12. Ten Seconds

985 99 43
                                    

           

Bu bölümde adı geçen ıspanaklı kek kardeşimin hatırına girmiştir bilginize. Seviyorum seni bebeğim muah!

"O kadar körsün ki yıllardır görmedin..."

"Senin yüzünden ne kadar yandığımı..."

O karanlığa düşmeyeceğime söz verdim bir kere. O özgürken benim esir olmam düpedüz adaletsizlikti. Ben özgür olmak isterken yıllardır esirdim gözlerinde. Şimdi özgür olmak isteyen o. Ama ben buna izin vermeyeceğim.

Gözlerinde gördüğüm besbelli çaresizlikti. Aptal bir kıskançlıktan dolayı karşımdaydı. Bundan eminim. Gözlerine tekrar baktığımda bir cevap beklediğini anladım. Ah tamam bu biraz sürdü itiraf ediyorum. Böyle bir durumda ne söyleyeceğini düşünmek uzun sürüyor.

"Pardon? Yandın mı? Nerede yandın Baekhyun?"

"Hislerimle alay mı ediyorsun Taeyeon"

"Ah ne haddime majesteleri! O sizin uzmanlık alanınız. Şimdi müsaadenizle arkadaşlarıma katılıp, kampın tadını çıkartmak istiyorum."

Elimle kendime geçecek kadar yer açıp çadırdan dışarı çıktım. Yaptığı düpedüz bencillikti. Sırf acı çekmemek için gelmiş bana yanıyorum falan diyor. Cesarete bak! Beyefendi yanmış. Neyle yandın acaba? Söndürmemi falan mı istiyorsun? Poseidon tükürsün yüzüne Baekhyun.

Ateşin başındaki kalabalığa yönelip bizimkilerin yanına geçtim. Hep birlikte vur patlasın çal oynasın felekten bir gece geçirdik. Bugün olanların dışında sonunda yüzüm gülmüştü. İnsanın yanında arkadaşları olmalıymış hakikaten, içinde fırtınalar kopsa da unutup birlikte kahkahalar atabileceği. Kampın cehennemim olacağını düşünsem de güzel anılarım da olmuştu. Gecenin sonunda çadıra geldikten sonra bir kez daha kendime verdiğim sözü tekrarlayıp uykuya verdim kendimi.

•••

Kampın son gününe gözlerimizi açtığımızda beklemediğimiz bir havayla karşılaştık. Kara bulutlar havayı kaplamış, sert rüzgâr çadırlarımızı zorlamaya başlamıştı. Herkes çadırları ve diğer eşyaları toplayabilmek için oradan oraya koşturuyordu. Bütün işimiz bitince kendimizi otobüse attık. Dünden kalma kırgınlığım rüzgârın ve yağmaya başlayan yağmurun etkisiyle daha da artmıştı. Ve ben kesinlikle hasta olacaktım.

Koltuğuma yayılırken montuma daha da sarıldım. Üşümekten titreme faslına geçiş yapmıştım. Herkes yerleşince şef anons için yine ayaklandı.

"Arkadaşlar uçuşlar iptal olduğu için bir gece daha buradayız. Otel ayarladık. Herkes kendi grubuyla aynı odada kalacak. Herkese iyi yolculuklar."

Şefin dediklerini zerre umursamıyordum. Tek derdim biraz uykuydu. Otobüs durana kadar gözlerimi kapattım.

Otele geldiğimizi anladığımda kalkmaya çalıştım ama halsizliğim buna engel oldu. Kendimi zorlayarak kalktım. Bavullara yardım edecek birini bulunca kendimi lobideki koltuklara attım. Nayeon odaları ayarladıklarını haber verince rahat bir nefes aldım. Dilediğim kadar dinlenebilirdim artık.

"Nayeon kendimi iyi hissetmiyorum. Biraz dinlenmeliyim. Beni idare et olur mu?"

"Tamam unni. İlaç ister misin?"

"Yok canım sadece biraz dinlenmeliyim."

Nayeon ortak alana geçince kendimi yatağa bıraktım. Uyumak istesem de içeriden gelen gürültü yüzünden uyuyamadım. Zor da olsa kalkıp yanlarına gittim.

"Arkadaşlar biraz daha sessiz olamaz mısınız?"

"Prensesi rahatsız mı ettik? Oysa biz bazılarının aksine çalışıyorduk."

Bücür Prenses ✴ BaekYeon ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin