1 ♠ Yerken öyle demiyordunuz ağız tadını siktiklerim!

74.9K 3.4K 895
                                    

BÖLÜM ŞARKISI I DON'T CARE, I LOVE IT! :D

1 Ağustos

Büyük bir heyecanla konuşmamı bitirince onlarda da bir sessizlik oldu. Sonra birden "Evet! Evet! Lanet olsun evet!" şeklinde zenci filmlerinden fırlamış gibi tepkiler aldım. Diyorum size, çok dizi izliyoruz.

Kafamda planlar vardı ve bunları uygulamak için sabırsızlanıyordum. Bizimkilerin ne tepki vereceğini kestirememiştim ama neyse ki tepkiler olumluydu. Kestiremememin nedeni çok açık, bizimkiler her insan gibi kusursuz değil. Ama bizimkiler fazla kusurlu! Beni deli ediyorlar! Fakat kusursuz dost arayan dostsuz kalır deyip onları seviyorum.

Başak'ın üstün olma gibi bir takıntısı var. Her ortamda en gözde olmak, en baskın olmak istiyor. Hafif kilolu bir kız. Çok da komik biri. Ayrıca zeki de. Çok da yalan söyler ama biz anlamıyormuş gibi yaparız.

Ezgi ise bayağı zeki bir kız. Ne zaman ne diyeceğini bilir. Fiziği harikadır. O da komik ve eğlencelidir.

Ben grubun salağıyım. Evet, biraz, hayır hatta fazla salağım. Zekice, kurnazca davranışlar sergileyemem. Ama Ezgi ve Başak bunu çok iyi başarır. O yüzden benden baskınlar. Boyum onlara göre biraz kısadır. Fiziğim düzgündür ama her yaz uzayacağımı hayal ederim. Anca hayal ederim. Göt büyütmekten başka yaptığım bir şey yok. Salak salak espri yaparım. Dediklerini bazen anlamam, elli kere sorarım. İşte, salaklık belirtileri!

İkisini de çok seviyorum. Üçümüz birbirimizi tamamlıyoruz. Zeki, güzel ve salak.

"Pınar orada mısın?"

"Ay evet, evet. Hadi hazırlanın. Market soymaya gidiyoruz!"

*

Marketin önünde bekliyorlardı. Boğazım kurumuştu çünkü 10 dakikadır koşuyordum. Her zamanki gibi gecikmiştim! İkisi de simsiyah giyinmişti. Onları zar zor görerek yanlarına gittim.

"Pınar?"

"Efendim?"

"Geri zekalı, kafandaki ne?"

"Ne olacak? Bere."

"Sen bizi görebiliyor musun lan oradan?" Kafamdaki babamın siyah beresini çekti. Sonra yaptığım göz deliklerini çekiştirdi.

"Bu kız yemin ederim salak!" diye söylendi Başak. Ne var? Hırsızlık yapacaksak, göz delikleri olan bir bere şart değil miydi?

"Sen buraya kadar nasıl geldin? Kimse seni şikayet etmedi mi polise? Kimse bir şey sormadı mı?"

"Yo. Hadi uzatma, girin içeri."

Onları ite kaka içeri soktum. Her birimizin elinde market arabaları vardı. "1, 2, 3! Başlayın!" Arabayı yiyeceklerle doldururken derin bir nefes aldım. Hırsızlıktı ya bu! İnsanı geriyor ister istemez. Hepimizin arabaları dolunca göz göze baktık. Kocaman market, arabalar ve biz. Aklınıza ne gelebilir? Çarpışan arabalar!

Hızlıca sürdüm ve Ezgi'ye bindirdim arabayı. O çığlık atarken eliyle bizim üstümüze gelen Başak'ı gösterdi. Hızlıca Ezgi'nin market arabasına atladım ve o da Başak'a doğru sürdü. Başak çok hızlı girince Ezgi arabasını bırakıp kenara çekildi. Pislik! Araba hızını alamayıp çikolata reyonuna çarpınca üstüme dökülmesi kaçınılmaz oldu. Çikolatalardan bazıları arabamıza dökülürken "Demek ki almamız gerekiyormuş," diye mırıldandım.

O sırada görevli geldi. "Hanımefendi, ne yapıyorsunuz?" dedi sesindeki öfkeyi kontrol etmeye çalışırken.

"Alışveriş," dedim sakince.

Okul Bizi ÖldürmedenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin