşi Safiye ve kız kardeşi Nadiye'yi de alarak İstanbul'a göç etmiş.

Geldikleri ilk yıllarda edindikleri mallardan ve kazançlarından vergi muafiyeti olan aile Eskişehir'de hatırı sayılır paralar kazanmış. Elindeki birikimle Moda'da 3 katlı bir binayı satın alan Rauf Bey ilk iki katına bugünkü Bulgar Meyhanesi'ni açmış. Derme çatma binayı elleriyle onarmış. En üst katına da kendilerine iki göz oda çıkacak şekilde güzel bir ev yapmış.

Rauf Bey'in kız kardeşi Nadiye İstanbul'a göç etmiş Selanikli bir ailenin tek oğlu olan Mahmut ile evlenmiş. Aynı yıl Rauf Bey ile Safiye Hanım'ın da bir erkek çocukları olmuş. Oğullarının adını Tahsin koymuşlar.

Bu güzel aile yıllarca Bulgar Meyhanesi'ni işletmişler. Safiye Hanım'ın güzel sesiyle söylediği Rumeli türkülerine Rauf Bey akordeonuyla eşlik etmiş. Dönemin önemli mülki amirleri, cemiyetin saygın insanları güzel Safiye'nin sesini ve Rauf Bey'in akordeonunu dinlemeye geliyormuş. Nadiye ve eşi Mahmut'un birbirinden güzel yemekleri de ayrı çekicilikteymiş. Bu ekibe bir de Rauf Bey'in hoş sohbeti ve misafirperverliği eklenince meyhane kısa zamanda Moda'nın en sevilen mekanlarından birisi olmuş.

Rauf Bey'in yüzü bir tek oğlundan yana gülmemiş. Tahsin gençlik yıllarında çok bela açmış babasının başına. Rauf Bey onu karakollardan toplamış yıllarca. Yine de biricik oğluna kıyamıyormuş.

Genç delikanlı bir keresinde komşusunun arabasını dereye yuvarlamış. Yaşlı komşu şikayetçi olmamış ama bu olay Rauf Bey'e sıfır model bir Mercedes'e mal olmuş.

Tahsin, babasından aldığı paraları har vurup harman savuruyor, üstüne de el aleme borç takıyormuş. Tabii alacaklılar da Tahsin'i bulamayınca Rauf Bey'in kapısına dayanıyormuş.

Tahsin daha on sekiz yaşındayken Safiye Hanım'ın çeyiz sandığında sakladığı ailesinin bütün birikmişini de yanına alarak ortadan kaybolmuş. Yaklaşık bir sene sonra dönmüş baba ocağına. Hem de meteliksiz bir halde. Fakat tek başına değil. Bir yıl boyunca yaşadığı İzmir'den annesi Safiye gibi güzeller güzeli bir kadını da yanına katarak geri gelmiş.

Rauf Bey ve ailesi çaresiz kabul etmiş taze gelinlerini... Bir yıl sonra Tahsin, Rauf Bey'in kucağına nur topu gibi bir erkek torun verince baba oğul arasındaki buzlar erimiş.

Tahsin, oğlunun ismini babasının koymasını istemiş. Yıllar önce kendi topraklarından yaka paça atılmış olan Zağralı Rauf Bey vatan özlemini biraz olsun hafifletmek için torununa Toprak ismini vermiş...

Evet, Toprak Zağralı... Rahmetli dedem Rauf Bey yıllaryılı 'memleketim' diye sevdi beni...    

İtiraf Avcısı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin