Dilek'e de Selimle aramızda olanları anlattığımda içimin hafiflediğini hissetmiştim. İnsan mutluluğunu da hüznünü de paylaşmak istiyor, ağır geliyor bazen, birisiyle paylaşıp hafiflemek istiyor. Bende son zamanlarda yaşadığım güzel duyguları paylaşma ihtiyacı hissetmiş ancak emin olamadığımdan içimde tutmuştum. Artık rahattım.
Bir ara mağazada Selim'le konuşma fırsatımız olunca konuyu Dilek'e de anlattığımdan bahsettim. Selim de "akşama bir kutlama yemeğine çıkalım" o zaman deyince önce şaşırdım sonra sevinçle Dilek'in yanına gidip akşamki plandan bahsettim. O da oldukça memnun olmuştu.İş saati bitince Dilek, Selim ve ben birlikte mağazadan çıktık. Selim gideceğimiz yeri bir türlü söylememişti.
"Siz güzel hanımlara layık güzel bir mekana gidiyoruz" demekle yetinmişti.
Bir müddet yol gittikten sonra daha önce adını çok duyduğumuz o lüks mekanın önünde durduk. Bir an gözlerime inanamadım çünkü oldukça pahalı bir yerdi.
Arabadan indiğimizde Selim anahtarı valeye verirken Dilek koluma girdi kulağıma fısıltı ile
"Selin, gözlerime inanamıyorum, kutlama yemeği deyince bende alalade bir yer beklemiştim" dedi.
"Dilek inan bende çok şaşırdım"
Biz fısırdaşırken Selim bize dönüp
"Dilek hanım, müsadenizle partnerimi ben koluma almak istiyorum" dediğinde Dilek hafif utanarak
"Aaa, pardon Selim bey" deyip kolumdan çıktı.
İçeriye girdiğimizde girişin önünde bekleyen kişi randevumuz olup olmadığını sorunca Selim ismini verdi. Hemen orada bekleyen bir çalışan bize masamıza kadar eşlik ederken mekanın en şık yerine gelmiştik. Dilek'le şaşkınlık içinde gözgöze gelirken Selim oturmam için sandalyemi çekip bana yardımcı olmuştu. Sonrada kendisi karşıma oturmuştu. O an sanki bir rüyadaydım. Masa harika bir şekilde hazırlanmış ve süslenmişti, taze gül yapraklarının ve inci tanelerinin süslediği masanın iki ucunda gümüş Şamdanların içinde uzun ince kırmızı mumlar vardı. Bir an yanımda oturan Dilek'e çaktırmadan bakmak istedim ama o sırada yine Dilek'le gözgöze geldik. Anlaşılan Dilek de benim gibi küçük bir şok geçiriyordu.
Harika bir mekan, harika bir masa, karşımda yakışıklı bir adam, yanımda en yakın arkadaşım, huzur dolu bir gece. Her şey mükemmeldi. Yemekten sonra üzerinde bir tane maytap ve bir tane mum olan küçük kalp şeklinde bir yaşpasta geldi, o sırada 2 kemancı da yanımızda keman çalmaya başladı, ama heyecanla karışık mutluluk ve şaşkınlıktan kemancıların ne çaldığını algılayamamıştım. Yanımıza gelen bir garson kalp şeklinde konfetiyi patlattığı sırada flaşlar da patlamaya başladı. Selim ayağa kalkarken ceketinin düğmesini ilikliyordu. Elini uzatıp elimden tutup beni de kaldırdı.
"Selin, dün akşam çok ani ve acemice oldu, sen her şeyin en güzeline layıksın, o yüzden şimdi en yakın arkadaşının da yanında tekrar soruyorum." Derken ceketinin cebinden bir kutu çıkardı. Bense tamamen şok olmuştum çünkü dün bir yüzük takmıştı zaten.
Kutuyu açtığı sırada gözlerimin içine sevgi ile bakıp sorusunu tekrar sordu.
"Şu yalnız hayatıma eşlik eder misin, bir ömür boyu eşim olur musun?"
O kadar şaşkınlık içindeydim ki öylece ayakta kalakalmıştım. Neyseki Dilek beni dürttü de kendime geldim.
"Evet, bir ömür boyu eşin olurum"
O an kutudaki yüzük dikkatimi çekti, bu sefer tek taş değil beş taş bir yüzük vardı, uzanıp elimi tuttu ve tek taşın olduğu parmağıma beş taş yüzüğü taktı ve nazik bir şekilde elime küçük bir buse kondurdu. O sırada yan masalarladakiler de bizi alkışlamaya başladı. Dilek bana sarılıp tebrik ederken kulağıma eğilip
![](https://img.wattpad.com/cover/61957322-288-k517590.jpg)