"Ee sonra ne oldu?" Diye milyonuncu kez soran Nisa ya milyonuncu kez gözlerimi devirdim. "Kızım kaç kez anlatıcam, sonra evden çıkıp gittim işte! "
Nisayla iki saattir pastanede oturmuş dün gecenin dedikodusunu yapıyoduk. Önce Özgüre sövmüş sonra Kuzeyi sorgulamaya başlamıştı. Yiğite söz verdiğim gibi bütün gün pastenede ben çalışacaktım. Nisa da sözde bana yardım edecekti ama beni sorgulamaktan başka bi bok yaptığı yoktu.
Ağzındaki kurabiyeyi yutup konuşmaya devam etti. Anlaşılan bugün beni delirtecekti."Uyandığında neden saçların nemliydi ve üzerinde başka bir t-shirt vardı? "
"Onu bende bilmiyorum. Sanırım kustuğumda saçlarım ve üstüm kusuk olduğu için şey olmuştur." Dedim utançla. Üzerimi değiştirmiş olması kendimi kötü hissetmeme sebep oluyodu.
"Yakışıklı mıydı peki?"
"Gözleri maviydi."
"Bu senin dilinde yakışıklı demek biliyorum." Deyip imalı imalı sırıttı. Gözlerimi devirdim.
"Ee adı neymiş? "
"Bilmem" dedim kısaca. Tabikide biliyodum. Sadece artık konuşmak istemiyodum. Tam bana çemkirecekken içeri giren müşteriyle ayaklandım ve Nisa ya zafer sırıtışımı yolladım. En azından şimdilik kurtulmuştum. Gelen müşteriye yenileri eklenince içerde bi hareketlenme olmuştu. Nisa da nihayet zıkkımlanmayı bırakıp bana yardım etmeye başladı.
"Yorgunluktan gebermek üzereyim yav!" Diyen Nisa ya "Aynen bende" diyebildim pastenenin kapısını kilitlemeye çalışırken. Akşama kadar popomu yere koymamıştım. Nisa da mecbur bana ayak uydurmuş, akşama kadar kek,börek, bulaşıkla cebelleşmiştik.
Batmak üzere olan güneşe baktım. Haziran ayına girdiğimiz için havalar ısınmıştı ve erkenden kararmıyordu.Mertin arabasına bindik. Tek istediğim biran önce eve gidip, güzel bi duştan sonra uyumaktı. Hatta şuan oturduğum arka koltukta uyumak için cazip bir fikir di bence. Sırt çantamı koltuğun sağ tarafına atıp, güzel bir yastık görevi verdim. Tam koltuğa yayılıp yatıcam ki, Mertle Nisanın kendi aralarındaki muhabbet bitmiş bana sataşmaya başlamışlardı. Allah' ım bana uyumak haram mı? "Akşam Alpi delirtmişin?" Diyen Merte öldürücü bakışlar attım. Gülüp sürmeye devam etti. İşin garip kısmı Mert bana kızmamış, sorguya çekmemiş ve bidaha yapma sakın falan dememişti.
Nisa arkasına dönüp heyecanla bana baktı.
"Mert o çocuğu tanıyodur,numarası olduğuna göre. Adını bilmiyosun bari tipini tarif et, Mert kim olduğunu söylesin. "
Çok zekiceydi. Aslında bende onunla ilgili bişeyler öğrenmek isterdim ama bilirsiniz yeni kişiler yeni dertlerdir herzaman. Ahh! Saçmalamayın tabikide cesaretim olmadığından değil!
Mert Nisa ya anlamayan gözlerle bakarken planı devreye soktum.
Kural1:eğer çok meraklı arkadaşlarınız varsa ve sorularına cevap vermek istemiyorsanız onlara onlarla ilgili sorular sorun."Bırak şimdi sen onu! Akşamki konser nasıldı onu anlat " dedim. Nisa önüne dönüp kollarını göğsünde birlestirdi. VE ZAFER! Nisa anlatmaya başladı.
"Sonu karakolda bitmeseydi iyiydi. " dedi kırgın bi ses tonuyla. Ne olmuştu ki? Benim niye herşeyden en son haberim oluyodu?
"Benim niye bundan haberim yok sizi pislikler!" deyip kafamı ön koltukların arasına sokarak onlara baktım. Nisa nın yüzü asıkken Mert mahcupca yola bakiyodu.
"Ya bırak Deniz ya ! Nesini anlatayım, herzamanki Mert iste! Önce herşey güzeldi ama konserin bitmesine daha varken, Mert beyimiz bi çocuğu hunharca dövdü ve karakolluk olduk! Biliyomusun ikinci yılımızdı dün. Sözde onu kutlayacaktık! " deyip sustu. "Oha lan o kadar oldumu? Neyse konu bu değil " dedim. Mertin omzuna vurup devam ettim. "Ne diye dövdün çocuğu? " Kısa bir süreliğine bana bakıp sonra tekrar önüne döndü. Araba kullanıyo sonuçta.
"Haketti piç!" Mertin cevabıyla Nisa tekrar konuşmaya başladı. Ulen ben uyuyacaktım yaf.
"Çocuk bana bakıyo diye dövdü. Sonra olaya çocuğun arkadaşları da katıldı onları da dövdü. Polisler gelip götürdü hepsini. Sezen Aksu konserini boka çevirdi yani benim öküz! " anlattıklarına deli gibi güldüm. Çünkü ikisininde yüz ifadelerini o kadar komikti ki. Nisaya seni niye götürmedi polisler diye sorduğumda Merti tanımazlıktan geldiğini söylemişti ve artık benim karnıma ağrı girmişti gülmekten.
"Sonunda gönlünü aldım ya kızım sen ona bak !" Dedi Mert Nisanın yanağından makas alarak. Nisa ona uzanıp yanağından öptü. Lanet olsun pislikler çok tatlıydı. Ikisinide canımdan çok seviyodum,mutlu olduklarını görmek çok güzeldi ama olan var olmayan var dimi? Kafalarına vurdum ayrılmak zorunda kaldılar. Yaşasın kötülük!!
"Gece bizim evin ordaki parka çağırdı beni, Sezen Aksunun 'beni unutma' şarkısını soyledi. İnanabiliyomusun Mert bana şarkı söyledi ve bende affettim." dedi Nisa resmen cıvıldayarak. Merti çok seviyodu. Defalarca Mert için ağladığını, o mutlu diye mutlu olduğunu, kahveyi çok sevdiği için kahve yapmayı öğrendiğini biliyodum ben. Ve bunun gibi nice şeyler daha. Mertte onu çok seviyodu. Gözleri herşeyi anlatıyordu zaten.
"Affetmeseydin seni de döverdim! " dedi Mert. Kardeşim diye söylemiyorum öküzdür kendisi. Tartışmasınlar diye hemen konuya daldım. "Sizin gece gözaltında kalmanız gerekmiyomuydu yahu? Ne çabuk bırakmışlar?"
Mert anlamış olacak ki göz kırptı bana. Ona hadi yine iyisin bakışı attım.
"Bi arkadaşı aradım, sağolsun gelip yardımcı oldu." Diye cevapladı sorumu.Arabadan inip Mertle Nisaya sarıldıktan sonra koşar adımlarla eve girdim. Malum babamla karşılaşmak iyi olmazdı. Deryanın benden çaldığı anahtarımla kapıyı açtım. Önce banyoyo girip güzel bi duş aldım. Şimdi biraz kitap okur sonra yatardım. Ahh canım uykum, sen iyiki varsın, yoksa napardım ben? Saçımı havluyla kurulamaya çalışırken banyonun kapısını açtım. Koridorun sonundaki mutfağın ışığının açık olduğunu görünce karnıma ağrı saplanmıştı. Korktuğumda ve heyacanlandığımda böyle olurdu. Eve girer girmez duşa girmistim. Işığın açık olmadığına adım gibi emindim. Deryadır diye kendimi sakinleştirmeye çalışırken ic sesim bana götlük yapıp o cümleyi kurdu "Deryadaki anahtarı aldın, kız içeri nasıl girsin?"
Evin anahtarı bir tek onda vardı ama ondaki anahtarı da kendiminkini içerde unutunca almıştım. Şimdi gerçekten korkmalımıydım? Bornozumun kuşağını daha da sıkı bağladım ve havluyu saçıma doladım. Derin bir nefes alıp tüm tedirginliğimle bağırdım.
"Derya?"
Cevap yoktu.
"Sen misin civciv?"
Artık cidden sinirlenmeye başlamıştım. Mutfaktan bi çekmecenin kapatıldığına dair ses gelince sinirim korkuya bıraktı yerini. Titredim. Elime aldığım vazoyu iyice kavrayıp mutfağa doğru ilerledim. Allah aşkına yürek mi yemiştim ben ? Kendimi banyoyo kilitleyip Merti arasam iki dakikada burda olurdu. Ahh aptal kafam. Nerden geliyodu bu mallık bana? Mutfağın kapısını açtığımda vazo elimden düştü. Attığım çığlığı tüm sokak duymuştur herhalde. Gözümden akan yaşlar bile hareket etmemi sağlamamıştı. Hâlâ kapının önünde dikiliyodum.Vote ve yorum lütfen !!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzey'in Deniz'i
Fiksi RemajaKendiyle konuşabilmeyi bir yetenek sanan Deniz,aslında yıllarca kiminle konuştuğundan habersizdi. Denizi görmeye cesareti olmayan Kuzey,daha fazla kaçamayacaktı. Öyle bir aşktı ki onlarınkisi Kuzeyde bir Deniz kadar derin, soğuktu. Saklı gerçekl...