Girdap-8.Bölüm

405 25 5
                                    

Bir süre ona baktıktan sonra, titreyen ses tonumla "Neden buradasın" dedim, gözümden istemsiz akan bir damla yaşla birlikte. Bu Aryaydı.. Elini omzumdan çekerek, yanıma oturdu. Ona döndüm ve gözlerine bakarak "O kadar güzelsin ki, yanımdayken bile sana dokunamamak.. Ne kadar hislerimi anlatsamda sana, bu benim içinde çok ani oldu ve bunlara, tüm hislere rağmen; bana gelemeyecek olman o kadar acı verici ki, bilemezsin.." dudaklarımdan dökülenlerle, o güzel gökyüzü bakan gözleri buğulandı.. Sanki içinde bi yerlerde, benim bu durumum hakkında pişmanlık duyuyor gibiydi.. "Rüzgar, şu anda çok kendinde değilsin, görebiliyorum. Ne kendine, ne de bana bunu yapma! Beni de anla ve her şeyden önemlisi, kendini düşün.." Halime acırcasına gülümseyip, başımı iki yana salladım ve öylece denizi izlemeye devam ettim. Denizden gözlerimi ayırmadan, konuşmaya başladım. "Arya, neden buradasın? Vicdanını rahatlatmaya mı geldin, ya da bana acımaya?" Saçmaladığımın ve saçmalamaya devam ediyor olduğumu bildiğim halde, kelimeler istemsizce çıkıyordu ağzımdan. "Belkide ilk başta sana böyle yaklaşmamalıydım, beni terslediğin o anda kalsaydı belki bazı şeyler, bu duruma gelmezdik." gerizekalı aklımla saçmalamaya devam ediyordum.. "Senin yerinde olmak isteyen kaç kız var biliyor musun sen? Bence sen beni kaçırmamalısın" Arya artık, haklı olarak dayanamayıp lafa girdi. "Sen koca bi aptalsın! Senin şu an diğer erkeklerden ne farkın kaldı söyler misin? Sen önce beni değiştirmeye çalışacağına, kendini bi düzelt. Burada acınası bi haldesin, acizler gibi içip duruyorsun. Erkeklerden hoşlansaydım bile senin gibi biriyle birlikte olmazdım! Sen ne..." diye devam ederken, içkinin verdiği deli cesaretiyle, dudaklarına yapıştım. Hemen kendini çekeceğini bildiğim için, kaslı kollarımın bi işe yarama vaktinin geldiği düşüncesiyle; Arya'ya hiç hareket edip, çırpınacağı mesafe bırakmadan, dudaklarına iyice yapışıyordum. Koluyla ne kadar beni ittirmeye çabalasa da, o an benim için muhteşemdi. Göğsümden itip, durmadan ayırmaya çalışıyordu, fakat gücü yetmiyordu. Bi an çırpınmayı bıraktı, karşılık verir gibi oldu. Zorla olsada, bu bir saniyelik zaman dilimini hak etmiştim. Sonunda dudaklarımı, dudaklarından ayırdım ve göz göze geldik. Tabii ki bir tokatla, o romantikliği bozmuştu. Ben bu hamleyi zaten bekliyordum, bağışıklık kazandım diyebilirim. "Şuan sinirden beni öldürsen dahi, o anı yaşadığımız için çok mutluyum" Arya tek kelime bile etmedi ve kalkıp, arkasına bakmadan yanımdan gitti. Ne bir küfür,ne bir bağırma yoktu. Sadece göz göze geldiğimiz o an, ateş püskürecek gibiydi.. Kalbim, deli gibi çarpıyordu. Ulan, geri zekalı herif! kıza iki saattir neler saydın, bide buda yetmezmiş gibi onu zorla öptün! Bütün planın içine sıçtığımı biliyordum. Şimdi ne yapsam, ne etsem de bunun bir telafisi yoktu. Tam da bu sırada telefonum çalmaya başlamıştı, kimin aradığına bakmak için elimi cebime atıp, telefona baktım. Arya'nın annesiydi! Ama maalesef, hiç konuşacak durumda değildim, planı mahvettiğimi de söyleyemezdim. Telefonu gerisin geri cebime atıp, eve doğru ilerlemeye başladım..

Arya'dan

Seni Aptal!! Aptal!!! Aptaaaaal!! Herşeyi dağıtmak, parçalamak, kırmak istiyorum. Ne diye Avm'den çıkınca, aklım onda kalıp, onu takip ederdim ki ! Kafam çorba gibi olmuştu, şoförümü arayıp, beni almasını istedim. Tek bir adım atacak gücü bile kendimde bulamıyordum. Rüzgar'ın beni zorla öptüğü düşüncesini aklımdan geçirmek bile, beni sinirden saçımı başımı yolmaya itiyordu. Kendimi yatıştırmaya çalışsamda, olan bitenin üstüne bunu başaramıyordum. Şoförün gelip, kapıyı açmasıyla arabaya bindim ve kafamı cama yaslayıp yola yani düşüncelerime devam ettim. Bir an olsun, olan biteni düşünmeden edemiyordum. Telefonuma durmadan Cansu'dan mesajlar geliyordu. Bu akşamı ona ayıracaktım. Bunları Cansu'ya nasıl anlatabillirdim? Bir erkeğin, Rüzgar'ın beni öptüğünü nasıl söylerdim. Yol boyu düşüncelerle, eve nasıl geldiğimi bile anlayamadım. Şoförün, "Arya Hanım, geldik" demesiyle, kendimi arabadan atarcasına indim. Cansu'ya da merak etmemesi gerektiğini, evde misafirler var yalanını uydurduğum mesajımı yolladıktan sonra, Selim'i aradım ve acil bize gelmesini söyledim. Zaten Selim bizim iki ev ötemizde oturuyordu, 5 dakika sonra kapının önüne gelmişti. Selim'in kolundan tuttuğum gibi, içeriye çekiştirdim ve koşarak, odaya çıktım. Garibim, oda neler olduğunu bilmeden şaşkınlıkla kalakalmıştı. "Arya, kafayı mı yedin? Sakin ol!" diye bağırıyordu, peşimden odaya koşarken. Oda, odaya girdiğinde kapıyı kapattım ve elime ne geçiyorsa fırlatmaya başladım, neyse ki evde kimse yoktu. Çünkü, kimseyle uğraşmak istemiyordum. Selim hala bana sakin olmamı söylüyordu, elinden bir şey gelmeyerek. "Noluyo Arya sana, bu hale seni kim getirdi?" ben hala elime gelen geçeni ya fırlatıyor, ya kırıyordum. "Ya nasıl sakin olayım Selim! O beni hangi cüretle öpebilir hee nasıl öper! bu hakkı ona kim verdi, kim!" Selim, olduğu yere çakılarak "kim" diye sordu. Bende bir şeyleri atıp, kırmayı bıraktım ve Selim'in gözlerinin içine bakmaya başladım öylece.. Gözlerimle, kim olduğunu anlatmaya çalışırcasına bakıyordum. "Aryaaa! y-yoksa bunu Rüzgar mı yaptı??" Rüzgar'ın adını duymam bile beni çıldırtmaya yetmişti. "Selim kapa çeneni, yoksa seninde saçını başını yolarım şimdii !!" onu biraz korkutmanın ümidindeyken o bana tip tip bakıp, gülüyordu. "Ne var kız, Rüzgar çok yakışıklı bi çocuk. Senin yerinde olsam vallahi ben çıkardım onunla" Keskin bakışlarımı üzerine diktiğimde, bi iki adım geriledi. Yatağa girip, yorganı kafama kadar çektim. Yorganın altından "Sabaha kadar, tek laf etmeden kıvrıl uyu bi yerde!" diyip, gözlerimi çoktan kapatmıştım. Bugünün hiç yaşanmamış olmasını istiyordum. Çok yorulmuştum, olanlarla baş edemiyordum. Artık uyumam lazımdı..

Rüzgar'dan

Eve geldiğimde, her zamanki gibi ben tam anaharı deliğe sokarken, annem kapıyı açtı. Ayaküstü naber, nasılsın muhabbetinden sonra babamın yüzünü görmemek için odama gidip, kapıyı kitledim ve yatağıma sırt üstü uzanıp, ellerimi ensemde birleştirdim. Klasik olarak tavanla bakışmalarımız başlamıştı. Bugünü düşünüyordum. Her şeyi batırmıştım, Arya belki de benim yüzüme dahi bakmayacaktı. Bu durum içler acısıydı.. Bana göre bugünün en güzel anı, Arya'yı öpmemdi. Ayık kafayla bunu yapmaya cesaret edeceğimi sanmıyordum. Arya imkansızlıklar, geçirilen kötü zamanlar içinde ki o minik umut ışığıydı.. ve benim o güzel ışığı kaybetmeye niyetim yoktu.. Yarın kim bilir okulda beni neler bekliyordu, belkide Arya çoktan ölüm fermanımı imzalamıştı. Arya'nın suratıma bakmaması, benim sonum olurdu. Sol tarafıma dönüp, yarın okulda beni neler beklediğini düşünerek uykuya daldım ..

Vote ve yorumlarınızı bekliyoruz, hayalet okuyucu olmayın :)

GİRDAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin