Bölüm-11-

272 72 14
                                    

Medyayı Deniz olarak düşünebilirsiniz.
İyi okumalar gshdi

Girdiğimiz lokantaya gülümseyerek baktım. Çok şirin bir yerdi. Etrafı meraklı gözlerle tararken, yanımdaki gerizekalı ya bakan kızları gördüm. Hayır ne bakıyosun? Görmüyormusun yanında ben varım? Belki sevgilisiyim belki sevgilisinin arkadaşıyım. Bu kadar arsız olmayın hemcinslerim! Saçmalamayın kıskandığımdan değil! Ben icsesimle bu konuyu tartışırken bir masaya oturduk. Siparişlerimizi verdikten sonra dışarıyı izlemeye başladım. Ortamdaki sessizliği bozan o oldu "Ee beğendinmi ufaklık?" Hay senin ufaklığına ben! Gözlerimi camdan ayırmadan cevapladım "hıhı güzelmiş." Çok geçmeden siparişlerimiz geldi ve şirket hakkında birşeyler konuşurken yemeklerimi yedik. "Ya aslında bu benim şirketteki ilk tecrübem. Normalde daha lise okuyorum." Dedim. Bir buçuk saattir, sürekli didişen biz, geçmiş karşılıklı normal insanlar gibi sohbet ediyorduk. Bu duruma şaşırsamda tadını çıkarıyordum.
"Belli zaten kaç yaşındasın?"
"On yedi, sen ?"
"On dokuz."
Demek Mertle aynı yaştaydı. Aa hazır Mert demişken;
"Mertle nereden tanışıyorsunuz? " diye sordum. "Çok eskiden beri tanışıyoruz Mertle." Diye cevapladı beni. Yeni bişeyler daha soracaktım ki "tamam hadi kalk gidelim." deyip ayaklandı. Uyuşuk adımlarla arabaya yöneldik. Huzursuzca koltuğa oturdum. Etek beni rahatsız ediyordu.

Bana farklı hissettiren bişeyler vardı. Ne olduğunu çözemiyordum. Kuzeyle üçüncü kez bir araya geliyoduk ama bugün onunla daha fazla vakit geçirmek istemiştim. Bu düşüncemden anında uzaklaştım.

Şoför koltuğuna geçip, ince uzun parmaklarıyla direksiyonu kavradı ve sürmeye başladı. Bu arabaya kustuğum aklıma gelince kendi kendime gülümsedim. Ahh! Çok fena rezil olmuştum o gece!

Bir alışveriş merkezinin önünde durduk. Saat 15.00 olmustu. Sekize daha beş saat vardı. Napacaktık biz beş saat boyunca? Sessizce arabadan indik. Durup "Niye geldik buraya?" Diye sordum. Yanıma gelip elini bel boşluğuma koyduktan sonra yürümem için hafif itti. Belimdeki eliyle kendimi nasıl hissettiğimi tarif etmek istesem yapamazdım. Ben belimden ve boynumdan huylanırdım. Biri dokunsa aniden tepki verirdim. Ama şuan hiçte öyle birşey olmamıştı. Heyecanmıydı? Neydi bu? Elinin altındaki bel boşluğumdan başlayarak tüm vücudum yanmaya başlamıştı. Malum benden uzun olduğu için, kafamı biraz kaldırıp yanımdaki Kuzeye baktım. O benim aksime önüne bakıyordu. Sakallarını yeni traş etmiş olacak ki, yüzü bembeyaz ve prüzsüzdü. Belirgin ademelmasının aşağı yukarı hareket etmesi benimde yutkunmama sebep oldu. Gözlerini her kırptığında sarı kirpiklerinin mavi gözleriyle olan uyumunu izledim.
Şimdi asıl soru; bu hiç tanımadığım adamın bana hiç bilmediğim şeyleri hissettirmesine izin vermelimiydim?
Düşüncelerimden Kuzeyle göz göze gelmemiz sonucu ayrıldım demek isterdim ama görmeyip takıldığım merdiven basamağı yüzünden ayrıldım. Biz ne ara alışveriş merkezinin girişine gelmiştik de ben o merdiven basamağına takılıp yere yapışmıştım? Ahh popom gitti!
Kuzey kahkalarının arasından "bana bakacağına önüne baksaydın ufaklık. Tamam yakışıklıyım sende haklısın da bak rezil oldun millete!" Deyince hepten sinirim bozuldu. Allahım! Şuan ağlayabilirdim, onu izlediğimi farketmişti. "Ne izliycem seni be gerizekalı? Keşke egon kadar beynin olsa!" Diye cırladım. Kalkmaya çalışırken lanet topuklu ayakkabılarım yüzünden tekrar yalpalayıp düşüyodum ki, Kuzey bey akıl edip belimden kavradı. Mal madem tutabiliyosun ne diye biraz öncede tutmadın? Aptal herif! Onun yüzünden düşmüştüm, sinirliydim. Doğrulduktan sonra ona bakınca sinirli olduğunu gördüm. Bunu belirginleşen çene kemikleri ele veriyordu. Ne yani düştüm diye kızmışmıydı bana? "Ne bakıyosun dövecek gibi?" Diye sordum. Yanımızdan geçen çocuğun tekine yumruk atınca çığlığı bastım. Noluyoduk yahu? Çocuk daha ne olduğunu anlayamadan Kuzey yakasından tutup "Kimin neresine bakıyosun lan sen? Öldürürüm seni!" Diye kükredi. Ağzım bir karış açık Kuzeyi izliyodum. Çocuk kimin neresine baktığı için o yumruğu yemişti ki? "Senin bacaklarına baktığı için olabilirmi aptal!" diyen icsesimle yüzüme nereden geldiğini bilmedigim bir tebessüm yerleşti. Derken kolumu sıkan elin sahibine baktım. "Canımı acıtıyosun farkındamısın? " dedim acıyla. Beni alışveriş merkezinin içine kadar resmen sürüklendikten sonra bir giyim mağazasının önünde durduk. Kolumu bıraktı ama bakışları tekin değildi.
"Lan bokmu var bir karış etek giyiyosun? Hadi onu geçtim ne diye önüne bakmayıp yere kapaklanıyorsun? Bacakların komuya açık mal mı senin?" Diye bağırdı. Ben bize bakan insanları mı umursayayım yoksa şuan Kuzeyin yüzüme çarpan nefesiyle titreyen ellerimimi sakinleştireyim yoksa beni kıskandığını itiraf etmesinin şokunumu yaşayayım bilemiyodum. "Sen beni kıskandın! " diyebildim usulca. Gözlerimin içine öyle bi bakıyodu ki sanki özlediği birine bakar gibi. Yada herşey benim kuruntularımdan ibaretti. Kısa bir süre bakıştıktan sonra derin bir nefes alıp "Git şuradan doğru düzgün bişeyler al üstüne giycek!" Dedi. Ohh oldu canım! Varmı başka istediğin? Ne sanıyon kendini? Ben cevap veremeden devam etti " Dedigimi yaparsan istediğin bişeyi yaparım." Deyip göz kırptı. Aslında sen bana hep göz kırpsanda olur. Neyse. "Kabul"dedim gülerek "ama şuan aklımda bişey yok,sonra söylerim."

Kuzey'in Deniz'iHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin