7 - "Anladığım dilden konuşsana Efgan."

767 101 1
                                    


Teras katında çoğu zaman değişmeyen en köşedeki masama oturdum. İşlerin iyi gittiği dönemlerde rahmetli dedem Rauf Bey, bu katta bulunan evlerini iki sokak arkaya taşımış ve daha sonra çatıyı kaldırıp burayı geniş bir teras katı haline getirmişti.

Ben daha yerime henüz yerleşmişken merdivenlerin sonunda Efgan göründü. Ardından da Saygın Bey...

Bu genç adamla Bulgar Meyhanesi'nin giriş katında tanıştık. Havaların ve ruhumun buz gibi olduğu bir kış akşamında tek başıma oturmuş bir yandan rakımı yudumluyor, bir yandan da arka plânda Zeki Müren'in eşsiz sesinde kaybolup gidiyordum.

O sırada kıvırcık saçlı, esmer tenli, gözlüklü, hafif tombul gençten bir adam kapıdan içeriye girdi. Saygın Bey sağa gitti, sola gitti, yukarıya çıktı ama genç adama yer ayarlayamadı.

Bu koşuşturmacayı fark edince mekanın şef garsonu Halit'i yanıma çağırdım.

"Halit, arkadaşı geri çevirmeyin, biz yabancı değiliz. Buyursun benim masama otursun." dedim.

Genç adam başta garipsedi ama Saygın Bey durumu anlatmış olacak ki kabul etti. Masaya oturmadan önce elini uzattı ve teşekkür etti.

Efgan görüntü itibariyle yabancı, hatta Ortadoğu kökenli insanları anımsatıyordu ama düzgün biçimde konuştuğu Türkçe onun uzun yıllardır Türkiye'de yaşadığını gösteriyordu.

Bir önceki gece polislik hayatımın en hüzünlü sahnesiyle karşılaşmıştım. Borçları yüzünden cinnet getiren genç bir adam, önce eşini, daha sonra birbirine sarılmış halde bulduğumuz üç ve altı yaşlarındaki iki yavrusunu pompalı tüfekle öldürmüş, son olarak da kendi canına kıymıştı.

Birbirine kenetlenmiş haldeki o iki küçük bedenin etkisinden bir türlü kurtulamıyordum. O anlarda konuşmaktan çok dinlemeye ve daha fazla rakı içmeye ihtiyacım vardı.

İşte o akşam Efgan bana ilginç hikâyesini anlattı.

Efgan'ın ailesi o dönemki Rus işgalinden kaçan Afganistanlı bir karı kocaymış. Anne ve babasının Türkiye'ye geliş hikâyesini kendisi de bilmiyor.

Anne ve babası ilk olarak Gaziantep'e yerleşmiş. Daha sonra babası sığınmacı olarak Avrupa yollarına düşmüş, eşini ve bir yaşındaki Efgan'ı daha sonra yanına alma düşüncesiyle Türkiye'de bırakmış. Fakat daha sonra babasından bir haber alınamamış.

Tek başına kendine bile bakmakta zorlanan anne, bir yaşındaki oğlunu Gaziantep'te devletin çocuk esirgeme kurumuna bırakmak zorunda kalmış.

O zamanlar çocuk esirgeme kurumunun başında olan Rıza isminde babacan bir müdür çocuğun ismini biraz da geldiği yeri anımsattığı için Efgan olarak kayıtlara geçirtmiş.

Yaklaşık bir sene devlet himayesinde kalan Efgan, Antep'te yaşayan bir öğretmen ve ev hanımı olan karısı tarafından evlat edinilmiş.

Efgan'ın üvey ailesi yıllarca ona öz çocuklarıymış gibi davranmış. İyi bir eğitim alan Efgan ergenlik döneminin ortalarında ailesi ile arasındaki fiziksel farklılıklar nedeniyle durumu sorgulamaya başlamış. Hikayenin aslını daha fazla saklayamayan üvey aile, gerçeği Efgan'a anlatmak zorunda kalmış.

Efgan o dönemin yurt müdürü Rıza Bey'i bularak hayatının gizli kalan bölümünün bilinen halini ondan öğrenmiş. Çok aramış olsa da annesine bir türlü ulaşamamış.

Efgan üvey ebeveynlerine aşırı bağlı bir şekilde büyümüş. Onlara hiçbir zaman sırt çevirmemiş.

2000 yılında İstanbul Üniversitesi'nde Bilgisayar Mühendisliği bölümünü kazanan Efgan bölümünü birincilikle bitirmiş.

Efgan'ın mezuniyet töreni için İstanbul'a doğru yola çıkan aile İzmit'te şoförü direksiyon başında uyuyan bir kamyonun altında kalarak trafik kazasında hayata veda etmiş.

Bu acı haberle dünyası başına yıkılan Efgan'ın kendini toparlaması uzun zaman almış.

Genç adamın hikayesi, benim hikayemle benzer özellikler taşıyordu. En başında ikimiz de baskı altında ülkesini terk etmek zorunda kalan ailelerden geliyorduk.

***

Tanıştığımız gecenin sabahında Türkiye'nin en büyük yazılım şirketlerinden birisinde işe başlayan Efgan o zaman yirmi yedi yaşındaydı. O gece kendisini ödüllendirmeye karar veren genç adam Bulgar Meyhanesi'ni bu sebeple tercih etmişti.

Efgan ile yaklaşık on yıllık bir dostluğu geride bıraktık. Trajik bir hayat hikayesine sahip olan bu adamın yalnızlığından şikayet ettiğine hiç şahit olmadım.

Onun varı yoğu teknolojik cihazlarla donatılmış evi ve çok sevdiği mesleğiydi. İşte belki de bu yüzden içinde bulunduğum zor durumu çözüme kavuşturabilecek tek tanıdığımdı.

***

Bugün yoğunluktan bırakın yemek yemeyi, atıştırmaya bile vakit bulamamıştım. Biraz da akşam için yaptığımız programı düşünmedim değil. Çünkü seviyorum bu mekanın yemeklerini.

Özellikle Saygın Bey'in harcını bir gün öncesinden kendi elleriyle kardığı muhteşem köftesine bayılırım. Yaşlı adam her seferinde bu köftenin gizli formülünü bana anlatır. Bunu bilmenin hakkım olduğunu çünkü bu tarifi babaannem Safiye Hanım'dan öğrendiğini söyler durur. Çok denemişliğim vardır evde. Fakat bir kez olsun Bulgar Meyhanesi'ndeki lezzeti yakalayamadım.

O akşam Bulgar Meyhanesi'nde hoş sohbetimize eşlik eden birkaç kadehten sonra asıl konuya girebilmem için ilk sözü Efgan söyledi.

"Abim, telefonda yardıma ihtiyacın olduğundan bahsettin. Bir sorun mu var?"

"Var dostum. Senin çözebileceğini düşündüğüm bir problem." diyerek elimi ceketimin cebine attım. Selim'in verdiği kopya sabit diski masanın üzerine koydum.

Gerçek hayatta kendi kişisel problemlerini bile çözmeye uğraşmayan Efgan masadaki sabit diski görünce rahatlamış bir yüz ifadesine büründü.

"Bunun dilinden sen anlarsın Efgan." dedim. "İçinde silinmiş olabileceğini düşündüğümüz bazı veriler var."

"Silinmiş olabileceğini derken?" diye yarım bıraktığı cümlesiyle topu tekrar bana attı.

"Bu disk geçen hafta öldürülen bir maktulün bilgisayarının diski. Bizim ekipten arkadaşların söylediğine göre kadın internet geçmişini temizlemiş. Bizim hangi web sitelerine giriş yaptığını öğrenmemiz gerekiyor."

"Web geçmişinin tutulduğu yer bellidir abim." dedi. "Ben bunu yarın biraz kurcalayayım. Eğer o verilerin tutulduğu yere 'overwrite' olmadıysa kurtarabiliriz sanırım."

"Anladığım dilden konuşsana Efgan."

"Pardon abi." diyerek gülümsedi. "Biz bilgisayarda herhangi bir dosyayı sildiğimiz zaman sabit disklerde bu veriler silinmez. Sadece onların yerlerini gösteren adresler silinir. 'Overwrite' dediğim işlem ise üzerine tekrar yeni veri yazılması demek. Yani yerine yeni bir veri yerleştirilmediyse istediğimiz dosyaya tekrar ulaşmamız mümkün."

Bu tanım bana biraz daha anlamlı geldi. "Peki bu ne kadar zaman alır?" diye sordum.

"Abim bunu ancak yarın inceledikten sonra söyleyebilirim." yanıtını verdi.

"Günler sürmez değil mi?"

"Yok abim, maksimum bir iki güne çözmüş olurum. Fakat dediğim gibi... Veriler yerinde duruyorsa..."

"Umarım yerindedir." diye karşılık verdikten sonra kadehimi Efgan'a doğru uzattım. Sakince tokuşturduk ve kendimizi Zeki Müren'in 'Beklenen Şarkısı' eşliğinde dostane sohbetimizin akışına bıraktık. Tam o sırada efsane köftelerimiz de masaya geldi.

İtiraf Avcısı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin