Masalın kalbi hızla atmaya başladı. Sanki birşeyler onun arkasına dönmesini engelliyordu. Arkasına bakmak yerine birkaç adım öne doğru ilerledi. Arkadan gelen ses dahada yükseldi.
-Masal arkana dön bu belkide son şansın.
Masal istemsizce de olsa arkasına döndü. Gözünün önüne düşen saçlarını arkaya attı. Yanlış mı görüyorum diye birkaç kez gözünü kapattı. Karşısındaki Halil'di. Bir an afalladı. Ne için gelmiş olabilir diye aklından geçirdi. Halil birkaç adım öne atıp konuşmaya başladı.
-Hadi burda böyle dikilecegine arabaya bin. Gitmemiz lazım. Birazdan Yilbat gelir acele
-A..Ama yardım edemem demiştin.
-Biraz daha orada dikilirsen kararımı değiştireceğim zaten.
Masal dahada vakit kaybetmeden arabaya bindi. İçinde mutluluğun sesini hissedebiliyordu.
Masal soru sormamak için kendini zor tutuyordu ancak daha fazla dayanamadı.-Neden bunu yaptın? Bana yardım etme mecburiyetin yoktu.
-Haklısın sana yardım etmek zorunda değilim ama yapıyorum bana bunun sebebini sorma çünkü bende bilmiyorum.
Halil konuşmasının ardından arabayı çalıştırdı. Tam arkasından gelen Yilbat'ın arabasını farketmemişti. Ta ki Yilbat arabanın arkasına takılıp onları takip edene kadar. Yol boyunca ani manevralar yapıp ondan kurtulmaya çalıştı. Masal ne olduğunu anlayamamıştı. İçindeki korkuyu ne kadar gizlemeye çalışsada başaramadı. Halil'e dönerek
-neler oluyor? Korkuyorum.
Halil bu soruyu sessiz bıraktı. İlk önce onu takip eden Yilbat dan kurtulması gerekiyordu. Önüne gelen ilk sokağa girip ara yol bulmaya çalıştı. Hava yeterince kararmıştı. Bu yüzden yilbat'ı atlatmak o kadar zor olmayacaktı. Tenha bir köşe buldu ve arabanın farlarını söndürdü. Nihayet Yilbat 'ın peşinde olmadıklarını anlayınca sokaktan çıkıp gidecekleri yöne doğru ilerledi. Masal bir eliyle emniyet kemerini sıkı sıkı tutmuş diğer elini de hızla atan kalbinin üstüne koymuştu. Halil daha fazla susmayarak ;
-Yilbat az önce pesimizdeydi. Neyse ki ondan kurtuldum. Artık korkmana gerek yok. Bir tanıdığımızın mezarlık taraflarında evi var. Birkaç gün orada kalacaksın.
-peki sen?
-Yilbat artık herşeyi öğrendi. Köşke geri dönemem. Ben başımın çaresine bakarım. Sen beni merak etme.
-Ya ailem ne olacak?
-Otagara gelirken ailenle konuştum. Şimdilik bir yakınlarında kalacaklarını söylediler ama acele etmemiz lazım işlemleri tamamlayıp biran önce buradan gitmelisiniz.
-Halil ,sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Herşey için gerçekten sağol .
Halil onaylarcasına başını salladı. Konuşma tamamlanana kadar eve gelmişlerdi bile. İlk önce Halil indi arabadan etrafı kontrol ettikten sonra eliyle Masal'a arabadan inmesini söyledi.
Masalın karşısında duran iki katlı tahtadan yapılma bir evdi. Büyük bir bahçenin içinde duran ev korku filmlerinden çıkmış gibiydi. Evin arka tarafı mezarliğa bakıyordu. Masal karşısında duran eve bakarak yutkundu.
Bu korkunç evde kalmaktan başka çaresinin olmaması onu daha da perişan bir hale sokuyordu. Halil, Masal'ın korku dolu yüzüne bakarak gülümsedi.- Merak etme . Küçüklüğümden beri bu eve gelir giderim. Hayalet falan yok.
Dalga gecermişcesine kurduğu bu cümlenin ardından Masal'a evin anahtarlarını uzatıp;
-Ben buralardayım. Sen rahat ol.
-Peki ne yapacaksın burda?
-Sence de çok soru sormuyor musun? Fikrimi değiştirmeden eve gir istersen ve kendine dikkat et. Gerçi buralara fazla uğrayan olmaz ama sen yinede dikkatli ol. Bişey istersen ben burdayım.
Masal gözlerini önüne dikip eve girdi. Dar ve uzun koridorun iki yanında odalar sonunda ise pas tutmuş basamaklarıyla koca bir merdiven duruyordu. Masal yılların ağırlığını üzerinde taşıyan merdivenlere uzunca baktıktan sonra tek tek kapılara yöneldi. İlk kapının arkasında eski püskü eşyaları ile birlikte büyük bir salon vardı. İkinci kapıda ise mutfak. Masal anca mutfağa girince çok aç olduğunu anladı. Sabahtan beri doğru düzgün birsey yememişti . Guruldayan midesini bir eliyle tuttuktan sonra buzdolabına yöneldi. Büyük bir heyecanla açtığı buzdolabının içi tamamen boştu. Hemen yanı başında duran dolapları karıştırmaya başladı. Bu dolaplar uzun süre yemek yüzü görmemiş olmalılar diye içinden geçirdi. Mutfaktan ayrılıp üstüne doğru gelen duvarların arasından üst kata çıktı. Burada bir banyo ve küçük bir oda bulunuyordu. Belki biraz dinlenebilirim düşüncesi ile tam yatağına yönelmişti ki dışarıdan gelen araba sesiyle gözlerini pencereyle buluşturdu. Halil arabayı çalıştırmaş gidiyordu. Masal içinden hani gitmeyecektin diye geçirdi ve ekledi başımı bekleyecek hali yok ya.
Masal başını baktığı pencereden kaldırıp yan tarafa yöneldi . Bulunduğu odanın iki köşesinde de pencere vardı. Diğer pencerenin yanına doğru gidip her tarafını toz kaplamış perdeyi araladı. Ellerini kalbine götürüp ;
-Hayır Masal. Şuan korkmanın sırası değil. Altı üstü bir mezarlık. Hem nederler? Ölüden değil diriden kormak lazım. Peşinde Yilbat gibi bir bela varken ..
Daha kendi kendine kurduğu cümleyi tamamlayamamıştı ki kulağı çalan kapının zili ile buluştu. Mezarlığa doğru dikilen gözlerini kaldırarak derin bir nefes aldı. Her attığı adımla gıcırdayan merdivenlerden aşağı doğru indi. Gecenin karanlığında kapı deliğinden kimse gözükmüyordu.
-Kim O?
Daha ses gelmemişti ki kapı pervazını araladı.
