Bölüm-3-

226 82 8
                                    

Medya:Deniz

Gelen kisin pizzacı çocuk olup "Parayı eksik vermişin " demesini bile beklerdim de onun buraya gelmesini beklemezdim.
Ev üç katlıydı. Giriş kapısının hemen yanında üçüncü kata çıkan bi merdiven vardı. Evin icinden de vardı üst kata çıkan merdiven ama ben o kapıyı icerden kitlemistim. Babam beni sekiz yaşımdayken Izmirdeki teyzemin yanından alıp buraya getirmişti. Iki yıl once de ayrı eve çıkmama izin vermemis ve bende üçüncü kata taşınmıştım.
Evin mimarisi baya garipti mesela oda sayıları üst katlara doğru çıktıkça azalıyordu. Üçüncü kat zaten çatı katı gibi biseydi. Iki oda vardı sadece. Mutfak ve salon dışında tabi. Yatak odam baya bi büyüktü. Kocaman giysi dolabı odanın bi duvarını kaplıyordu nerdeyse. Onun hemen yanında Çapkının minderi, karşısında cift kisilik rahat yatagim vardı. Diger bi duvarın önünde koltuk ve bikac sehpa vardi. (Çapkın köpegim bu arada)
Ikinci oda kitaplar, defterler falan felanla doluydu.

Kapıyı hızla açıp babamı karşımda gördüğümde şok olmuştum. Düzgün bi iliskimiz yoktu. Hatta bizim bi iliskimiz bile yoktu. Birşey söyliycek olduğunda beni ya aşağı yada şirkete çağırırdı. Onu buraya getirtecek kadar ne bok yemistim ki ben?
Ciddi bisey olmalıydı. Aklımdaki sadist senaryoları defedip, meraklı gözlerle ona baktım. Yüzünden o kadar çok duygu geciyodu ki takip edemiyodum. " Ne oldu ?" Dedim dayanamayarak. Boğazını temizledi, ben cevap verecek sanırken o içeri girdi. Bari ayakkabılarını çıkarsaydın vicdansız! Ben temizliyorum burayı! Sizin ev gibi iki tane yardımcısı yok maalesef temizliycek!!
Odada gözlerini gezdirdi ve gidip şarkıyı kapattı. Yüzünü bana çevirdiğinde gayet sakindi. Telaşlanmalımıydım peki?

"Yigitle beraber pastanede çalışmaya başlamışsın " dedi. Gülümsedim. Bu daha cok sen ciddimisin gülümsemediydi. "Hıı, evet,öyle oldu. Bi sene falan oluyodur herhalde." Deyip yine güldüm "ahh yoksa sana yeni mi söyledi beni takip ettirdigin adamların? "
Bir senedir çalışıyosunuz ve alt katınızda yaşayan babanız yeni öğreniyor. Benle konuşmaya gerek duymazdı ama en azından neler yaptığımı bildiğini düşünüyodum.
Cevabıma sinirlendiği çatılmış kaşlarından anlaşılıyordu. " Düzgün cevap ver ukalalaşma!" Dedi. Hala ayakta dikiliyoduk. Çok geçmeden konuşmaya devam etti " Evden ayrılmak istiyorum dedin bisey demedim Deniz..." cümlesini yarıda kesip sordum sinirle "Bisey demedinmi? Evde kırılmadık cam çerçeve kalmamıştı diye hatırlıyorum ben!"
"Saygısızlık ediyosun yine ! " diye bağırdı. Benimse gözlerim çoktan dolmuştu bile. Hernekadar anlaşamasakta sevdigim insanların bana sesini yukseltmesinden nefret ederim . Konusmaya devam etti "Ben kimseye Eyüp Kaya' nın kızı pastane köşelerinde çalışıyo dedirtmem ! Beni bu hale sokamazsın! Çok çalışmak istiyosan şirkette çalışmaya başlarsın." Diye son noktayı koydu. Yanımdan geçerek gitmeye yeltendiginde korkuyla bağırdım. Bu konuşma iyi biteceğe benzemiyodu. "Bana her istediğini yaptıramazsın! Pastane köşesi dediğin yer senin şirketindeki en pahalı bölümden bile kaliteli! En azından içinde sevgi-saygı var! " bana döndü. Yeşil gözleri alev saçıyordu resmen. " Bana kafa tutamazsın Deniz! Baban olduğumu unutma !" Dedi. Istemsizce bi kahkaha cıktı dudaklarımdan. Iste buna gülerdim! Unutmaymış!
" Ben en azından unutuyormuşum. Sen babam olduğunu hatırlamayı düşünüyormusun? Söylesene bana en son ne zaman kızım dedin? Dur ben söyliyim: hic bi zaman baba !!"
Yanağımda ağır ellerinin acısını hissedip, başım sağa doğru yana kayarken, dengemi kaybedip yere düştüm. Tokat atmıştı! Bu ilk değildi, o yüzden üzülemiyodum. Şuan canımı sıkan tek konu orada kuracağım daha çok cümle varken içimde kalmıştı hepsi. Ve o gittikten sonra ben yüzüne vuramadığım her gerçek için pişman olup delirecektim.
Tepeden bana bakarken işaret parmağını tehdit edercesine salladı. "Hakettin Deniz! Saygısızlığının bedelini ödüyosun!" Dedi. Kaşlarımı çatıp dudağımı ısırdım. Hızla ayağa kalkıp elime geçen ilk şeyi duvara fırlattım. Sinirlenince ben, ben değildim.
"Sen bana yaşattığın herşeyin bedelini ödeyeceksin Eyüp Kaya !" Diye bağırdım. Bileklerimden tutup beni duvara itti. Muhtemelen sakinlesmemi sağladığını falan düşünüyordu ama ben daha da sinirlendim. Onun benim hayatıma emirler yağdırması beni çileden çıkartıyordu. Ve ben istemsizce söylediklerini yapmak zorunda kalıyordum. "Çok istiyosan o pastanede yine çalış ama okul biter bitmez sirkette çalışacaksın. Musait olduğunda gelir hangi pozisyonda çalışacağına karar verirsin. Hatta bence yaz tatiline girmeden de ufaktan başla,nasıl olsa okulun öğlene kadar. Dediklerimi yapmayı düşünmüyorsan, hazırlan ve Amerika'ya amcanın yanına gitmek icin yarına uçak biletini al ! " dedi. Iste beni bununla tehdit ediyodu. Derya'yı,Mert'i , Nisa'yı bırakıp gidemezdim. Gidersem geri gelemeyecegimi biliyodum. Bi cevap veremedim. Ve o zaferle evden çıktı.

Miğdemin bana ihanetiyle dudaklarımdan koca bi "ööğğh" çıktı ve koşarak tuvalete gittim. Sinirlendigimde veya üzüldüğüm de istemsizce kusardım, bu bir yıllık bi alışkanlığımdi. Ve bir kez kustuğumda devamı geliyo düzenli olarak kusmaya başlıyodum.
Tuvaletten çıkıp aynadan yüzüme baktım. Gözlerim kanlanmış ve boynumdaki damar belirmişti. Boynuma bakarken kanadığını farkettim. Ahh! Yinemi ? O sinir anında tırnaklarımı boynuma geçirmişim ve boynum harita gibi olmustu. Bu huyumdan da nefret ediyodum. Kendimi kaybediyodum ve kim ne yaparsa yapsın hep ben zarar görüyodum.
Hıçkırarak aglamaya başladım bu sefer. Elimin sac diplerimi tutup çektiğini farkediyodum ama engel olamıyodum. Çekmemeden sigara paketini ve sakinlestiricileri çıkardım. Paketten bi sigara alıp yaktım, içime çekerken yüzümü buruşturdum. Ama dumanını üflerken iyi hissettim. İçimden bişeyleri alıp çıkıyordu sanki. Titreyen parmaklarıma baktım. Şimdi biri ellerimi tutup,bana sarılsın isterdim. O kadar çok ihtiyacı oluyo ki bi insanın birine sarılmaya bazen. Saçlarımı yolmak değil, saçlarım okşansın isterdim. Yatağıma uzandım ve çok geçmeden yanıma oturan biriyle yatağın bir kenarı biraz çöktü. Açmadım gözlerimi. Sanki gozlerimi açarsam ağladığım daha da belli olacak gibi hissediyodum. Ama zaten onun gelme sebebi de buydu. Hüznümü, mutluluğumu paylaşmak için gelirdi. Elini yanağıma deydirdi. İrkilip, istemeyerekte olsa gözlerimi açtığımda, herzamanki gibi güçlü gözüktüğünü gördüm. Gülümsedi. Gülümseyip doğruldum. "Bana ihtiyacın varmış gibi hissettim" dedi o güzel sesiyle. "Sevilmeye ihtiyacım var! Birazcık olsa bile !" Dedim parlaklarımı kütletirken. "Seni sevdigimi biliyosun. " dedi. " Evet,bunu bitek benim bildigimide biliyorum." Dedim ardından da hıçkırığım duyuldu. Saçlarımı okşadı. Yüzüne baktığımda o kadar güçlü gözüküyordu ki! Asla onun gibi olamazdım. Yanımda biri böyle ağlasa ondan fazla ağlardım. Ama o hep ona çok benzedigimi söylüyordu. "Gülmeni, mutlu olmanı istiyorum." Dedi herzamanki gibi. Zaten onun sayesinde mutsuz olsam bile gülmeyi öğrenmiştim ben. Ağladığımı gören çok az kişi vardı. Kendimi hic bi zaman birine tam olarak açmamıştım ki ben. "Bana senin kadar değer veren biriyle tanışmak istiyorum" dedim
Gerçekten varmıydı öyle biri? "Tanışacaksın" dedi kendinden emin bi tonda. Ona inanmak istedim çünkü söyledikleri çıkardı. "Ne zaman peki?" Diye sordum küçük bir kız gibi. "Kısa sürede Deniz! Emin ol kısa sürede! " deyip kalktı yataktan.
"Gidiyomusun ?"
"Yine gelirim. Ağlama tamam mı? "
Ona tamam dercesine kafamı salladıktan sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım..

Vote ve yorum lütfen !

Desteğe ihtiyacım var!

01.02.2016

Kuzey'in Deniz'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin