Bölüm -6-

197 77 11
                                    


Medya: Kuzey

Gözlerime vuran güneş ışınlarıyla rahatsızca kımıldandım. Saate bakmak için yatağın sağ tarafındaki sehbaya uzanıp telefonumu almayı amaçladım. Kolum boşluğa düşmüştü. Sehbam nerdeydi yahu? Mırıldanarak gözlerimi araladığım sırada küçük bir şok yaşadım. Odamı benden habersiz değiştirmedilerse burası benim odam değildi! İç sesim zekamı alkışladı ve beynimde yanan yeşil ışıkla hızla doğruldum. Ben en son Kuzeyin arabasına kusmuştum. Ve en kötüsü dün geceyi o ana kadar eksiksiz hatırlarken devamı yoktu. Meraklı gözlerle odayı taradım. Herşey beyazdı, birkaç gri vardı sadece. Genişti ve çok güzeldi. Ayaklanıp odada gezinmeye başladım.
Perdeyi daha da aralayıp sürgülü cam kapıyı açarak balkona çıktım. Oha burası içerisinden de güzeldi. Bütün şehir karşımdaydı resmen. Sanırım sabahın ilk saatleriydi daha. İstemeye istemeye içeri geri girdim. Karşımdaki boy aynasından kendimi görünce korkmadım değil hani! Belime kadar gelen saçlarım nemli, üzerimde neredeyse dizime kadar gelen bol siyah bir t-shirt, alnıma pansuman yapıldığını belli eden bir yarabandı, aynısından boynumdaki tırnak izlerinin üzerinde de vardı.
Ben niye kusmamdan sonrasını hatırlamıyordum ki?
Yoksa? Hayır canım! Çocuk beni yatağa atmış olamazdı dimi? Olamazmış. Ohh! Çünkü pantalonum hâlâ ayağımdaydı. Benim saçlarım niye nemliydi? Üzerimde niye başka t-shirt vardı? Allahım sen aklımı koru! Ben daha kimseyle öpüşmemişim, daha doğru düzgün sevgilim olmamış! Tövbe tövbe! Tamam sakin iç ses!
Yavaşça kapıyı açıp koridorda yürümeye başladım. Karşımdaki açık kapıya doğru ayak parlaklarımın üzerinde ilerledim. Merakla kafamı içeri soktuğumda, koltukta sadece eşofman altıyla uyuyan bir adet Kuzeyle karşılaştım. Sarı saçları karışmış, alnına düşmüştü. Yastığa gömülü yüzü kırışmış, bir koluda koltuktan aşağı sarkmıştı. Sığamadı demekki o boyla oraya. İstemsizce gülümsedikten sonra bedenimi kapının sağ tarafına doğru yaslayıp odayı ve Kuzeyi izlemeye başladım. Ben böyle manzaraları sadece tamblr da falan var sanıyodum yahu! Manzara derken tabiki salonu kastediyorum. Ya da siz yabancı değilsiniz, koltuğa öküz gibi yayılmış Kuzeyde şuan çok güzel gözüküyordu gözüme. İc sesim "Sen hayırdır? " deyince ona "Sen evettir !" Deyip kendi kendime güldüm. Odaya geri dönüp çantamla telefonumu aramaya başladım. Komidinin üzerinde sarja takılı telefonumun yanında çantam da vardı. Telefonumu alıp saate baktım. Daha 7.10' du . Ben bu saate nasıl uyanabilmiştim? Kendi evimde olsam, beni uyandıran bir alarm yada
Derya olmadığı sürece hayatta uyanmazdım. Bide gece içtiysem onlar olsada uyanmazdım. Ben gece içmiştim dimi? Bide sarhoş olmuştum! Bide mal mal şeyler yapıp rezil olmuştum. Ben cidden Kuzeye sampuanıyla parfümünü sormuşmuydum? Ahh bide ben bilmem kaç paralık arabaya kusmuştum!
Ben olsam beni bi çöp konteynırının önüne bırakırdım. Çocuk evine getirmişti.
Büyük bir arayıştan sonra mutfağı bulup, kek yapmak için malzeme aramaya başladım. Bence bi teşekkürü hakediyodu. Uyanmasını bekleyip yüzüne "teşekkür ederim." diyemeyeceğime göre bu yol çok mantıklıydı bence. Çünkü çocuğun yüzüne bakamazdım. Ben neler yapmıştım öyle akşam?
Neyse tamam hatırlama Deniz!
Kolayca bütün malzemeleri bulup tezgahın üzerine koydum. Kolay bulmuştum çünkü düzeni benim mutfağımla neredeyse aynıydı. Bildiğim en kolay tarife göre malzemeleri karıştırıp, hamuru tepsiye döktükten sonra fırına verdim. Pastanede çalışmanın bir faydası daha bir sürü kek ,poğaça tarifi biliyodum. Bazıları o kadar kolay ve kısa zamanda yapılabiliyordu ki. Yapıyorum bari doğru düzgün yapiyim deyip poğaça da yaptım. Ev yanlız yaşayan bi erkeğe göre fazla düzenlediydi. Belkide sevgilisiyle yaşıyordu. Bu düşünce bana garip hissettirmişti. Tanımadığım ve bidaha görmeyecek olduğum bi adamı kıskanacak değildim. Ben daha önce kıskançlık duygusunu hiç tatmamıştım ki!
Sıktığım portakal suyuyla herşey tamamdı. Kendime yapmazdım bunları be! İnanmayın, bazen bütün günümü kendime yiyecek birşeyler hazırlamakla geçiriyorum.
Güzel bir kahvaltı sofrası hazırladıktan sonra mutfağı topladım ve not yazmak için sessizce odaya doğru adımladım. Sonunda çalışma masasında kağıt bulabilmiştim. Birkaç kitap ta vardı. Kurcalasam anlarmıydı acaba? Dikkatimi çeken bir kitapla gözlerim kocaman açıldı ve biraz önceki düşünceli halimden eser kalmamıştı. Çekip aldığım kitabın sayfalarını incelemeye başladım. Eğer dün babam bana gelmeseydi ve kavga etmeseydik, kitapçıları dolaşıp bu kitabı arayacaktım. Uzun zamandır okumak istiyodum ama bulamıyodum.
Alsam birşey olurmuydu ki? Nolcak canıım, sonra Alpe verirdim ondan alırdı. Ama izinsizde alınmazdı ki! Şimdi çocuğu bunun için mi uyandırcaktım? Ödünç alacaktım sonuçta. Baktım iç sesim hic te yardımcı olmuyor kitabı alıp sırt çantama koydum. Geri verecektim. Hem o kadar kahvaltı da hazırlamıştım, haketmiştim! "Sanki kahvaltıyı öylesine hazırlamıştın! " diyen içsesime siktiri çektim ve çekmeceden bulduğum kalemle kağıda;

"Günaydın. Kahvaltıyı yaptıklarına teşekkür olarak kabul et. Verdiğim geçici rahatsızlıktan ötürü özür dilerim..
Imm. Seyy. Bide kitaplarından birini ödünç alıyorum. Ama söz okuduktan sonra Alpe sana vermesi için vericem." Yazdım.
Telefonunumu ve çantamı alıp odadan çıktım. Yazdığım kağıdı kahvaltı masasının üzerine koyduktan sonra dış kapıya doğru yöneldim. Salon kapısının önünden geçecekken nefsime yenik düşüp Kuzeye tekrar baktım. Bi daha görmeyecektim sonuçta.
Bu sefer koltukta yan dönmüş, dizlerini kendine çekmiş ve küçük bi yastığı kollarıyla sarmıştı. Kendimi görmüştüm resmen, üşüdüğümde böyle yapardım. Gözlerim açık pencerelerle buluştuğunda "Demekki o da üşümüş." dedi ic sesim. Usulca içeri girip pencereleri kapadım. Başka bir koltuğun üzerinde gördüğüm örtüyle birkac dakika bakıştık. Ya ne diye üzerine birşey giymeden açık pencerelerle uyuyosun ki? Sonunda vicdanım el vermedi ve örtüyü,korku filmi izlerkenki korkuyla üzerine örttüm. Ohh! Çok şükür yarabbim! Uyanmadı!
Bu ne biçim uyku yahu? Evinde bi yabancı var sen bunu biliyosun, mutfağını işgal ediyo duymuyosun, üzerini örtüyo farketmiyosun. Yuh!
Ben merdivenleri çıkış sesiyle bile uyanırdım, sadece uyuyo gibi yapmak hoşuma giderdi.

Kuzey, her kızın sevgilim olsun diyebileceği biriydi. Sarı saçları ve bir suyun berraklığını andıran mavi gözleriyle oldukça yakışıklıydı. Uzun boyu onu çekici kılarken, bakışlarının anlamsızlığı ayrı bi hava katıyordu.
Derya ve Nisa daha dün gece tanıştığım çocuk hakkında bunları düşündüğümü bilseler, asla dillerinden kurtulamazdım.

Uzun bir uğraştan sonra sonunda evden çıkıp merdivenleri inmeye başladım.

Vote ve yorum lütfen! !

Kuzey'in Deniz'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin