SELİN&SELİM ❤

64 8 4
                                    

Multimedia da nefis bir şarkı var, benim de çok sevdiğim bir parça. Sevgili arkadaşım serap'ın önerisi ile de bu bölüm için tam uydu. Bu bölüm sana gelsin serapçım.

Gelen mesajı okuduğumda şaşkınlıktan nutkum tutulmuştu.

"Selin, ben Selim. Bunu nasıl söyleyeceğim bilemiyorum ama, biraz derin düşününce. Yani. Ben aslında senden hoşlanmıyormuşum." O anda sanki başıma bir balyoz darbesi almıştım. Bir anda nefesim kesildi, Bacaklarım titredi ve kendimi tekli koltuğa bir külçe gibi bıraktım. Derin bir nefes alıp mesajın devamını okudum.
"Biliyorum şu anda ne olduğunu anlamış değilsin. Sen en iyisi kapıyı kapıyı aç. Bunu yüzüne söylemek istiyorum."

Bu da neydi şimdi. Telefonu sinirle yandaki üçlü koltuğa attım. Ellerim de titremeye başlamıştı. Kollarımı dirsekten bacaklarıma koyup başımı da ellerimin arasına alıp mesajı sindirmeye çalışırken gelen mesaj sesi ile irkildim.

Gelen mesaj yine aynı numaradandı.
Ellerim titreyerek mesajı açtım.

"Kapıyı açmayacak mısın? Kapıdayım."

Tabi ya, ben mesajın ilk kısmına takılı kalınca devamını algılayamamıştım. Derinden bir of çekip yavaşça oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldim. Kapının önünde bir kaç saniye bekledikten sonra açtığımda Selim Beyle burun buruna geldim.

"Selin, ben gidemedim. Söyleyeceğim şeyi de mesajla değil gözlerine bakarak söylemek istiyorum. İçeri girebilir miyim?"

Ben öylece Selim beyin karşısında donmuş bir ifade ile dururken

"Selin, istemeden de olsa seni üzdüm galiba, izin ver içerde konuşalım."

Hiçbir şey diyemedim, sadece kapıyı açıp kenara çekildim. Selim bey de içeri girdi.

"Şöyle buyrun" diye sağ taraftaki salonu gösterdim. Selim bey önde ben arkada içeri girdik, ben tekli koltuğa oturdum Selim bey de hemen yanımdaki üçlü koltuğa oturdu.

"Ben galiba seni istemeden de olsa üzmüşüm anladığım kadarıyla." Deyip çeneme uzandı ve yere eğik başımı kaldırdı.

"Selin lütfen bana bak, anladığın gibi değil, yani ben anlatamadım."

"Herhangi bir açıklama yapmanıza gerek yok Selim bey. Gerçekten önemli değil."

"Selin lütfen bir dinle. Bak ben gidemedim, yani gitmek istedim ama yapamadım. Selin... Ben galiba senden hoşlanmaktan da öte bir haldeydim. Bunu sana mesajla anlatmak istemedim. Sende gitmek istiyorum deyince. Selin beni anlıyorsun değil mi? Selin bana bak lütfen."

Başımı kaldırıp Selim beye bomboş bir şekilde baktım.

"Selin bak, gitme Selin. Ben seni seviyorum." Deyip gözlerime baktı.

Ben adeta şok olmuştum. Aklımdan geçen milyonlarca şeyin arasından böyle bir düşünce geçmemişti. Ben tamamen başka bir tarafa gitmiştim.

Anlamsızca gözlerine bakarken yüzümü avuçlarının arasına alıp, sakin kısık bir sesle

"Selin seni seviyorum" dedi.

Bu sabah evden çıktığım anla eve döndüğüm ana kadar geçen sürede neler yaşamıştım böyle.

Oysa şimdi rüyamda görsem ruh halimden şüphe duyacağım bir durumun içindeyim.

Verecek bir cevabım yok. Öylece hiçbir şey düşünemeden oturuyorum. Selim bey ellerimi ellerine alıp şefkatle tutuyor.

"Selin, senden şimdi bir cevap vermeni beklemiyorum. Sadece bana bir şans ver olur mu?" Diyor. Ben hala sessizliğimde kaybolmuş bir şekilde oturuyorum.

TATLI DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin