Efza'nın hayatında neler oldu dersiniz? Dükkanın açılma işleri arasında heyecan yaşayan Efza Üzüleceği bir haber alır, aklı onunla meşgulken hayata gülen gözlerle bakan bir çiftle tanışır. Peki neler mi olur buyrun tatlı düşlerin kapısını birlikte açalım. (Görseller pinterestten alıntıdır)
"Aslında buna kişisel olarak bir cevap vermek pek de doğru olmaz. Ne yazdıracağımız konusunda tatlı bir atışma ile ortaya çıktı diyelim" deyip bana sımsıkı sarıldı Kaan.
"Ama bu harika, peki sizce dükkanımın ismi ne olacak?"
Kaan baş parmağı ve işaret parmağı ile yüzünü tutup düşünür gibi yaparken hafiften gözlerini kısıp "ımm, işte şimdi hiç çalışmadığım yerden sordun hayatım, gençler sizin bir fikriniz var mı?"
Kayra her zamanki muzipliği ile "ve babam vurdu gol oldu, babaaa topu niye bize attın şimdi sen? Hadi abi sen cevap ver; çünkü benim için çok zor bir soru"
Ben de gülerek gelecek cevabı bekliyordum bakalım tahmin edilecekler miydi?
"Annecim, bende babam ve kardeşime katılıyorum ve bilmiyorum bir fikrim yok diyorum"
"Gelin bakalım buraya, önce sevgi yumağı oluyoruz sonra dükkanın ismini söylüyorum."
Böylece hepimiz aynı anda birbirimize sarıldık. Evimin erkeklerinin merak dolu bakışları altında onların verecekleri tepkiyi görebilmek için birkaç adım geri gittim ve " TATLI DÜŞLER!" dedim. Önce pek kavrayamadılar, ama sonra mutluluk çığlıkları yükseldi ve tekrar sevgi yumağı olduk.* * *
Ve artık TATLI DÜŞLER hazırdı. Hayallerim gerçek olmuştu, Dükkanımı açmış, calismaya başlamıştım. Sabahları dükkanımı mis gibi poğaça kokusu sarıyordu. İşe gidenler uğruyor, yakınlardaki esnaf arkadaşlarda destek olmak için her sabah poğaçalarını benden alıyorlardı. Tek başına işleri yürütmek biraz zor olsa da bir müddet bu şekilde devam etmeliydim.Selin sık sık uğruyor, elinden geldiğinde bana destek olmaya çalışıyordu ama sanki her zamanki şenşakrak Selin yoktu. Bir şeyleri pek belli etmemeye çalışsa da üzerinde bir durgunluk vardı. Düşünceli halleri gözümden kaçmıyordu ama sormak da istemiyordum. Nasıl olsa kendini hazır hissederse derdini bana anlatırdı. Belki de aile içinde ufak tefek sorunlardı. Selin'in bu hali beni üzmüştü ancak sormamaya karar vermiştim.
Birkaç gün sonra öğlen üzeri taze çayımı almış cam kenarındaki bir masada biraz dinleniyordum.
Karşı kaldırımda Selin'i hararetli bir şekilde telefonda konuşurken gördüm, sanki birisi ile tartışıyor gibiydi. Sonra telefonu kapatıp hızlı adımlarla dükkana doğru yöneldi. Ne olmuş olabilirdi ki? Sinirle kapıdan içeri girip karşıma oturdu, elleri titriyordu, gözleri dolu dolu olmuştu.
"Selincim ne oldu, anlatmak ister misin?"
"Efza..."
"Efendim canım?"
"Ben... Yani biz... Off..."
Selin'i hiç iyi görmemiştim, sinirden titriyordu, konuşamıyordu.
"Tatlım ne oldu? Biraz sakinleş istersen, ben sana bir fincan çay getiriyorum."
"Hı hı, tamam olur" derken gözlerinden ince ince yaşlar akmaya başladı, başını camdan dışarı çevirdi.
Bende Selin'e çayını alıp yanına dönmüştüm.
"Al canım çayın, anlatabilecek misin ne olduğunu?"
Bana dönüp soran bakışlarla şöyle bir bakıp derin bir nefes aldı sonra "Ben bunu hak edecek ne yaptım ki?" deyip tekrar sessizce ağlamaya başladı.
Ne olmuştu ki selin bu kadar mahvolmuştu? Masanın üzerinden uzanıp Selin'in titreyen ellerini avcumun içine aldım
"Şşşt, ağlama, sakin ol ve en başından başla olur mu?"
Başını dışarı çevirdi ve tekrar derin bir nefes aldı, sakinleşmeye çalışdı sonra hiç beklemediğim bir şey söyledi.
"Efza... Selim beni aldatıyor!"
Duyduklarıma inanamıyordum , yok yok kesin ben yanlış anlamıştım.
"Yok artık, inanmam, bu mümkün değil, bir yanlış anlaşılma falan vardır."
"Hayır yok, eminim."
"Nasıl olur, o sana da kızına da çok düşkün, evine bağlı biri."
Selin'in gözleri yine uzaklara dalarken,
"Öyleydi ama bir aydır durum biraz farklıydı. Bir şeyler vardı sanki ama anlam veremiyordum. Eve her zamanki saatinde geliyordu. Hiç tartışmamız olmuyordu ama suratı asıktı, hep düşünceliydi, pek keyfi yoktu." Diye anlatırken
Bense şaşkın bir şekilde Selin'i dinliyordum.
"Pelin'in de dikkatini çekmiş, onunla bile üstünkörü konuşuyor, sonrasında hep durgun."
Duyduklarıma inanamıyordum. Selim'den bahsediyorduk. Selin'e deli gibi aşık olmuş Selim'den. Aşk hikayelerini onlarca kez dinlediğimiz selim'den.
"Eeee, peki sormadın mı? Ya Pelin, o da babasına çok düşkün o sormadı mı?"
"İlk birkaç gün mağazada bir sorun vardır da ondan sıkıntılıdır diye düşündüm; çünkü bizim bir sorunumuz yoktu.
Pelin'in gözünden hiç kaçmadı tabii, o sordu ama yorgun olduğunu söyleyip kestirip attı.
Sabahları kahvaltı yapmadan çıkmaya başladı, nedenini sorunca Acelem var deyip çıktı gitti. Üç günden sonra artık sabrım kalmadı, sordum, birşey yokmuş, işlerde biraz sıkıntı varmış. Yani böyle söyledi sürekli."
Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Büyük bir sorun olmasa Selin bu halde olmazdı.
"Selincim ben farkındaydım, sen biraz durgundun her ne kadar belli etmek istemesen de seni tanıyorum, bir şeylerin ters gittiğini hissettim ama senin anlatmanı bekledim."
Selin hüzünle bana bakıyordu.
"Yani canım sıkılıyordu elbette ama ortada somut bir şey olmayınca ne diyebilirdim ki?"
"Haklısın canım ama sen emin misin?"
"Evet çünkü dün gece gözümle de gördüm ama tabiki inkar etti"
"İnanılacak bir şey değil ama."
"Evet öyle ama gerçek bu."O sırada Selin'e bir telefon geldi ve apar topar çıkıp gitti.
Bu neydi şimdi? Olacak şey değildi ki, Selim ve aldatmak. Olmaz yani olamazdı. Selim karısına ve kızına çok düşkündü. Evde bile her konuda Seline yardımcı olurdu, kızına hiç Kıyamazdı.Tam karmaşık duygular içindeyken içeri neşeli bir çift girdi. Onları görünce kafamdaki düşüncelerden biraz da olsa sıyrıldım.
Kızın gözleri ışıl ışıldı, yanındaki delikanlı da kıza aşkla bakıyordu. Onları görünce içime huzur doldu.
"Merhaba, öncelikle hayırlı olsun."
Dedi delikanlı.
"Teşekkürler hoşgeldiniz buyurun."
"Nikah için yaşpasta yaptırmak istiyorduk."
"Tabi buyurun, ben size modellerde yardımcı olayım.
Tatlı çift birbirlerine bakıp gülümserken kız konuşmaya başladı
"Aslında bizim aklımızda bir model var ama sizin için de uygun olur mu?"
"Nasıl bir şeydi?"
"Woswos araba yapabilir misiniz, sarı Woswos?"
Kızın gülünce yüzünde güller açıyordu gözleri aşkla bakıyordu. Yüzü makyajsızdı ama çok duru bir güzelliği vardı, kırmızı dudaklarının ruja hiç ihtiyacı yoktu, yüz hatları çok narindi, simsiyah kocaman gözleri upuzun kirpikleri vardı. Omuzlarından aşağı dalga dalga dökülen simsiyah saçları ipek gibiydi.
Yanındaki delikanlı ile birbirlerine çok yakışmışlardı.
Bu tatlı çifte içim çok ısınmıştı. WosWos kalıbım yoktu ama imkansız da değildi.
"Tarih neydi, biraz ona bağlı" diye sordum.
İkisi aynı anda "Bir ay sonra" deyip güldüler.
"Tamamdır bir ay sonrası için bana da uygun"
Bu tatlı çiftin mutluluğu bana da geçmişti adeta. Arkalarından hayranlıkla bakıp gidişlerini izledim. El ele tutuşup muhabbetle uzaklaşırlarken içimden onlar için dua ettim.