HUZURUM

37 6 4
                                    

Nikah gününü atlatmıştık başımı huzurla yastığıma koyduğumda Üzerimizde tatlı bir yorgunluk vardı. Hemen uyumuş olmalıyım. Sabah güneşinin tatlı ışıltılarının yüzüme vurması ile gözlerimi açtım, kendimi çok dinç hissediyordum, yatağın yanındaki komidinin üzerindeki saatime baktım yok yanlış gördüm galiba diye düşünüp gözümü kapatıp açtım ve tekrar baktım. Doğru görüyordum saat henüz sabahın altısıydı ve ben sanki dört saattir değilde 8 saattir uyumuş da dinlenmiş gibi hissediyordum. Madem bu kadar dinç bir şekilde uyandım o zaman hemen yataktan kalkmalıydım, fırsat bu fırsat elimdeki kitabımı evdeki huzurlu sessizliğimde okurdum. Hemen kalkıp odamdaki banyoma girip yüzümü yıkadım, kendime ait olan küçük yumuşak yüz havlumla yüzümü kurularken havludaki bahar kokusu ile içim huzur doldu, aynadaki yüzümde oldukça canlı görünüyordu. Kendime gülümseyip "Günaydın Efza" dedim ve banyomdan odama geçtim.
Komidinin üzerindeki kitabımı alıp okuma köşeme geçerken önce çocuklarımın odasına girdim, onları uykuda izleme alışkanlığım bebekliklerinden beri devam ediyordu. Uykuda öyle tatlı oluyorlardı ki, ikisinin de yüzünü okşayıp hafiften öperken evlat kokusunu da içime çektim. Şimdi okuma köşeme geçebilirdim,sessizce odalarından çıkarken birden burnuma taze taze Türk kahvesi kokusu geldi,gözlerimi kapatıp olmayan kahvenin olmayan kokusunu içime çektim, sanki şimdi ocakta birisi benim için kahve pişirmiş de
"Buyrun Efza hanım taze çekilmiş kahveniz hazır, keyifli okumalar" deyip kahve fincanını bana uzatıyordu. Hemen mutfağa geçtim kahve makinesine duble fincanımla su koydum, 2 ölçü kahve ve çok az da şeker ekledim, makinenin başlat tuşuna bastım ve beklemeye başladım.  Kahvemin hazır olduğunu haber veren sinyali çalınca, mutfağım mis gibi kahve kokmuştu, hemen kahvemi fincanıma alıp okuma köşeme geçtim, kahvem, kitabım, evimin huzurlu sessizliği. Kitaplığımın hemen yanındaki rahat okuma koltuğuma gömüldüm Kahvemin kokusunu ciğerlerime doldurarak kokladım ve yudum yudum keyfini çıkararak başladım okumaya.

Uzun süredir kendime böyle bir vakit ayırmamıştım. Saatime baktımda tam iki saattir okuduğumu fark ettim. Kitabımı kapatıp koltuğun üstüne bıraktım ve mutfağa geçip evimin erkeklerine balkonda güzel bir kahvaltı hazırlarken dolaptan birkaç malzeme almak için arkamı döndüğümde Kaan kapının önünde durmuş ellerini göğsünde birleştirmiş bana gülümseyerek bakıyordu.

"Günaydın hayatım" deyip yanıma geldi ve yanağıma yumuşak bir buse kondurdu.

"Günaydın canım"

"çok dinç görünüyorsun, bende senin yorgun olacağını düşünmüştüm ve sen uyanmadan balkonda güzel bir kahvaltı masası hazırlarım diye plan yapmıştım."

"Öyleyse geç kaldın hayatım, çünkü balkonda masamız hazır"

Kaan balkona doğru yaklaşıp masaya baktı
"Sen ne ara kalktın da bütün bunları yaptın bakalım?"

"İnanmayacaksın belki ama saat altıda oldukça dinlenmiş olarak uyandım. Saate bakınca da şaşırdım zaten, sonra kalkıp kitap okudum"

"Harikasın hayatım"
Kaan kaynamakta olan çayı alıp balkona götürürken bende makinede kızaran ekmekleri tabağa alıp peşinden gittim.

"Menemen harika görünüyor Efzacım" deyip hafiften tabağa doğru eğildi, gözlerini kapatıp kokladı, hâlâ gözleri kapalıyken sağ elini yumdu bütün parmaklarını birleştirdi ve "muhteşem kokuyor" derken elini hafiften ileri geri salladı. Sonra bana dönüp "tereyağ, biber, domates, kekik, kırmızı toz biber, yumurta sarısı veee" sanki eksik malzemeyi bulmaya çalışır gibi dudaklarını büzdü, gözbebekleri yukarı baktı ve sonra parmağını şıklatıp rendelenmiş kaşar peyniri var değil mi?"

TATLI DÜŞLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin