2. BÖLÜM

164 25 15
                                    

Dükkan sahibi ile anlaştığımız saatten on dakika önce dükkanın önünde heyecanla bekliyorduk. Kaan aslında çok heveslenmememi, içini detaylı görüp, kirayı düşünmemizi, masrafları hesaplamamızı, altından kalkıp kalkmayacağımıza karar vermemiz gerektiğini söylese de benim içimde büyük bir heyecan vardı. Hissediyordum burası benim olacaktı. Hayallerim gerçek olacaktı.
Dükkan sahibi geldiğinde çok heyecanlı görünmemeye çalışsam da kendime engel olmakta zorlanıyordum.
İçeri girdiğimizde adeta dükkana aşık olmuştum. Kaan ve Mehmet bey konuşurlarken bende dükkana detaylı bir şekilde bakıp, benim olduğu takdirde eşyaları nasıl yerleştireceğimi düşünüyordum.
Daldığım düşüncelerden kaan'ın bana seslenmesi ile kendime geldim.
"Efza hayatım, hadi çıkalım"
Nasıl yani, ne konuşmuşlardı ki? Of hiçbirini dinlememiştim ki ben. Afallamış bir şekilde Mehmet beyle selamlaşıp dışarı çıktığımda kaan'ın yüzünden birşeyleri anlayabilir miyim diye düşünüyordum. Kaan ciddi bir şekilde yürürken "kısmet değilmiş demekki, ne yapalım, belki de kirayı çok yüksek istemiştir. Karşıdaki yeni yapılan binanın altında da bir dükkan yeri var ama biraz büyük, belki orası olur diye düşünürken hiçbir şey konuşmadan eve doğru yürüdük. Kaan'ın bu sessiz halinden de hiçbir şey almayamıyordum ki. Sormaya da cesaret edemiyordum. Nasıl olsa eve yaklaşmıştık. Üzüleceğim bir durum olursa bu evde olsa daha iyiydi.
〰 〰 〰
Aradan geçen günler oldukça hareketliydi. Her şey o kadar güzel gitti ve hızla oldu ki artık benim bir dükkanım vardı.
Mehmet beyden anahtarı alıp içeri girince yüzümde kocaman bir gülümseme ile derin bir "ohh!" Çektim, camdaki "KİRALIK" yazısını da sevinçle çıkardım.
Kaan durmuş bana gülerek bakıyordu. Ne oldu der gibi gözlerimi kısıp başımı salladım.
"Gözlerin parlıyor da" dedi.
"Hayallerim gerçek oluyor kaan, inanamıyorum sanki bir rüyadayım"
Yüzüme sıcacık bir gülümseme ile bakıp sevgi dolu bir şekilde bana sarıldı. O an içime bambaşka bir huzur doldu, alnımdan öptükten sonra
"Canım benim, hayalini birlikte gerçekleştireceğiz, hadi şimdi çıkalım önce bir keyif kahvesi içelim sonrada dükkan için biraz alışveriş yapalım, ne dersin?" dedi.
Koluna girip etrafa baktıktan sonra "olur, hadi gidelim"dedim.
〰 〰 〰
"Alo selin, evde misin, sana geliyorum?"
"Evdeyim canım gel, hayırdır sesin çok heyecanlı geliyor?"
"Harika şeyler oldu selin telefonda anlatmak istemiyorum, on dakikaya sende olurum."
"Tamam canım, anlaşılan konu uzun, ben çayı koyuyorum o zaman."
"süper olur, hadi görüşürüz"

Seline gidip şu birkaç günü anlattığımda benim heyecanıma ortak olup mutluluk çığlıkları attı. Arkadaşımın benim mutluluğumla mutlu olacağını biliyordum. O günden sonra bazı alışverişlerde yanımda olup, bana destek oldu, her an arayıp sordu, emeğini esirgemedi.
Artık dükkanım vardı ve hayallerimi gerçekleştirirken selinin her an yanımda olacağını biliyordum.
〰 〰 〰
Heyecanla geçen onca yoğun günden sonra artık dükkanımda kolilerim ve ben kalmıştık. Bunu ben istemiştim. Yanımda kimse olmasın, yavaş yavaş keyfini çıkararak kolileri açıp içindekileri keyifle yerleştirmek ve her anın tadını çıkarmak istiyordum. Zaten fazla da birşey kalmamıştı. Masa ve sandalyelerle, tül ve perdeler zaten yerlerini almış, dolaplar takılmış, fırın ve buzdolabı da yerlerine girmişti. Bana kalan bardak, tabak gibi ufak eşyaları yerleştirmekti.
Kısa sürede dolaplarımın içini yerleştirmiş, bir filtre kahve yapıp cam kenarında bir masaya oturmuştum. Masaların bulunduğu yerden dışarısı çok güzel görünüyordu. Gelen geçen bakıyor, kimisi de selam verip geçiyordu. İçim mutlulukla dolmuştu.

Bir ara gözüm karşıdaki tamamlanmak üzere olan binaya kaydı. Oradaki şimdilik boş olan dükkanı düşündüm. Komşu dükkan acaba ne olacaktı?
Düşüncelere dalıp zamanın nasıl geçtiğini unutmuştum, çalan telefonumun sesiyle hafifçe irkildim.
Ekrana baktığımda yüzüm güldü, Kaan arıyordu.
"Hayatım, hâlâ dükkanda mısın?"
"Evet canım biraz keyfini çıkarmak istedim."
"Hazırsan çıkalım mı? Seni almaya geliyorum."
"Tamam bekliyorum"
〰 〰 〰
Eve geldiğimizde ben hemen mutfağa gittim, çocuklar da geldiğimizi duyunca yanımıza geldiler.
"Aperatif bir şeyler hazırlayım mı, çok aç değilseniz de hemen güzel bir şeyler pişiririm, ne dersiniz?" Diye sorarken buzdolabımı açıp dondurucumda neler olduğuna bakıyordum.
Eymen ve Kayra dan ufaktan bir kıkırdama duydum ama neden kıkırdadıklarını anlamadım.
"Bence sen bırak yemek işini, gel biraz salona geçelim" kaan elimi şefkatle tutup beni salona geçirirken bir şeyler olduğunun farkındaydım. Nedense salonun kapısı kapalıydı. İçeri girdiğimizde mum ışıkları ile aydınlanmış olan masamızı gördüm.
Çocuklar gelip bana sarıldı ve aynı anda yanaklarıma birer öpücük kondurdular. O kadar mutlu olmuştum ki, karşımızda çok şık bir masa, yanımda hayatımın erkekleri vardı.
Masada uzun Şamdanlarda 2 kırmızı mum vardı. Kırmızı siyah takımlarla çok şık bir masa hazırlamışlardı.
En sevdiğim çiçek olan rengarenk gerberalar vazoda yerini almıştı.

 En sevdiğim çiçek olan rengarenk  gerberalar vazoda yerini almıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ve ortada bir de yaşpasta vardı. Üzerinde de çok hoş bir yazı TATLI DÜŞLER. Gözlerimden mutluluk damlaları akmaya başladı. Tatlı düşler diye tekrar tekrar okudum. Çocuklarım ve eşim aynı anda bana sarıldılar. Onlara sevgi ile bakıp Tatlı düşler dedim.
"Bu kimin fikriydi?"
Kaan gülümseyerek bana baktı. "Masayı hazırlamak mı? Aslında çocukların fikriydi. Hep birlikte bir kutlama yemeğine çıkalım demiştim. Çocuklar " sen o işi bize bırak baba" deyince bende merak ettim aslında ama işi onlar devralmıştı artık"
Resmen mutluluktan ağlıyordum. Yavrularım benim, benden gördükleri gibi bir masa hazırlamaya çalışmışlar ve çok da başarılı olmuşlar. O kadar mutlu olmuştum ki.
"Peki pastanın üstündeki yazı kimin fikriydi?"
O anda evimin erkekleri hepsi birden kıkırdamaya başladı. Bense şaşkın bir şekilde gelecek cevabı bekliyordum.

TATLI DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin